Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Cemil Ertem, bankacılık hisselerinin önümüzdeki günlerde çok hızlı yükseleceğini tahmin etti.
Milliyet'teki yazısında Ertem, "Derecelendirme kuruluşlarının ve onlara eşlik eden tetikçilerin manipülatif raporları ile bugün Türk banka sisteminin borsada da değerlenmesi çok alt düzeylere inmiştir. Marka ve defter değerlerini hiç yansıtmayan çarpan oranlarıyla fiyatlanan banka hisselerinin biz önümüzdeki günlerde çok hızlı değerleneceğinin tahmin ediyoruz. Çünkü bu alanda seçimlerden sonra sistemi daha da iyileştirecek, güvence altına alacak reformlar gelecektir." ifadelerini kullandı.
Ertem, Türk bankacılık sisteminin oldukça güçlü olduğuna vurgu yaptığı yazısında şu değerlendirmeleri yaptı:
2001 düzenlemeleri ve sonrasındaki küreselleşme dinamiği Türkiye ekonomisindeki hızlı düzelme ve büyümeyle birleşince banka sisteminin hem sermaye yeterlilik oranları düzeldi hem de sistem, bireysel ve kurumsal operasyonlarda, dünya ortalamasının çok üzerinde karlılıklarla devam etmeye başladı. Hatta kimi bankalarımız, bu yılın başında geçilen bir uygulama olmasına rağmen, UPRS-9 sisteminin bile üzerinde karşılıklarla çalıştılar ve buna rağmen yüksek faaliyet kârı elde ettiler. (Güncel olarak banka sistemimizde karşılık ayırma oranı 75,1’dir.)
Bankacılık sektörünün 2018 için beklenen öz sermaye kârlılık oranı yüzde 14,80’dir. Bu son beş yılın en iyi oranıdır. Şu anda bu oran 16,3’tür. Sermaye yeterlilik oranı ortalaması da 2017 yılı için 16,8, şu an 16,4'tür. Çekirdek sermaye rasyosu da 14’tür. Kredilerin takibe dönüşüm oranı da 2017 yılında yüzde 3,0 iken, şu anda bu oran 2,8’e inmiştir.
Kaldı ki 2017 yılında başlayan KGF uygulaması banka sisteminin bilançosunda alacak tarafını güçlendirmiştir. Son iki yılda Türk banka sisteminde görülen tek olumsuzluk mevduatın krediye dönüşüm oranının bozulmasıdır. 2017 yılı için yüzde 126,5 olan bu oran 2018 yılında düzelmeye başlamış ve 124,4 oranına gerilemiştir. Ancak aktif kalitesi ve öz sermaye kârlılığı hayli yüksek olan sektörün mevduat dışı kaynak bulması da hiç sorun değildir.
Türk banka sistemi, yüksek alacak kalitesiyle sermaye piyasaları için de hayli nitelikli ürünler üretebilir ve kaynak ihtiyacını bu zeminde de maksimize edebilir. Bu bağlamda bugün geleneksel mevduata dayalı bankacılık, tüm dünyada geriye gitmekte bunun yerini girişim sermayesi odaklı, sermaye piyasalarına yönelik kaynak girişinin yoğun olduğu yeni bir bankacılık anlayışı almaktadır. Türkiye’de buraya yönelecektir.