2017 yılında Türkiye’de kapanmış olan 300 civarında M&A işleminin toplam hacminin 10 milyar ABD Doları’na ulaşmasının ardından, 2018’in ilk yarısı da hareketle geçti. 2018 yılının başından bu yana imzalanan M&A işleriyle beraber ve henüz kapanmamış ama açıklanmış bulunan işlemlerle birlikte toplam M&A hacmi altı ayda 8 milyar ABD Doları’na yaklaştı. Pragma Kurumsal Finansman Yönetici Direktörü Kerim Kotan, “İçinde bulunduğumuz bu yılın dinamiklerini iyi okumalıyız. Önemli yatırım fonlarının ve şirketlerin Türk firmalarıyla M&A için sıraya girdiğini kendi tasarladığımız satış/ortaklık süreçlerinde net bir şekilde görüyoruz. Yılın ikinci yarısında gerçekleşecek işlemlerle birlikte geçen seneki 10 milyar ABD Doları’nı rahatlıkla geçeceğiz gibi görünüyor,” dedi.
Türkiye’nin yeniden yabancı yatırımın odak noktası olması için uluslararası piyasalara yansıtılacak güvenin belirleyici rol oynayacağını belirten Kerim Kotan, “Türkiye bu sağlanabildiği takdirde Amerika, Avrupa Birliği, körfez ülkeleri arasından özellikle Suudi Arabistan ve BAE ile gelişmiş sermaye yapısına sahip Asya ülkelerinden yüksek oranda yatırım çekmeye aday bir ülkedir. Yapısal reformlara devam etmek ve yabancı yatırımcının hayatını kolaylaştırmak için doğru adımları atmaya devam edelim, göreceksiniz ki aynı 2010-2013 döneminde olduğu gibi orta vadede senede 15-16 milyar ABD Doları M&A büyüklüğünü yakalayabileceğiz. M&A rakamları açısından bakıldığında 2018 yılını 11-12 milyar ABD Doları ile 2017’nin rahatlıkla üzerinde tamamlamamız ve 2019 yılında bu rakamı 14-15 milyar ABD Doları seviyelerine taşımamız beklenebilir,” dedi.
“Türkiye hem stratejik hem de finansal yatırımcılar için hedef yatırım ülkesi konumunda.”
Kerim Kotan, M&A konusunda dünyanın hemen her bölgesindeki yatırımcılarla sürekli temas halinde olduklarını belirtiyor: “Biz sürekli olarak dünyada 300’ün üzerinde devlet varlık fonu, özel sermaye fonu, girişim sermayesi fonu ve varlık yönetim şirketine Türkiye’yi anlatıyor, sektörlerdeki fırsatları dile getiriyoruz. Bunlara dürüstçe, risklerle beraber potansiyeli de anlatmaya devam ediyoruz.”
Yabancı yatırımcıların yılın ikinci yarısında Türkiye’ye göstereceği ilginin aynı zamanda 2019 için de belirleyici olacağını ifade eden Kerim Kotan şu noktalara dikkat çekti: “Yurtdışındaki yatırımcılar ve finans kurumları yeni hükümetin çizeceği yol haritası ve uygulamaya koyacağı ekonomi politikalarını görerek hareket etmek istiyorlar. Özellikle e-ticaret, ihracat ağırlıklı sanayi ve B2B hizmetler gibi sektörlerin yabancı yatırımcılar tarafından takip edildiğini gözlemliyoruz. Türkiye hem stratejik hem de finansal yatırımcılar için halen cazibesini koruyor. Aslında M&A işlemleri, diğer faktörlerin yanı sıra ülkelerin istikrarına duyulan güvenle çok yakın ilişkilidir. Volatilitesi yüksek kur ve sermaye piyasaları, ekonomik yavaşlamalar M&A işlemlerine olumlu yansımaz. Dolayısıyla bu anlattığım genel teamülün aksine, Türkiye 2018 yılının ilk yarısındaki yabancı yatırımcı ilgisi ve M&A performansıyla beklentilerin üzerinde rakamları yakalamıştır. 2018 yılının ikinci yarısında istikrar ve ekonomik güven anlamında ciddi adımlar atılmasının ardından, yabancı yatırımcının ilgisinin artan bir ivmeyle yükselmesi beklenebilir.”
Son bir senede Amerika’yla siyasi gerilimin yoğun olduğu dönemde iki Türk şirketini Amerikalılara satmayı başardıklarına dikkat çeken Kerim Kotan, “İlk olarak Türkiye'nin önde gelen kimyasal ürün dağıtım şirketlerinden Veser Kimya’nın çoğunluk hissesini, 5 milyar ABD Doları’nı aşan yıllık cirosu ile dünyanın önde gelen kimyasal ürün dağıtıcılarından olan Amerikalı Vinmar’a sattık. Seçimlerden hemen önce Türkiye'nin lider otomotiv parça üreticisi olan Rapro’nun %100’ünü, endüstriyel ve otomotiv sektörlerine yönelik ürünlerin lider global üreticisi olan gene Amerikalı Gates International’a sattık,” dedi.
Kotan sözlerini şöyle sürdürdü: “Yurtdışına baktığımızda gelişmekte olan piyasalardan para kaçışının sürdüğü, Fed’in faiz artırımında kararlı olduğu ve AMB’nin tahvil alımlarını sonlandırdığı bir resim var. Bu ortam Türkiye gibi yüksek cari açığı, bütçe açığı ve Dolar/Euro borcu olan özel sektöre sahip gelişmekte olan ülkeler için haliyle sıkıntılı bir durum. Sınırlar ötesi M&A ve onunla beraber gelecek olan yabancı direk sermaye ülkemiz için sağlıklı ve sürdürülebilir büyümeyle beraber, bu dengesizlikleri de hizaya getirebilecek en önemli etkendir.”
Kerim Kotan: “Yabancı yatırımı çekmek için şirket patronlarına da büyük görev düşüyor.”
2010-2013 yıllarındaki M&A seviyesini tekrardan yakalamak için atmamız gereken adımlar var. Sağlıklı ve istikrarlı ekonomi yönetimi tabii ki önemli. Ancak bunun yanında şirketlerimizin yabancı ortak arayışlarında bilinçli hareket etmeleri gerekiyor. M&A konusunda doğru bir şekilde danışmanlık almayan, dünyadaki yatırımcıların beklentileri ve alıştıkları rasyonel davranış biçimiyle hareket etmeyen, şirketlerini yatırımcıya doğru şekilde hazırlamayan patronlar çoğu zaman işlemi sonlandıramıyor. Bizim elimizdeki işlerin dörtte biri daha önce yanlış danışmanlarla çalışan veya hiç danışman kullanmadığı için başarısızlığa uğramış şirketler. Tecrübemizle, bu tarz işleri bile başarıyla tamamlayabiliyoruz ama normal M&A süreçlerinden daha uzun zaman alabiliyor. Patronların şunun bilincinde olması lazım ki, yabancı yatırımcı belki de aynı anda 4-5 farklı ülkedeki fırsatları birden değerlendiriyor, analiz ediyor ve karşılaştırıyor. Karşılarında rasyonel beklentileri olmayan, basiretli satıcı gibi davranmayan bir patron veya yönetim gördüklerinde de dümeni anında başka tarafa kırabiliyorlar. O zaman hem şirket hem de Türkiye kaybediyor. Kısacası şirketlerimize M&A sürecinin sağlıklı bir şekilde tamamlanması için danışmanlarını dikkatli seçmelerini öneriyoruz.”