Nisan ayı rakamlarında ücret/komisyon gelirlerindeki normalleşme ve takipteki kredi tahsilatlarindaki azalma öne çıktı. Sektörel bazda net kâr rakamı önceki aya göre %14,6 düşüş (Mart’ta +%43), geçen yılın aynı ayına göre %24,8 artış gösterdi. Kârdaki zayıflık büyük ölçüde 1) bankaların yılda iki defa aldıkları hesap işletim ücretlerinin mart ayı ücret/komisyon gelirlerinde yüksek baz oluşturması nedeniyle beklenildiği gibi bu kalemde görülen %10’luk düşüş ve 2) aylık bazda % 59 oranında azalan düşük takipteki kredi tahsilatlarından kaynaklandı. Swap etkisinden arındırılmış net faiz marjında
hafif bir düşüş görülürken; martta %17,6 olan özvarlık kârlılığı nisanda %15,6’ya geriledi (kamu: %17,2, özel: %13,7). Sektörün takipteki kredi oranı % 2,9 seviyesinde yatay kalmış olsa da, TL’deki zayıflığın getireceği potansiyel negatif etkinin henüz yansımadığını not edelim. Faaliyet gelirlerinde aylık bazda gözlenen % 5,9 oranındaki düşüş, yukarıda dikkat çekilen yüksek baz etkisi dikkate alındığında, kabul edilebilir seviyelerde. Diğer taraftan, katılım bankaları açısından üçe katlayan karşılıklar, %74 düşen net kâr ve %61 gerileyen tahsilatlarla nisan oldukça kötü bir ay oldu.
Kamu bankaları: Net faiz marjı 20 bp aşağıda (martta yatay), net faiz geliri % 6 düştü (martta +%21), ücret/komisyon geliri %11 azaldı (martta +%29), aylık kredi büyümesi +%2,6 (mart ayına benzer), Gider/Gelir oranı 405 bp arttı. Çekirdek makas 60 bp (mart -40bp) ve net faiz marjı 20 bp daraldı.
Önümüzdeki dönemde bu rakamların olumlu yeni kredi fiyatlamaları ve enflasyon beklentilerindeki artışın TÜFE’ye endeksli menkul kıymet getirilerini artırma potansiyeliyle toparlanacağına inanıyoruz. Martta 548 milyon TL olan takipteki kredi tahsilatı nisanda 25 milyon TL’ye geriledi. Ücret/komisyon gelirlerinde %11 düşüş gözlense de yukarıda dikkat çekilen mevsimselliğin getirdiği yüksek baz nedeniyle bu düşüşün beklendiğini; Gider/Gelir oranındaki yükselişin bu durumdan kaynaklandığını ve şu aşamada ciddi bir risk görüntüsü olmadığını söyleyebiliriz. Takipteki kredi oranı %2,3 seviyesinde yatay kalırken Kredi/Mevduat oranı aylık bazda 148 bp geriledi. Temettü gelirlerinde aylık %47’lik artış net kârı destekledi.
Özel bankalar: Swap etkisinden arındırılmış net faiz marjında 7 bp aşağıda, net faiz geliri yatay, ücret/komisyon geliri %11 azaldı (mart +%25), kredi büyümesi +%1,3 (mart +%2,2) ve Gider/Gelir oranı +179 bp. Aylık kredi büyümesi bir miktar yavaşlarken, çekirdek makas 40 bp daraldı. Menkul kıymet porftöy getirisi aylık bazda 20 bp ile sınırlı bir daralma gösterse de kamu bankalarında olduğu gibi ilerleyen dönemlerde enflasyon beklentilerinin özel bankalara da katkı vereceğini düşünüyoruz. Etki sırasına göre Garanti, İş Bankası, Yapı Kredi ve Akbank’ın önümüzdeki dönemde daha güçlü TÜFE’ye endeksli menkul kıymet getirileri elde etmesini bekliyoruz. Özel bankaların aylık bazda takipteki kredi oranı 10 bp ve Kredi/Mevduat oranı 42 bp geriledi. Sorunlu kredi tahsilatlarında gözlen
%31’lik azalış net kârda aylık olarak görülen %41’lik gerilemede etkili oldu.
Sonuç: Alarm veren bir durum olmasa da yavaşlayan sorunlu kredi tahsilatına dikkat edilmeli. Yapı Kredi (Al, Hedef Fiyat 5,90 TL, Potansiyel %37) en beğendiğimiz banka olmaya devam ediyor. Yukarıda değindiğimiz gibi, nisandaki (operasyonel) sonuçlar genel olarak beklenen trendle uyumlu gerçekleşti. Diğer taraftan, sorunlu kredi tahsilatında gözlenen yavaşlamanın yakın dönemdeki ekonomik koşullardan kaynaklanan tek seferlik bir durum mu yoksa sorunlu kredi artışına yönelik bir trendin öncü göstergesi mi olduğu konusunda sağlıklı bir kanıya varabilmek adına bankalarla görüşeceğiz. Normal koşullarda, beklenenden daha olumlu marj gelişimi, komisyon geliri ve daha iyi TÜFE’ye endeksli getirilerle kârlarının daha olumlu etkileneceğini beklediğimiz Yapı Kredi ve Garanti’nin en beğendiğimiz bankalar. Ancak, TL’deki oynaklığın takipteki kredi oranı trendi üzerinde oluşturduğu belirsizliğin önemli bir risk unsuru olduğunu not edelim. Gedik Yatırım
Raporun tamamı için tıklayın...