Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 7 Eylül'de Rusya, Almanya, Fransa ve Türkiye olarak İstanbul'da bir zirve gerçekleştirileceğini açıkladı. ABD yönetimine de tepki gösteren Erdoğan, "Bize 'S 400'den vazgeçin' diyenler Yunanistan'a, 'S 300'ü geri ver veya S 300'ten vazgeç' diyebildiler mi? Demediler" ifadesini kullandı.
Erdoğan, Suriye'nin İdlib bölgesindeki çatışmalarla ilgili olarak yöneltilen bir soru sonrası Rusya, Almanya, Fransa ve Türkiye olarak 7 Eylül'de İstanbul'da bir zirve gerçekleştireceklerini duyurdu. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'den İdlib'le ilgili olarak gerekli müdahaleleri yapmasını istediğini söyleyen Erdoğan, zirveye ilişkin de "Neler yapabileceğimizi görüşeceğiz. İstanbul'daki dörtlü buluşmada, bölgesel konuları ele alacağız" bilgisini verdi.
Sputnik'in aktardığına göre, ABD'nin müttefik olarak ittifakın gereğini yapmadığını belirten Erdoğan, "Terör örgütlerine verdiği silahlar şu anda ortak piyasada satılıyor. 5 bin TIR silah terör örgütlerinin elinde geziyor" dedi.
"Bize 'S 400'den vazgeçin' diyenler Yunanistan'a, 'S 300'ü geri ver veya S 300'ten vazgeç' diyebildiler mi? Demediler" ifadesini kullanan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Bizim de geleceğe yönelik daha farklı projelerimiz var. Bizi bir yerden daha tehdit etmeye başladılar. Ne imiş F 35'leri vermeyebilirlermiş. 'Vermezseniz, uluslararası tahkime gideriz' dedik. Alternatifsiz bir dünyada yaşamadığımız unutulmamalı."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Vahap Munyar’ın aktarımına göre, BRICS Zirvesi’ne katıldığı Güney Afrika’nın Johannesburg kentinde gazetecilerin sorularına şu cevapları verdi:
Pastör Brunson’la ilgili ev hapsi kararı verilmesinin ardından ABD Başkanı tweet attı. Ardından ABD’de Türkiye’ye dönük geniş çaplı yaptırımlar için adımlar gündeme geldi. Oysa NATO Zirvesi’nde çok güzel fotoğraf vardı. Bugün neden bu noktaya gelindi? Trump’taki tavır değişikliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tavır değişikliği benim değil Trump’ın sorunudur. Yani oturup konuşacağız, şudur, budur. Söylenmeyen şeylerin söylenmiş gibi ortaya konulmasını elbette doğru bulmayız. Bunların en yakın şahidi Dışişleri Bakanımızdır. O bunları biliyor. Aynı şekilde İbrahim Kalın’ın da özel temsilcim olarak, onun özel temsilcisiyle neler görüştükleri de belli. Her halükarda Brüksel’den sonraki olay, bir pazarlık neticesinde ortaya çıkmış değil. Öyle bir şey yok.
"ABD’lilere, Ebru kızımızın dönüşüne yardımcı olabileceklerini söyledik"
Dışişleri Bakanımız aracılığıyla, Ebru Hanım’ın (Ebru Özkan) İsrail’den çıkışına yardımcı olunması iletilmiştir. Ancak Ebru cezaevinde değildi zaten. Serbest bırakılmış ama pasaportuna el konulmuştu. Biz de Ebru’ya, ‘Sen büyükelçiliğe geç, orada kal, oradan ayrılma’ demiştik. Ebru kızımızın İsrail dışına çıkmasına müsaade etmiyorlardı. Biz ABD’lilere, serbest bırakılmış ve de hiçbir günahı olmayan Ebru kızımızın pasaportunun verilerek İsrail’den Türkiye’ye dönüşüne yardımcı olabileceklerini söyledik. Ama onlara, ‘Bunun karşılığında biz de size Brunson’ı vereceğiz’ demedik; böyle bir şey konuşmadık, aramızda bu tür bir pazarlık olmadı. Bununla beraber, kendisi sağ olsun, Ebru konusunda Netenyahu’yu aramış. Nitekim Netenyahu’nun, ‘Bana Trump telefon etti, biz de bıraktık’ gibi bir açıklaması oldu. Ama iddia edildiği tarzda bir pazarlık olmamıştır.
"ABD’de olduğu gibi Türkiye’de de yargı var"
ABD ile ele aldığımız muhtelif adli konular var. FETÖ’nün elebaşının iadesi, Halkbank, Hakan Atilla’yı da konuşuyoruz. Brunson da konuşuluyor. Biz Brunson’ı hiçbir zaman bir pazarlık konusu yapmadık. Her ülkenin yargısı var. ABD’de olduğu gibi Türkiye’de de yargı var. Türkiye’deki yargı, Brunson hakkında, hastalığını göz önüne alarak, iyi niyetle ev hapsi yönünde karar vermiş. Yargı kararına saygı duymak yerine konuyu Türkiye’ye yaptırım meselesi haline getiriyorlar. Geldikleri noktada, 6 senatör Dışişleri Komisyonu’na Türkiye’ye yaptırım öngören bir teklifte bulunuyorlar. Yaptırımlarla Türkiye’ye geri adım attıramazsınız. Şunu da bilmeleri lazım: Biz göbeğimizden Amerika’ya bağlı değiliz. Biz halkımızla milletimizle bugüne kadar nasıl el ele dayanışma içinde olduysak aynı şekilde yolumuza devam ederiz. ABD, bu tavrı değiştirmez ise, Türkiye gibi güçlü ve samimi bir ortağı kaybedeceğini de unutmamalı.
"S400, S400, S400... Ne oldu? Biz vaz mı geçtik?"
ABD Savunma Bakanlığı, askeri alanda bir sıkıntı yaşanmayacağı mesajı verdi, “İlişkilerimiz çok iyi” dedi. Bu durum ABD yönetimindeki uyumsuzluk mu, kafa karışıklığı mı yoksa taktik mi?
Bence bunların hepsi psikolojik savaş. Bize düşen, doğruluğu esas alarak, sabırla yolumuza devam etmektir.
ABD müttefik olarak ittifakının gereğini maalesef yapmadı. Terör örgütlerine verdiği silahlar şu anda ortak piyasa satılıyor. Bunlar da ortada. Bunlar herhalde bazı şeylerin farkında olmadığımızı zannediyor. Ne olursa olsun, kararlı duracağız. İşte S400, S400, S400... Ne oldu? Biz vaz mı geçtik? Yani bize ‘S400’den vazgeçin’ diyenler kalkıp da Yunanistan’a, ‘S300’ü geri ver veya S300’den vazgeç’ diyebildiler mi? Demedi. Yunanistan S300’ü aldı. Biz S400’ü alma girişiminde bulununca Yunanistan da oraya kulak kabartmaya başladı. Bizim de geleceğe yönelik daha farklı projelerimiz var. Bunun ABD farkındadır, değildir, bilemem. Avrupa ülkeleri farkındadır, değildir, bilemem.
"Ne imiş, F-35’leri vermeyebilirlermiş; vermezseniz uluslararası tahkime gideriz"
Şimdi bizi bir yerden daha tehdit etmeye başladılar. Ne imiş, F-35’leri vermeyebilirlermiş. ‘Vermezseniz uluslararası tahkim diye bir şey var. Uluslararası tahkime gideriz’ dedik. İş o noktaya gelirse, onun da alternatifleri vardır. S400’leri almaya gelince, bize bunları söylüyorsunuz. Halbuki biz, sizden daha önce nice silah istedik, siz bize vermediniz. Ama biz iyi niyetimizi koruduk. İncirlik’te iyi niyetimizi koruduk. Ama onlar bizim iyi niyetimize aynı şekilde karşılık vermediler. Bazı şeyler sabır gerektirebilir. Biz sabırla devam ediyoruz. Sabırla devam edeceğiz. Ama artık alternatifsiz bir dünyada yaşamadığımız unutulmamalı.
"Bunlar İran’a da yaptırım uygulamadılar mı; ne oldu, battı mı İran?"
ABD yaptırımdan söz ediyor ama başka alternatifler de var değil mi?
Bunlar İran’a da yaptırım uygulamadılar mı? Ne oldu, battı mı İran? Aynı şeyi Obama da o zamanlar bana söylediğinde, ‘Kusura bakma biz İran’dan doğalgaz alıyoruz. Ben alamadığım doğalgazı nereden tedarik edeceğim? Kış mevsiminde benim vatandaşım üşüyecek. Bunu nasıl telafi edeceğim?’ dedim. Aynısını Trump’a da söyledim.
FETÖ’nün Güney Afrika’da hâlâ güçlü olduğuna dair kanaat var. Görüşmelerinizde somutlaşan konular oldu mu?
Konuşmanın ötesinde onların Milli Eğitim Bakanları ile bizim Maarif Vakfı’nın ortaklaşa çalışmanın içine girmesini teklif ettik. Güney Afrika, FETÖ’nün Amerika ve Almanya’dan sonra en fazla yığınak yaptığı yerlerden biri. Johannesburg’da ‘külliye’ dedikleri yeri yaptıran, İstanbul’da Üsküdar Burhaniye’de oturduğum dönemde komşum (Ali Katırcıoğlu) ama şahsen tanışmam kendisi ile. Aldıkları himmetler şunlar bunlar o adamda toplanırdı. Ahlaksız bir adamdı. Edebi yerinde olan birisi değil. Çok ahlaksız bir tipti. Son zamanlarda gündeme düşen kişi var ya o kişi gibi biri. Ama yaşlı birisi. Oğlu var. O da onun gibi. Aynen karakter olarak öyle. Ahlaki yönden zaafları olan bir tip. Bunları da kendilerine anlattık. Burda dikkatli olmakta fayda var. ‘Bunlar Türkiye’den gelip burada sizin rejiminize adam yetiştirmiyor. Ne yapıyor? Sizin onlara teslim ettiğiniz çocukları, gençleri alıyor, onları kendileri istedikleri gibi yetiştirip ondan sonra da sistemin içine sokup, sistemin içinde burayı ele geçirme operasyonlarını yapıyorlar. Yaptıkları iş bu. Biz geç fark ettik, bedelini ağır ödedik. Aynı yanlışa siz de düşerseniz siz de bunun bedelini sonra çok ağır ödersiniz’ dedik. Güney Afrika Cumhurbaşkanı Ramaphosa bu konuda Zuma’dan daha duyarlı. Sayın Ramaphosa’ya elimizdeki bazı bilgi ve belgeleri takdim ettik. İstihbarat birimlerimiz yakın çalışma içerisinde olacaklar.
BRİCS'E ÇAĞRI
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BRICS Zirvesi’ne katıldığı Johannesburg’da kendisine eşlik eden gazetecilerin sorularını yanıtlarken söze toplantıdaki konuşmasından girdi:
BRICS, Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın üyesi olduğu bir işbirliği platformu. Bizi buraya İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı sıfatıyla davet ettiler. Zirvede Türkiye’yi BRICS’e dahil etmeleri çağrısı yaptım. BRICS ülkelerinin genişlemeye olumlu yaklaştığını belirtti:
Özellikle Çin, “Ben genişlemeden yanayım” diyor. Başka ülkeleri de bu platforma katma düşünceleri olduğunu gördüm. Kapalı değiller.
BRICS 5’lisinin aynı zamanda G-20 üyesi olduğunu anımsattı:
Bu 5 ülke ile G-20’de beraberiz. Temenni ederim ki bizi buraya alacak adımı atarlar. Biz de BRICS’te yerimizi alırız.
Afrika’daki komşu ülkelerin de zirveye katıldığını kaydetti:
Onlarla birlikte geniş katılımlı bir zirve gerçekleşti. BRICS üyeleri Türkiye’nin platforma katılımına olumlu bakıyor. BRICS’e üyelik, gerçekten önemli fırsatlar yaratabilir.
Bu tür oluşumlara katılmanın önemine değindi:
Dünyadaki bu tür oluşumlardan kaçmamızın doğru olmayacağına inanıyorum. Bu tür oluşumlar içerisinde yer almak, yapılacak atılımlara ortak olmak anlamına gelir. Bu da zarar değil, fayda sağlar.
BRICS üyelerine önerdiği Türkiyeli yeni ismi paylaştı:
“Bizi de alırsanız platformun yeni adı BRICST olur” dedik.
BRICS yeni kalkınma bankası ile devam eden görüşmelerin olumlu neticelenmesini bekliyoruz.
Türkiye’nin adı bir dönem BRICS ülkeleri ile birlikte çok anıldı...
“BRICS-T” ve “T-BRICS” adlandırmaları kullanıldı...
Türkiye’nin BRICS 5’lisinin arasına 6’ncı olarak girmesi, önemli fırsatlar yaratacak gibi görünüyor...
Erdoğan, Çin Devlet Başkanı Xi ile kapsamlı görüşme fırsatı bulduklarını bildirdi:
Şu anda Çin ile üzerinde ısrarla durduğumuz konulardan bir tanesi nükleer enerji.
Nükleer enerjide Rusya ile adım atıldığını anımsattı:
O şu anda yürüyor. 20-22 milyar dolarlık bir yatırım. Ciddi bir yatırım. İkincisini Japonlar ile imzaladık. 3’üncü ayak olarak da Fransızlar var orada. Fakat, nedense orada zayıf bir durum söz konusu.
3’üncü nükleer santralı Çin ile yapmak istediklerini vurguladı:
Çin, 3’üncü nükleer santrala olumlu yaklaşıyor. İnşallah ona da başlayacağız. İyi bir noktaya geldik. Mesafe aldıktan sonra 4’üncüye de onlarla başlamamız söz konusu.
Ardından Çin’in “Kuşak ve Yol” projesine işaret etti:
Başbakanlığım döneminden itibaren Çin ile yaptığımız görüşmelerde Kars-Edirne demiryolu projesi üzerinde durduk. Çin, demiryolları konusunda bayağı duyarlı. Kuşak ve Yol projesi kapsamında Çin ile işbirliğimizi güçlendiriyoruz.
Kars-Edirne demiryolunun zaten “Kuşak ve Yol” projesi kapsamına girdiğini kaydetti:
Kars-Edirne hızlı tren projesinde artık son aşamaya gelmiş bulunuyoruz.
Kanal İstanbul projesini de Çin Devlet Başkanı ile görüştüklerini aktarıp, ticarete döndü:
Sayın Xi, Türk mallarının Çin pazarına daha fazla girmesini teşvik ettiklerini özellikle dile getirdi. Ayrıca Türkiye’deki altyapı, üstyapı projelerine ilgi duyuyorlar. Enerjide nükleerin dışında neler yapabileceğimiz üzerinde de durduk.
Çin Devlet Başkanı’nı Türkiye’ye davet ettiğini bildirdi:
Kendisi olumlu cevap verdi. Yakın zamanda kendisini Türkiye’de ağırlayacağız.
RUSYA İLE ELEKTRONİK PARAYI KONUŞUYORUZ
Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin’le görüşmesinde ve BRICS zirvesindeki konuşmasında milli paralar ile dış ticaret üzerinde durduğunu vurguladı:
Bu seyahatimde en çok üzerinde durduğum konu, milli ve yerli para oldu. Yani, her görüştüğüm ülke lideri ile bu konuyu konuştum. Çin ve Rusya ile zaten bu konuda mutabıktık. Merkez bankalarımız, Hazine ve Maliye bu konuya daha çok yoğunlaşıyor. İnşallah bunun adımlarını atacağız.
Güney Afrika Devlet Başkanı ve Hindistan Başbakanı’na da milli ve yerli para konusunu açtığını belirtti:
Güney Afrika Devlet Başkanı ile milli para konusunda mutabık kaldık diyebilirim. Hindistan Başbakanı da buna çok olumlu baktı. Zaten olumsuz yaklaşan yok. Hatta Rusya ile elektronik para düşüncemiz var. Aynı şeyi Hindistan da düşünüyor.
Erdoğan, ABD’nin uluslararası kredi kuruluşlarını Türkiye’ye dönük frenleme girişimini şöyle yanıtladı:
Neymiş, kredi kuruluşlarının Türkiye’ye kredi vermesinin önünü kapatacaklarmış. Yahu Türkiye bugünlere nerelerden geldi. O kredi kuruluşlarıyla mı geldik biz buralara? Biz istiklal ve istikbal mücadelemizi geçmişte nasıl verdiysek, bundan sonra da bu mücadeleyi aynı şekilde devam ederiz.
Çin ile imzalanan 3.6 milyar dolarlık finansman paketine işaret etti:
3.6 milyar dolarlık paket, Türkiye için ayrı bir imkan olacak.