Tüm dünyanın dikkati, ABD Başkanı Trump ve Kuzey Kore lideri Kim Jong-un'un Kore Yarımadası'nın nükleer silahsızlanması için yarın Singapur'da yapacağı görüşmeye çevrildi.
ABD Başkanı Trump, görüşmede iki ülke arasında yıllardır süregelen gerginliğe ve nükleer savaş tehdidine son verme fırsatı yakalayabilir. Bir ABD başkanı ile Kuzey Kore liderinin ilk kez bir araya geleceği tarihi zirve, Trump'ın uluslararası ilk büyük başarısına imza atmasına da zemin hazırlayabilir. Trump'ın bunu başarabilmek için şimdiye kadar uygulamakta isteksiz davrandığı uluslararası anlaşmalara ve işbirliğine bağlı kalma konusunu yeniden gözden geçirmesi gerekiyor.
Göreve geldiği günden bu yana ''Önce ABD'' sloganıyla korumacı bir dış politika yürüten Trump, Paris İklim Anlaşması, Trans-Pasifik Serbest Ticaret Anlaşması gibi uluslararası anlaşmalardan ve örgütlerden geri çekilerek dünya genelinde tepkiler aldı.
İran nükleer anlaşmasından da çekilme kararı alan Trump, bu tutumuyla Kuzey Kore ile nükleer müzakerelere oturacak ABD'nin küresel sorunlara yaklaşımı konusundaki güvenilirliğini yitirdiği sinyali vermiş oldu.
Zirve hem fırsat hem risk taşıyor
Tüm bunlar dikkate alındığında yarın Singapur'da düzenlenmesi planlanan zirve, Trump yönetimi için hem büyük bir fırsat hem de riskler taşıyor.
Tarihi görüşme başarılı olması halinde, iki ülke arasındaki ilişkilerin normalleşmesi için dönüm noktası olacak. Başarısız olması durumunda ise zirve, ABD ve Kuzey Kore'yi yeniden sıcak çatışmanın eşiğine getirebilir.
Kuzey Kore'ye ekonomik vaatler
Gerek 2006'dan bu yana Kuzey Kore'ye uygulanan ve son dönemlerde artırılan BM Güvenlik Konseyi yaptırımları gerek kendi güçlü ekonomik yaptırımlarıyla Pyongyang'ı köşeye sıkıştırarak müzakere masasına getiren ABD, Kuzey Kore'ye balistik füze denemelerine ve nükleer programına son vermesi durumunda ekonomik iş birliği ve güvenlik garantisi vaat ediyor.
Zorlu bir süreç olacak
Tarafların olası bir tarihi anlaşma için ortak zeminde buluşmasının kolay ve çabuk olması beklenmiyor.
Hem Trump hem Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, sürecin ''zorlu'' olacağını ve ''tek bir görüşmede bitmeyeceğini'' sürekli dile getirdi.
Uzmanlar ise Trump-Kim zirvesinden çıkacak en olası senaryonun, gelecekte kapsamlı bir anlaşmanın çerçevesinin belirlenmesi olacağı görüşünde.
Merkezi Washington'da bulunan Amerikan Bilim Adamları Federasyonu'ndan Nükleer Bilgi Projesi Direktörü Hans Kristensen yaptığı açıklamada, "Her iki taraf da hiçbir şey için taahhütte bulunmadı. Taraflar, sürecin nereye gideceğini, hangi konunun nasıl ele alınacağını ana hatlarıyla kaleme almak zorunda. Bunu müzakere etmek çok zor olacak ve zaman alacak.'' değerlendirmesinde bulundu.
Olası bir anlaşmaya varılması durumunda ise anlaşmanın uygulanması ve tarafların anlaşmaya bağlı kalıp kalmadığının denetlenmesinde uluslararası toplumun rolünün ne olacağı merak konusu.
Anlaşmanın uluslararası yasal bağlayıcılığı olması için de BM Güvenlik Konseyi kararı ile desteklenmesi gerekiyor.
BM de Kuzey Kore ile müzakerelerde anlaşma sağlanması durumunda anlaşmanın uygulanması için her türlü desteği vereceğini açıkladı.
BM Genel Sekreter Sözcüsü Stephane Dujarric, yaptığı açıklamada, "Zirveden çıkacak sonucu uygulamak için elimizden geleni yapacağız." ifadelerini kullandı.
Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi (CSIS) uzmanlarından Anthony Cordesman, olası bir anlaşmanın ardından Kuzey Kore'nin Nükleer Silahların Yayılımını Önleme Anlaşması'na (NPT) taraf olması durumunda Uluslararası Atom Enerji Ajansının denetleme rolünün devreye gireceğine dikkati çekti.
Silah Kontrol Derneği'nde nükleer silahların yayılmasını önleme konusunda çalışmalar yapan uzman Kelsey Davenport da ''Pyongyang'ın geçmişte nükleer anlaşmalara ilişkin tutumuna bakıldığında ne tür bir anlaşma olursa olsun uluslararası denetime gerek duyulacaktır. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı ve Kapsamlı Nükleer Test Yasağı Anlaşması Örgütü gibi kurumlar, olası bir anlaşmanın parçası olmalı.'' değerlendirmesinde bulundu.
Davenport, Kuzey Kore için kapsamlı bir denetleme mekanizmasının tasarlanmasının mevcut araçların ve uzmanlığın yeni ve yenilikçi önlemlerle birleştirilmesini gerektireceğini sözlerine ekledi.