Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, geçen hafta perşem günü, Yeni Ekonomi Planı'nı (YEP) açıkladı. Ekonominin ünlü ismi Ali Ağaoğlu, Vatan'daki yazısında YEP'te belirtilen ekonomik hedefleri değerlendirdi.
İşte Ağaoğlu'nun o yazısı:
Ekonomide 3 yıllık yol haritasıyla önce dengelenme sonra toparlanma hedeflenirken, piyasalar atılan adımlara odaklanacak. Yıl sonunda kurun kaderi bankaların sendikasyonlarına bağlı. Gözler bu hafta Fed’de olacak.
Orta Vadeli Program (OVP) yerini Yeni Ekonomi Plan’a (YEP) bıraktı. Adından öte her ikisi de orta vadede ekonominin ne yöne evrileceğine dair iş dünyasına “yön gösteren” programlar. Bakan Berat Albayrak tarafından “Dengelenme, Disiplin ve Değişim” sloganıyla açıklanan YEP, 2019 yılında bir daralma/dengelenme ile başlayarak sonraki yıllarda bir toparlanmayı “hedefliyor”.
Ortada sorun olduğunu kabul etmesi açısından önemli bir saptama ile başlayan plan beklendiği gibi işlerse cari açık konusunda hedefi tutturabilir. Ancak cari açığın bu denli daralmasının beklendiği yılda işsizlik ve bütçe açığı hedefleri tutacak mı? Eğer daralma; 2019’da yüzde 2.3 büyüme olarak gerçekleşecek ve buna bağlı olarak cari açık 26 milyar dolara gerileyecekse işsizliğin yüzde 12.1 olması ihtimali düşük.
Adını henüz bilmeden OVP’de ne olması, ne olmaması gerektiğine dair geçtiğimiz hafta başındaki yazımda “Bu program Türkiye’nin küresel anlamda yatırım yapılabilir (notuna ulaşmayı hedefleyen) bir ülke haline gelmesi amacıyla hazırlanmıştır” olmalı. Buna göre: ‘Yapılması gerekenlerin, ulaşılması beklenen hedeflerin neler olduğu, bu hedeflere ulaşmak için ne gibi kaynaklar kullanılacağı ve bu kaynakların nasıl elde edileceği ilk baştan açıklanmalı.’ Kamu tasarrufu mutlaka olmalı ve bu tasarruf “hedefli ve ölçülebilir” olmalı ki halk olarak bizler de tasarruf edelim. Zira yeni OVP; harcamadan çok, yeniden yapılandırma-tasarruf-devletin yeniden küçülmesi üzerine kurulu olmalı diye düşünüyorum” şeklinde yazmıştım.
Büyüme düşük çıkar
Giriş cümlesi hiç de benim beklediğim gibi olmadı. Diğer yandan 2019 yılı için 31 milyar doları yatırımlardan olmak üzere 60 milyar dolarlık tasarruf ve 16 milyar dolarlık gelir artırıcı tedbirlerle toplamda 76 milyar liralık iyileştirme ile bütçe açığının 2019 yılında yüzde 1.9’da kalması hedefleniyor. Büyümenin yüzde 2.3; ki benim beklentim çok daha altında kalması; olduğu bir ortamda tasarruf ve bütçe açığı hedeflerinin tutturulması hayli zor görünüyor.
Kur tahmini tutar mı?
Programın metrikleri ile ilgili pek çok yorum okudunuz, okuyacaksınız. Ancak ilk elden bakıldığında kur hedeflerinin çok iyimser kaldığını söylemek mümkün. Neden derseniz bu yılın geçtiğimiz döneminde ortalama dolar/TL kuru 4.51’lerde iken yıl ortalamasının 4.90 olarak gerçekleşebilmesi için yılın sonuna kadarki ortalamanın 5.88’lerde gerçekleşmesi gerekiyor. YEP açıklaması sonrasında 6.13’lere kadar gerileyen kurun haftanın sonlarına doğru yeniden 6.30’lara yaklaşması bu hedefin tutturulmasının hayli zor olabileceğini söylüyor. Ha keza sırasıyla 6.00 ve 6.20 olan 2020 ve 2021 hedeflerini bir kenara koyarsak 5.60 olarak hesaplanan 2019 kur tahmininin gerçekleşmesi de bugünden bakıldığında hayli zor görünüyor.
Daha önce duyduklarımızdan çok da farklı, radikal değişimler vaat etmeyen YEP’in içinde duymak istediğim en önemli konunun Kanal İstanbul olduğuna yine geçtiğimiz haftaki yazımda değinmiştim. “İçinden Kanal İstanbul geçen bir planın” piyasalarca olumsuz algılanabileceğine değinmiştim. Net olarak Kanal İstanbul gelecek planlarından çıkarılmış değil. YEP sunumunda “Mega altyapı projeleri doğrudan yabancı yatırım yoluyla, uluslararası finansman ile hayata geçirilecektir. Kamu-özel işbirliği uygulamalarının daha etkin ve finansal açıdan verimli olmasına yönelik düzenleme yapılacaktır” denilmiş. Hazine veya Türkiye Varlık Fonu aracılığıyla sağlanacak ‘garantiler’ bu finansmana eklenirse geçtiğimiz 10 yıla göre değişen çok fazla bir şey olmayacağı anlaşılıyor.
Rakamların uyumu/uyumsuzluğu bir yana, elde bir plan var. Bu planın uygulanmasına dair ortaya konacak stratejiler, atılacak adımlar bundan böyle yakından takip edilecek. Güvenin tesisi için konulan hedeflere ulaşılması önemli olacak. Ulaşıldıkça güven artacak, plandaki revizyonlar/gecikmelerse güvenin tesisini zorlaştıracak veya geciktirecektir.
Yıl sonu dolar/TL ne olur?
TwItter’daki izleyiciler sıklıkla yıl sonu dolar/TL tahminimi soruyorlardı. YEP (eski OVP) açıklanmadan bir yorum yapmanın doğru olmayacağını söyleyerek uzun bir süre tahmin vermekten kaçındım. Artık kaçacak yerim kalmadı.
YEP’in ne gibi stratejilerle destekleneceği henüz net olmamakla birlikte piyasaların ilk tepkisi “temkinli” yaklaşmak oldu. Zira her ne kadar ekonomi konusunda tek seslilik olacak derken, farklı kanallardan gelen yorum ve söylemler henüz daha yeknesaklığın sağlanamadığını söylüyor. Bu da piyasalardaki temkinli duruşun devamı anlamına geliyor.
Diğer yandan özellikle bankaların yıl sonuna doğru vadesi gelen sendikasyonlarının ne kadarının yenileneceği, maliyetlerinin ne olacağı yakından izlenecek. Yenileme oranı (Rollover Ratio) yüksek olursa bankacılık sistemine ve piyasaya olan güven artacaktır. Bu durumda yıl sonunun 6.15-6.25 bandında olması ihtimali artacaktır. Ancak yenileme oranının 2/3 ve altında gerçekleşmesi durumunda bir yandan döviz mevduatına olan bankaların talebi artarken, temkinli duruşun daha da uzun süre devam etmesi ihtimali yükselecektir. Bu durumda 6.45-6.65 bandında bir kapanış daha olası görünüyor.
Fed pariteyi nasıl etkiler?
25-26 Eylül tarihlerinde Fed’in Federal Açık Piyasa Komite (FOMC) toplantısı var. 25 baz puanlık bir faiz artışı piyasa tarafından fiyatlanmış durumda. Geçmiş iletişimine bakıldığında Fed piyasaları büyük oranda bu toplantıda faiz artışı olacağına hazırladı. ABD’den gelen veriler de bunu büyük oranda destekler durumda.
Fed’in faiz artış zamanı yaklaştıkça ABD 10 yıllık tahvil getirileri yüzde 3.00’ün üzerine bir kez daha yükseldi. Hafta içinde 3.0650 seviyesinden kapatan ABD 10 yıllık tahvillerinin yıllık getirileri için yüzde 3.10-.15 seviyesi önemli. Bu seviye aşılacak olursa 3.45-.55 seviyeleri bir sonraki hedef olmaya aday.
Hem Fed’in faiz artışı kapıdayken, hem de ABD 10 yıllık tahvil getirileri artarken nasıl oluyor da euro 1.1803 ile son bir ayın en yüksek seviyesine yükseldi, haftayı 1.1750 seviyesinden kapattı derseniz bunun ardında önemli ölçüde ticaret savaşlarının Trump’tan yeni gelen vergi haberleri yatıyordu. Sadece euro değil, diğer gelişmiş ülke para birimleri de geçtiğimiz hafta dolar karşısında değer kazandı, Dolar Endeksi (DXY) geçtiğimiz hafta bir ara 94.00 seviyesinin de altına kadar indi.
Bu hafta içinde 1.1790’ın üzerinde bir günlük kapanış gerçeklirse 1.1830-60 bandının test edilmesi ihtimali artacaktır. Ancak euronun bu seviyenin de üzerine çıkarak yükselişe devam etme ihtimalinin şimdilik düşük olduğunu düşünüyorum.