Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Tahran Zirvesi'ndeki üç liderin ortak açıklamalarının ardından Türkiye dönüşü İdlib ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çavuşoğlu şunları söyledi: "Suriye'de İdlib özelinde saldırılar daha önce başlamıştır. İki devlet arasında savaşın başlaması resmi, gayrıresmi başlaması diye bir şey olamaz. İçeride radikal gruplarla ılımlı grupları ayırma konusunda çok çaba sarf ettik. Tüm amacımız zaten bu saldırıları durdurmaktı. Bu saldırıların olabileceğini öngörüyorduk. Bir taraftan içeride radikal gruptan ılımlı grupları ayırmak için çok çaba sarf ettik. Gerçekten bunda önemli mesafeler de kat ettik. Ama bugün İdlib’de bulunan o terörist gruplar şu anda buraya saldıran rejim ve destekçileri tarafından Halep’ten, Hama’dan, Doğu Guta’dan hatta güneyden Dara’dan koridorlar açılarak gönderildi ya da bizzat getirildi. Amacın zaten bunları kullanarak İdlib'e saldırmak olduğunu biliyorduk. Rejim bunları bahane ederek saldırdı. Biz dün tavrımızı koyduk. Astana ruhuna uygun bir şekilde çözülmelidir, ateşkes bunun çözümü. Ayrıca Batı ülkelerine defalarca söyledik. En son Rakka'dan nereye gönderdikleri belli değil, onları bahane ederek başka terör örgütlerini destekliyor. Suriye'nin istikrarı ve güvenliği için tavrını koyan tek ülke Türkiye'dir.
GÖRÜŞMELERİMİZ SÜRÜYOR
Bildiride olduğu gibi Cumhurbaşkanımız da, ateşkesi vurguladı. Çatışmalar duracak, yine siyasi sürece odaklanacak. İran ile yoğun çaba içindeyiz. Çabalarımız Tahran zirvesiyle sınırlı değildir. Muhattaplarımızla görüşmelerimiz sürüyor.
İNSANİ FELAKET YAŞANIR
Heiko Maas ile görüşmemizde de böyle bir saldırı olursa insanların evlerini terk ederek Türkiye'ye ya da başka ülkelere geleceğini söyledim, bu çarpıtıldı. 2 milyon insanın Türkiye'ye gelme ihtimali var. Böyle bir durum her yeri etkiler, ortak tedbirler almamız gerekiyor. Burada BM önemli. İnsanların evlerini terk etmek zorunda kalırsa barınabilmesi için hazırlık yapıyoruz. İdlib, çatışmasızlık bölgesidir, aksi takdirde insani felaket yaşanır. Bazı ülkeler kendi ajandasına göre hareket ediyor. Mülteci akını Avrupa’yı da bizleri de etkiler."