Avdagiç: Merkez Piyasaya Zorunlu Aşısını Yaptı
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) politika faizini 625 baz puan artışla yüzde 24’e çıkarma kararıyla ilgili olarak, “Merkez Bankası, faiz artışı ile piyasaya zorunlu aşısını yaptı. Sıradaki karma aşı ise Orta Vadeli Program’dır. Ekonomi yönetimimizin çok kapsamlı bir Orta Vadeli Program hazırladığını biliyoruz. Merkez’in bu hamlesi, reel sektör için asıl anlamını OVP hedefleri ile birlikte okunduğunda kazanacaktır” dedi.
Avdagiç, şunları söyledi:
“Ekonomide ihtiyaç olan dengeleme süreci başladı. İş dünyası olarak yüksek faizin karşısındayız ancak bugün yapılan artış, piyasalara ihtiyaç duyduğu güveni vermesi açısından kayda değerdir.
Anlamlı bir adımdır. Merkez Bankası, bugünkü faiz artışı ile piyasanın önüne geçmiştir.
Hükümetimiz, ekonominin tüm aktörlerini şemsiyesi altına alan çok kapsamlı bir OVP hazırlıyor. Faiz artışının döviz kuruna gerçek etkisini, hükümetin hazırladığı ve açıklayacağı Orta Vadeli Program ortaya çıkaracaktır.
Faiz artışını, ekonomide yeni bir büyüme kompozisyonu ve yeni bir kurallar çıpasının takip edeceğine inanıyoruz. Böylece çok verimli sonuçlar alınacaktır. Ekonomi yönetimini bu yönde samimi bir çaba içinde görmek bizleri heyecanlandırıyor.”
"Finansal istikrar, üretim hayatında da istikrar demektir"
İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan da, finansal istikrarın, üretim hayatında da istikrar demek olduğunu ifade etti.
Öngörülebilirliğin, ekonominin ve üretim hayatının olmazsa olmazlarından birisi olduğunu vurgulayan Bahçıvan, "Bugüne kadar hep savunageldiğimiz finansal istikrar, biz sanayicilerin üretim sürecinde en çok ihtiyaç duyduğu öngörülebilirliğe büyük katkı yapar. İşin özü şudur, finansal istikrar, üretim hayatında da istikrar demektir. İşte bu açıdan Merkez Bankamızın bugün aldığı kararın, finansal istikrarın yeniden tesisine katkı yapacağını ümit ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Olpak: Merkez faizde adım attı ve sadeleşmeden vazgeçmedi
Dış Ekonomik Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Merkez Bankası faizi artımı ile ilgili yazılı bir değerlendirme yaptı.
Olpak değerlendirmesinde şunları kaydetti:
“TCMB tarafından 13 Eylül 2018 tarihli PPK sonuçlarına ilişkin yapılan duyuruda, politika faizinin 6,25 puan artışla %17,75’ten %24 seviyesine yükseltildiği açıklandı. TCMB, yaptığı açıklamada enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruşun kararlılıkla sürdürüleceğini ifade etti.
İş dünyası temsilcileri olarak, piyasada cari faiz oranlarından ciddi anlamda rahatsızlık duysak da diğer taraftan piyasa faizleriyle arası tamamen açılmış bir Merkez Bankası faiz oranının anlamını yitirdiğini düşünüyoruz. Merkez Bankası’nın gerekli değerlendirmeyi yaparak aldığı bu kararın TL’deki volatiliteye olumlu etki edeceği ortadadır.
Bu noktada, zor olmakla birlikte, piyasada cari faiz oranlarının hızla düşürülmesi ve kurlardaki dalgalanma ve yüksek seviyenin bir an önce kontrol altına alınması gerektiğine inanıyoruz.
Bu kararın yanı sıra Merkez Bankası faiz oranlarında tek gösterge olarak politika faizini kullanacağını açıkladı ki piyasalar bu hamle ile sadeleşmeden vazgeçilmediği sinyalini aldı. İş dünyası olarak, bunu da özellikle kısa vadede oldukça önemli buluyoruz.
Alınan bu kararın Merkez Bankası’nın bağımsızlığı üzerindeki tartışmalara da son vereceğini düşünüyoruz. Hem ekonomik anlamda alınan ve alınacak, hem de reformlar anlamında atılan ve atılacak adımlar ile, uluslararası ilişkilerde atılan ve atılacak olumlu adımlar dahil, alınan tüm tedbirleri bir bütün olarak düşündüğümüzde, bu adımında Türkiye ekonomisinin ve TL’nin üzerinde oluşturulan olumsuz süreci ortadan kaldırıcı kararlar olduğunu düşünüyoruz.
Başta Cumhurbaşkanımız ve ekonomi yönetimi olmak üzere, TCMB ve BDDK ve ilgili tüm kurumların, geçtiğimiz süreçte ortaya koyduğu yeni yol haritasının ve muhtemelen yeni ismiyle açıklanacak olan Orta Vadeli Planın, hem kısa hem de orta vadede başarılı sonuçlarını alacağımıza inanıyoruz. Türkiye ekonomisi, sağlam temeller üzerine kurulu bir makroekonomik yapıya sahip olmasının verdiği avantajla, daha dengeli büyüyerek, bu olumsuz süreci de atlatacak ve kendisini küresel gelişmelere adapte edecektir.”