Yazdır

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum: Uyumsuzlar bir gecede gider

Tarih: 19 Temmuz 2018 - 03:48

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Uçum, yürütmenin sadeleştiğini, küçüldüğünü ancak etkisinin büyüdüğünü söyledi. Yeni sistemin çatışmaya değil uyumlu çalışmaya fırsat verdiğini belirten Uçum, "Uyumsuzlar bir gecede gider" dedi

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, yeni sistem ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Hande Fırat'ın Hürriyet'teki haberinde yer alan açıklamalar özetle şöyle:

BAHÇELİ “ERKEN SEÇİM” DEYİNCE “ALLAH’TAN HAZIRLIĞIMIZ VAR” DEDİK

(Devlet Bahçeli erken seçim deyince eyvah gece gündüz çalışmamız lazım diye bir durum oldu mu yoksa Allahtan hazırlıklarımız var mı dediniz?) Allahtan hazırlıklarımız var dedik. Çünkü Sayın Cumhurbaşkanı öngörülü bir siyasetçi. Eylül ayında konuştuğumuzda, “siz yarın her şey olacakmış gibi çalışın, ilk çalışmalar Nisan sonu itibari ile tamamlansın, sonra bunların lansmanı, kamuoyu tartışması yapılır” dedi. Bütün ekipler üzerlerine düşeni layıkıyla yaptılar. 

2 SAATTE HÜKÜMET KURULUP KOMUTANLAR DEĞİŞTİRİLDİ

9 Temmuz günü Cumhurbaşkanı bir Başkan Yardımcısı, 16 bakanı atadı. O gün Genelkurmay Başkanının istifası kabul edildi, Genelkurmay Başkanı, Kara Kuvvetleri Komutanı ve Genelkurmayda 2. Başkan atandı ve bütün bunlar 2 saat içinde oldu. Ama geçmişe bakıldığında bütün bunlar en iyimser tahminle hiçbir sorun olmasa iki ya da üç ayda olabilecek şeylerdi.

PERFORMANS VE VERİMLİLİK KAMU YÖNETİMİNDE DE OLMALI

(Neye baktınız bu sistemi kurarken yani profesyonel bir şirketi mi baz aldınız Amerika’yı mı incelediniz?) Demokratik başkanlık sistemleri, ABD, diğer ülkelerin modelleri, yarı başkanlık sistemleri, Fransa modeli, parlamenter hükümet modelleri, Almanya, İngiltere modeli, batı Avrupa demokrasileri bütün bunlar değerlendirilmiştir, incelenmiştir. Gerekirse hükümetin bir anonim şirket gibi yönetilmesi metaforu performans ve verimlilik açısından ifade edilmiştir. Mal ve hizmet üreten bir anonim şirkette, kadro politikasını nasıl kurarsınız? Verimlilik, performans, öne koyduğunuz hedefleri gerçekleştirme becerisi üzerine kurarsınız. Yürütme de bir hizmet üretiyor. Yürütmenin ürettiği hizmet nedir? Kamu hizmetidir. Bu kamu hizmeti kimin içindir toplum içindir. Birisi özel sektörde hizmet üretiyor, yürütme ise kamusal alanında hizmet üretiyor. Ancak her ikisi de hizmet üretimidir. Fakat bunların çok farklı özellikleri vardır. Mesela kamu hizmeti üretiminde kar esaslı çalışamazsınız. Kamu hizmeti üretiminin temel belirleyicisi; hizmetlerin objektif ve adil bir biçimde halka sunulmasıdır. Demek ki, benzetmenin hedefi ve amacı farklıdır. Ama işleyişte bir benzerlik var. Nasıl özel sektörde verimlilik ve performans üzerinden bir kadro politikası uygulanıyor, mal ve hizmet üretimi hedeflerine yöneltiyorsan çalışanları kamuda da verimlilik, performans, yetkinlik üzerinden bakıp halkın ihtiyacı olan hizmetlerin objektif ve adil olmasını sağlamak üzerine kadroların yönlendirilmesi lazım. Yani kamu yönetiminde de performans ve verimlilik bir ihtiyaçtır. Dolayısıyla benzerlik bununla sınırlıdır. Kamu hizmetinin özelliklerini göz ardı eden bir benzetme söz konusu değildir.

CUMHURBAŞKANI TEK BAŞINA KARAR VERECEK

Politika kurulları talep ve ihtiyaçların tespitiyle, genel politika yaklaşımlarının geliştirilmesinde devreye girecek. Yani bu analizler kurullara geldiğinde, kurullar toplumun ve ülkenin talep ve ihtiyaçları üzerinden genel politika belgeleri geliştirecek. Bütün bunlar kime gelecek? Cumhurbaşkanına. Kurullardan çıkan taslakların kararını kim verecek? Cumhurbaşkanı verecek. Cumhurbaşkanının niye tek başına karar vermesi lazım. Çünkü bu yeni yapılanmada siyasi sorumluluğu olan kişi Cumhurbaşkanıdır.

UYUMSUZLAR BİR GECEDE GİDER

(Seçilmiş kişiyi bir kenara bırakırsak, patron kim sorusunun yanıtını arıyor Türkiye. Bakan mı yardımcısı mı ofis başkanı mı, kurul başkanı mı? Yürütmede bir yetki karmaşası olur mu?) Sistem, sistemsel olarak çatışmaya elverişli değil. Bireysel tercihlerle çatışma olursa da onu tasfiye etme imkanlarına sahip. Yani bu sistem tam tersine sizin dediğiniz gibi herkesi iş birliği içerisinde çalışmaya yönlendiriyor. Çünkü tek irade var halkın seçtiği kişidir. Siyasi sorumluluğu vardır ama onun tek irade olması her şeyi tek başına yapacağı anlamına gelmez. Zaten yapamaz da. Bu tek irade, siyasi sorumlu olan tek kişi ne yapacaktır, diyelim ki Hazine de Maliye de bu kararları verebilecek kişiye yetkisini delege edecektir. Dolayısıyla yetkisini delege ettiği makam, örneğin yatırım ofisiyle de finans ofisiyle de politika kurullarıyla da uyumlu çalışacaktır. Herhangi bir yerde uyumsuzluk ortaya çıktığında bu bir sistemsel probleme dönüşmez, bir uygulama problemi olur. Bunun anlamı nedir? Bir gecede bu uyumsuzlukları yaratanlar gider, yerlerine işi doğru yapacak kişiler gelir.

YÜRÜTME SADELEŞİP KÜÇÜLDÜ, ANCAK ETKİ GÜCÜ ARTTI

21 tane bakanlık 16’ya düştü, 5 tane başbakan yardımcılığı gitti, 1 tane başkan yardımcısı var. Elbette ihtiyaca göre bunun sayısı artabilir. Zaten bakanlıkların kendisinde de sadeleşmeyi görüyorsunuz. 100’den fazla ana hizmet birimi ya birleşme ya lağvetme yoluyla ortadan kalktı. Bazı bağlı ve ilgili kuruluş kaldırıldı veya birleştirildi. Ya fonksiyonsuz olduğu için ya da fonksiyonları başka bir kurum tarafından yerine getirdiği için tamamen işlevsizleşmiş 64 kurul iptal edildi. Devletin yürütme teşkilatı kurumsal yapısı itibariyle sadeleşti ve küçüldü ama fonksiyon ve etki gücü açısından büyüdü.

HATA YAPAN SONUÇLARINA KATLANIR

Bir kere atanan yardımcı ve bakanlar için söylenen “sadece Cumhurbaşkanına karşı sorumlu olan, hukuki ve cezai sorumlulukları olan, ancak siyasi sorumluluğu olmayan bir kişi hata yaparsa sisteme zarar vermez mi?” sorunu sistemdeki tali bir meseledir. Öncelikle seçilmiş iradenin yapacağı atamalarda hata olmayacağı varsayımı üzerinden bakmak gerekir. Yani başlangıçta güven esastır. Peki hata yapılmaz mı? Yapılabilir. İşte o zaman sistemin diğer iki ilkesi devreye girer. Birincisi hata yapmayı en aza indirecek tedbir ilkesi, ikincisi hata yapıldığında uygulanacak yaptırım ilkesi. Güven, tedbir ve yaptırım. Sistemi böyle kurduğumuzda, öncelikle hata ihtimali ortaya çıktığında bu hata gerçekleşmeden fark edilmesini sağlamak, yani icraya geçmeden, zararlandırıcı sonuç doğurmadan fark edip gereğini yapmak. Buna tedbir mekanizması diyebiliriz. Eğer ortaya zararlandırıcı bir sonuç çıkarsa da hem bu sonuçları telafi etmek hem de yaptırım uygulamak. Dolayısıyla tedbir ve yaptırım mekanizmaları açısından sistem iyi kurulmuştur. Sistemsel olarak, bu mekanizmalar iyi işlediğinde sözünü ettiğiniz sorunlar ortaya çıkmaz. Hata yapan da hatasının sonuçlarına katlanır. Nasıl katlanır? birincisi siyasi anlamda siyasi programa aykırı davranırsa görevden alınır, bir daha öyle bir görevi zor üstlenir. İkincisi hukuka aykırı davranırsa hukuki yaptırımlar uygulanır. Üçüncüsü cezai yaptırım gerektiren eylemi olursa ceza hukuku devreye girer.

BELEDİYE BAŞKANLARI MECLİS BAŞKANI OLMAYABİLİR

İleride belediye başkanının doğrudan belediye meclis başkanı olması rolü kaldırılabilir. Belediye Meclisinin başkanı kendi içinden seçilebilir. Ara dönemlerde bu seçim yenilenebilir. Dolayısıyla belediye meclisi ile başkan arasında çok daha güçlü bir denge, denetleme ilişkisi kurulabilir. Siyasi partiler hukuku açısından artık partilerin milletvekilliği adaylık göstermelerinde çok daha fazla seçmenin, üyenin iradesinin öne çıktığı mekanizmalar devreye sokulabilir. Bunlar olmak zorunda, çünkü yeni sistemde gördük 24 Haziran’da. Halk elindeki iki oyu eğer doğru adaylar ile karşısına çıkmazsanız çok farklı şekillerde kullanabiliyor.

YÜZDE 10 SEÇİM BARAJI ANLAMSIZLAŞTI

İttifakların çıkması yüzde 10 barajını önemli ölçüde anlamsızlaştırdı. Yüzde 5 ile hükümete aday göstermenin mümkün olduğu bir sistemde yüzde 10 ile mecliste temsil edilmek bir sayısal meşruiyet çelişkisi ve tutarsızlığı yaratıyor. Öte yandan bölge kontenjanı, ülke kontenjanı gibi milletvekilliği seçim metotları da getirilebilir. Azınlığın temsili mekanizmaları tartışılabilir. 

DÜNYAYA ESİNLENDİRİCİ MODEL OLACAK

İddialı olacak belki, bizim bu siyasal sistem bütün boyutlarıyla devreye girdiğinde 21.yüzyılın demokrasisi açısından bütün dünya için esinlendirici, örnek bir model ortaya koyacak diye düşünüyorum. Cumhurbaşkanı hükümet sistemine geçiş bir reform sürecinin sonu değildir. Bir reform sürecinin başlangıcıdır. Bu reform son derece dinamik bir süreçtir. Ben birinci dönem bitince ortaya çok iyi işleyen bir yapı çıkaracağımızı umut ediyorum. Eğer mecliste siyasi partiler uzlaşırsa anayasa değişiklikleri de olursa, anayasal reformlar bile yapılabilir. Ama ikinci dönemde anayasal sistem ve genel olarak hukuk reformunun tamamlanacağını ön görüyorum.

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/cumhurbaskani-basdanismani-ucum-uyumsuzlar-bir-gecede-gider/1326980