Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı Basın Servisinden yapılan açıklamaya göre Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanı Maksim Oreşkin, Dünya Ticaret Örgütü’nün Paris’te düzenlenen toplantısı kapsamında, ABD’nin son dönemdeki ticaret politikalarına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
ABD’nin yürüttüğü politikayla, kendi ekonomisini yavaşlatacağını savunan Oreşkin, “Şu anda ABD’nin kendi ayağına sıkmasını izliyoruz. Bu politikalar nedeniyle tüm dünya ekonomisi de zarar görüyor. ABD yüzünden faiz oranları artacak, gelişmekte olan piyasalar daha sıkı finansman koşulları, ticaret kısıtlamaları ve küresel büyüme oranlarındaki yavaşlama nedeniyle zarar görecek.” ifadelerini kullandı.
ABD Başkanı Donald Trump, 9 Mart'ta ithal çelik ve alüminyuma sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 gümrük tarifesi uygulanacağını açıklamıştı. Kanada ve Meksika, AB,Avustralya, Arjantin, Brezilya ve Güney Kore'ye 1 Haziran'a kadar geçici muafiyet tanınmıştı.
ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross ise bugün Ticaret Bakanlığı tarafından basın mensupları için düzenlenen konferans bağlantısında, ithal çelik ve alüminyuma yönelik gümrük tarifelerinin 1 Haziran'dan itibaren Avrupa Birliği, Kanada ve Meksika’ya da uygulanacağını açıklamıştı.
Almanya'dan da tepki var
Alman yetkililer, ABD'nin ithal çelik ve alüminyuma yönelik uygulamaya koyacağı ilave gümrük vergilerine tepki gösterdi.
Maas'ın Bakanlığın resmi internet sitesinde yayımlanan açıklamasında, "Önce Amerika, tutumuna cevabımız yalnızca 'Birleşik Avrupa' olabilir. ABD’nin AB’ye yönelik çelik ve alüminyum yönelik ilave gümrük vergisi uygulamaya koymasını anlayamıyoruz ve bunu kabul etmiyoruz. AB karşı tedbirlerle uygun şekilde cevap vermeye hazırdır." değerlendirmesinde bulundu.
ABD'nin tek taraflı eylemini hukuka aykırı bulduğunu belirten Maas, ticaret savaşlarında kazanının olmayacağını vurguladı. Mass, açık ve çok taraflı bir ticaret sistemi için ABD hükümetiyle çalışmaya devam edeceklerini de sözlerine ekledi.
Almanya Hükumet Sözcüsü Steffen Seibert de yazılı açıklamasında federal hükumetin, ABD'nin söz konusu uygulamasının ulusal güvenlik tedbirlerini temsil etmediğini düşündüğüne dikkati çekti.
Söz konusu kararın AB'de ayrıntılı olarak analiz edileceğini aktaran Seibert, karşı tedbirlerle cevap vermek konusunda gerekli hazırlıkların yapıldığını vurguladı.