AK Parti’nin hafta sonu yapılan Kızılcahamam kampına ekonomi damgasını vurdu.
Bunda şaşırtıcı bir şey yok. Çünkü bir süredir ülkenin gündemini ekonomi belirliyor. Altı ay içinde seçimlere gideceğimiz halde kimse belediye başkan adaylarıyla ilgilenmiyor. Fiyat artışı öncelikli gündem maddesi haline gelmiş durumda. Dış politikadan terörle mücadeleye, Suriye’deki gelişmelerden yerel seçimlere kadar önemli konularda bakanlar sunum yaptı. Martta yapılacak yerel seçimler masaya yatırıldı. Ama hiçbir gündem maddesi ekonomi kadar ilgi çekici olmadı. Milletvekilleri en çok ekonomideki gelişmelere ilişkin sorular sordular.
Milletvekilleri kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da diğer başlıklara rağmen ekonomi üzerinde bu denli ağırlıklı durması dikkati çekti. Erdoğan iki hamle yaptı, bir de talimat verdi. Öncelikle kamuoyuna açık bir şekilde yaptığı iki hamleyi kaydetmek istiyorum.
McKinsey konusundaki tartışmalara son verdi. “Fikri danışmanlık hizmeti de almayacağız” dedi. Erdoğan böylece yerel seçimlere giderken muhalefetin kozunu elinden almış oldu. İkincisi ise IMF defterini bir daha açılmamak üzere kapattı.
Talimatına gelince, ekonomik krizin gündemden düşürülmesi ve halkın pahalılıktan şikâyetine son verilmesi için her türlü tedbirin alınmasını istedi. Ülke olarak zor bir süreçten geçiyoruz. Ekonomin önemli siyasi sonuçları oluyor. Bunu en iyi bilen insanlardan biri Cumhurbaşkanı Erdoğan. Ecevit 1979’da ve 2001’de ağır ekonomik krizler yaşattığı için iki defa başbakanlığı kaybetti. Özal ise 12 Eylül yönetimine rağmen “Ekonomiyi iyi biliyor” imajıyla tek başına iktidar oldu. Erdoğan ise 16 yıllık iktidarı boyunca Türkiye’yi büyüttü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kızılcahamam kampının kapalı bölümünde en fazla ağırlığı ekonomiye verdiği ve “Bizim dönemimizde bu ülkede ekonomik kriz yaşatmamakta kararlıyız” dediği söyleniyor.
Bunun için bir dizi paket uygulamaya konuluyor. Hafta içinde enflasyonla topyekûn mücadele süreci başlatılacak. Fiyatlama, indirim ve stokçulukla etkin mücadele için düğmeye basılacak. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, enflasyonla mücadelenin sadece Merkez Bankası ve bir bakanlığın görevi olmadığını belirtip “Elinizi taşın altına koyun” diye çağrı yapacak.
Türkiye’nin yaşadığı sorunun iki ayağı var. Biri ekonomik diğeri siyasi. Krizin siyasi ayağına ilişkin önemli bir haftaya giriyoruz.
BRUNSON NE OLACAK?
Bu hafta bir anlamda Brunson haftası olacak. Çünkü 12 Ekim Cuma günü Brunson davası var. Kamuoyunda Brunson’ın bırakılması yönünde büyük bir beklenti var. Piyasalar rahip olayını olumlu yönde fiyatladı. Tersi olursa ne olur bilemiyorum tabii. Ancak beklendiği gibi Brunson’ın serbest kalması söz konusu olursa, 10 Ağustos’tan sonra başlayan Trump krizinin siyasi ayağı çözülmüş olacak. Brunson’la ilgili mahkemenin sonuçlanacağı, mahkûmiyet verilen rahibin yattığı süre dikkate alınarak serbest bırakılacağını düşünüyorum. Ondan sonra bizi güllük gülistanlık bir dönem bekliyor iddiasında değilim. 4 Kasım’da bizi de yakından ilgilendiren İran’la ilgili yaptırımlar açıklanacak. Trump’ın olduğu bir dünyada kimseye huzur yoktur. Kastetmek istediğim krizin siyasi ayağı çözülmüş, dış baskı hafifletilmiş olacak. Böylece krizin ekonomik boyutuyla mücadele etmek durumunda kalacağız.
GÖNÜL İTTİFAKI
Cumhurbaşkanı Erdoğan yerel seçimlere ekonomik ve siyasi krizlerin gölgesi altında gitmeyi tercih etmiyor. O nedenle ekim ve kasım aylarını çözüm açısından hayati bir dönem olarak görüyor. Aralık ayından itibaren ise Türkiye’nin yeniden pozitif gündeme dönmesini hedefliyor. Bu arada MHP ile ‘cumhur ittifakı’ konusunu unutmuş değilim. AK Parti ve MHP yetkilileri ittifak için buluşacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Budapeşte dönüşü Bahçeli ile bir araya gelecek. Erdoğan’ın Kızılcahamam kampında çizdiği tabloya göre ‘cumhur ittifakı’ yerel seçimlerde liste ittifakı değil, gönül ittifakı olarak kurulacak.