Türkiye seçim haftasına girdi. 6 gün sonra seçmenler, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin ilk yöneticilerini seçecek. Cumhurbaşkanlığı seçimi ve milletvekili seçimi olarak iki sandıkta yapılacak seçimlerin sonuçları piyasalar için büyük önem arzediyor. Ekonominin ünlü ismi Ali Ağaoğlu, Vatan'daki yazısında piyasaların hangi senaryoda hangi tepkileri vereceğini değerlendirdi. Ağaoğlu, cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalmasının belirsizliği artıracağını ve piyasaların olumsuz etkileneceğini ifade etti. İşte Ali Ağaolğ'nun o yazısı:
Seçim haftasına girdik, nefesler tutuldu. Küresel gelişmeler de dikkate alındığında TL ve borsa için kritik olacak. İlk turda seçim biterse sert hareketler görülebilir. İkinci tura kalınması belirsizliğin artması nedeniyle olumsuz fiyatlanacaktır
Geldik son haftaya... Önümüzdeki 5 işgününü de tamamladıktan sonra hafta sonu oy kullanacağız. Seçim sonuçlarına bağlı olarak haftaya Pazartesi günü yayınlanacak yazım, bugün yazdıklarımdan çok farklı şekilde cereyan etmiş olabilecek. Seçim sonrasındaki olası senaryolara bakmadan önce geçtiğimiz; bizim için kısa; küresel piyasalar için hayli “uzun” olan haftadan kalanları hatırlayalım.
Fed (FOMC) politika faizini 25 baz puan artırarak yüzde 1.75-2.0 aralığına yükseltti. Fed üyelerinin tahminlerinden yola çıkılarak hazırlanan “nokta istatistiği” bu yıl içinde 2 kez daha faiz artırım sinyali verdi. Buna göre 2018’de 4 kez faiz artırımının gerçekleşeceği öngörülüyor. (Sonuncusu Aralık ayında olacağından dolayı, benim yılın başında yapmış olduğum 3.5 faiz artışı olacak tahminim hayata geçecek gibi görünüyor.) 2019 yılı faiz artırım projeksiyonu da 2’den 3’e yükseltildi.
Geçtiğimiz haftanın aksiyonları Fed ile sınırlı değildi. Avrupa Merkez Bankası (ECB) da para politikası konusunda yıl sonuna kadar olan planını açıkladı. Buna göre Ekim-Aralık döneminde varlık alımları 15 milyar euroya düşürülecek ve alımlar Aralık ayı sonunda nihayete erecek. Bu resim çerçevesinde faiz artışlarının; daha doğrusu eksi 0.40 olan politika faizlerinin “normalleşmesi” yani sıfırlanması 2019 yılının 2’inci yarısında olabilecek.
Fed sonrası, ECB kararı öncesinde euro/dolar paritesi 1.1852’ye kadar yükseldi. ECB’nin kararlarını hayata geçirmesinin 1 yılı bulacağı; Fed’in etkisinin daha hızlı hissedileceği beklentisiyle dolar endeksinde (DXY) 95’in üzerine doğru sert bir hareket oldu. Dolara olan iltifatın artmasıyla birlikte başta altın ve gümüş olmak üzere emtia grubunda (Petrol de farklı sebeplerle nasibini aldı) önemli gerilemeler yaşandı. Altının ons fiyatı 1.275 dolara gerilerken, altın ve de gümüş hem 50 hem de 200 günlük hareketli ortalamalarının altında haftalık kapanış yaptılar.
Dolara olan iltifat, gelişen ülke para birimlerine yeni bir “atak” getirirken, dolar/TL kuru arife günkü 3.63-66 bandından; bizim piyasalarımızın kapalı olduğu 15 Haziran’da 4.76’lara kadar çıkarken, haftayı 4.7285 seviyesinden kapattı. Brezilya Reali de atak altında kalan para birimlerinden olurken, 7 Haziran’da 3.9675’e kadar tırmanan dolar/real paritesi Brezilya Merkez Bankası’nın “müdahaleleri” sonrasında haftayı 3.7299 seviyesinden kapttı. IMF ile anlaşma yoluna giden Arjantin Pezo’su da 28.35 ile tarihi rekorunu kırdıktan sonra haftayı 28.05’ten kapatmış durumda.
Risk primi ve faiz gerilimi yükseltti
Gelişen ülke piyasalarında yaşananların yanı sıra; içerideki oynaklık, belirsizlik de artmaya devam ediyor. 13 Haziran tarihinde 30.70’lerin üzerine çıkan ve haftayı 28.30’dan kapatan 1 aylık TL volatilitesi yılın başında 12’nin altındaydı. Diğer yandan Türkiye’nin 5 yıllık kredi iflas takası (CDS) primi Aralık 2016’dan bu yana en yüksek seviye olan 312 baz puan seviyesine çıktı. 2003’te 1.340, 2008’de de 830 baz puanlara çıkmış olan 5 yıllık CDS primleri için 340 seviyesi kritik eşiklerden birisi. Bu seviyenin geçilmesi piyasalardaki gerilimi artıracaktır. Moodys’in bankaların notunu indirmesi; bir anlamda fiyatların içinde olduğundan; bankaların ihraç etmiş olduğu eurobondların fiyatlarına çok da olumsuz etki etmemişti. Ancak CDS primlerinin artması, ister istemez eurobond piyasasını da vurdu. Eurobond fiyatları düşerken, getirileri de yükseldi.
Seçim öncesinde piyasalardaki gerilimi artıran konulardan birisi de içerideki tahvil getirilerinin geldiği seviyeler oldu.
5-6 yıldır tahvil piyasalarındaki “likidite kuruluğundan” ve bunun gün gelip, başımıza bela olacağından söz eden birisi olarak; o günler geldi ve ufak bir miktar satış yapmak isteyenin karşısında makul bir alıcı bulamadığından faizleri yükselttiği günlere geldik.
2 yıllık gösterge tahvil Aralık 2018’den bu yana en yüksek haftalık kapanış seviyesi olan yüzde 19.12 bileşik getiri seviyesinden haftayı kapatırken, yüzde 15.65’teki benim için önemli olan “kritik eşik” seviyesini aşan 10 yıllık tahvil getirileri de bileşik yüzde 16.37’ye kadar yükseldi. Bir sonraki kritik eşik 16.50 seviyesinde. Bu da aşılacak olursa geri döndürülmesi zor seviyelere gelmiş olacağız.
SENARYOLAR
Kamuoyu araştırma sonuçlarında farklı farklı sonuçlar var. Anketlerin; kişilerin gerek OHAL, gerekse de içinde bulunduğumuz ortamın “hassasiyeti” nedeniyle doğru/dürüst yanıt vermekte çekimser davrandıkları konuşulduğu bir ortamda yanıltıcı olabileceğini düşünen taraftayım.
- Parlamento her halükârda ilk turda seçilecek. Seçilecek parlamentoda Cumhur İttifakının ilk turu alması durumunda ya Erdoğan ilk turda seçilmiş ya da ikinci tura önemli bir avantajla girmiş olacaktır. Piyasalar ikinci turu; belirsizliğin artması nedeniyle olumsuz fiyatlayacaklardır.
- Eğer Millet İttifakı+HDP parlamentoda çoğunluğu almış, ilk turda Erdoğan seçilmişse ilk bakışta; yeni bir erken seçimi tetikleyebileceği endişesiyle; olumsuz fiyatlamalar görebiliriz. Ancak bu seçenek yeni bir erken seçimi gerektirmez; yani bir anlamda “koalisyon” ortamı oluşursa pozitif fiyatlamalar da görebiliriz.
- İlk turda seçimin bitmesi durumunda önümüzdeki hafta hem kur hem de borsa cephesinde farklı ama sert fiyatlamalara (hem olumlu hem de olumsuz bağlamda) şahit olabiliriz. Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması durumunda belirsizliğin daha da devam edeceği ilk başta olumsuz fiyatlanabilir. Ancak üzerinden bir kaç gün geçtikten sonra sağlıklı fiyatlamaların neler olduğu daha net görülecektir. 2 haftalık belirsizlik süreci hem siyasi/politik hem de ekonomik anlamda çok farklı “açılımlara” gebe olacaktır.
- Gerek seçim haftası öncesi, gerekse de Cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalması durumunda önümüzdeki 3 haftada fiyatlamalar; küresel piyasalardaki gelişmeler de dikkate alındığında çok da TL ve borsa için pozitif olmayacağa benziyor.