Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, yurt dışına yatırım yapmanın önemine işaret ederek, "Yurt dışına yatırım yapmak, Türkiye'ye yatırım çekmek kadar Türkiye'nin olmazsa olmazlarındandır. Bunun sonuna kadar arkasındayız ama bu, yatırım yapmak değil de farklı amaçlar taşıyorsa, Sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle 'para kaçırma' noktasında birtakım operasyonları varsa, buna ne şahsen ne kurumsal olarak rıza gösterilemez ve bu hoş görülmez." dedi.
AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, Türkiye ve ABD ilişkilerinde yaşanan gelişmelere yönelik görüşlerini paylaştı.
Olpak, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilgili gelişmeler, New York'taki Mehmet Hakan Atilla davası ve terör örgütü PKK/PYD konularında duruş farklılığının sadece bu yılın gündemi olmadığını vurgulayarak, 2016'dan bu yana gelen bir süreç yaşandığını söyledi.
İki ülke arasındaki ticari ilişkilere bakıldığında 2017'de yüzde 35'lik bir artış yaşandığına işaret eden Olpak, "Bu demek ki siyasi gerilimler devam etmekle birlikte ekonomik ilişkilerimize birebir yansıması olmamış." diye konuştu.
Olpak, ABD hükümetine ticari ve ekonomik ilişkileri geliştirme noktasında özel bir görev düştüğünü belirterek, "İş dünyasında şu anda şöyle bir algı var; 'Halkbank davasında gördük, Hakan Beyin başına böyle bir şey geldi. Neyin ne olacağı belli değil. Mecbur değilsen bu sıralar Amerika'ya gitme'. İş dünyasında böyle bir ürkeklik var. Bu algı ilerlerse, ilişkileri olumsuz etkileyebilir. Ancak her türlü yaşanmışlığa rağmen 2017'de böyle bir tablo varsa, 2018'de de benzer şekilde, en azından ticari ilişkilerin kötüleşmeyerek devam edeceğini çok rahatlıkla söyleyebilirim." ifadelerini kullandı.
Gümrük Birliği'nin güncellenmesi sürecine de değinen Olpak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla gerçekleştirilen mart ayındaki Varna Zirvesi'nden çok ümitli olduğunu dile getirdi.
Olpak, zirvede gerçekleştirilen birebir görüşmelerde, yetkili kişilerin Türkiye'nin Gümrük Birliği konusunda tamamen haklı olduğunu söylediğini aktararak, "Bize, 'size karşı söyleyeceğimiz bir argümanımız yok. Kararın siyasi olduğunu siz de biliyorsunuz, biz de biliyoruz.' denildi. O zaman bu siyasi ilişkilerin çözülmesiyle belirlenecek bir nokta. Cumhurbaşkanımız pazar günü bu konuda 'Biz AB hedefimizden asla vazgeçmedik' diye vurguladı. Bu vurguladığı kararlılığı, onlara farklı ortamlarda da dile getirecektir diyorum. O da masaya bu şekilde yansıyacaktır." değerlendirmelerinde bulundu.
"DEİK'TE MİLLETVEKİLİ ADAY ADAYI OLANLARIN GÖREVİNDEN AYRILMASINI ÖNERDİK"
Nail Olpak, DEİK’te daha hızlı hareket edebilmek için başkan ve yardımcılarını Başkanlık Divanı adı altında bir araya getirdiklerini söyledi.
Başkanlık Divanı'nın nasıl çalıştığını bir örnek üzerinden anlatan Olpak, "DEİK'in üyeleri içinde milletvekili aday adayı olanlar oldu. Bunun kurumsal yapıyı ilgilendiren bir alan olduğunu düşündük. Temsil makamındaki kişilerin aday adaylıkları süresince ne yapmaları gerektiği konusunda alınmış bir karar yoktu. Yönetim kurulu da 2 ay sonra toplanacaktı. Biz yönetimi beklersek seçim bitmiş olacaktı. Hemen Başkanlık Divanı'nda bunu değerlendirdik ve 'Temsil makamında olanların, yani yönetim kurulu üyesi, iş konseyi başkanı ve Dünya Türk İş Konseyi'nin bölge başkanlarının aday adaylıklarında görevlerinden ayrılmasını öneriyoruz' dedik. Dijital olarak bunu hızlı bir şekilde yönetimle paylaştık ve onların kararını alıp ilerledik." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “yurt dışına para kaçıran iş adamlarına" yönelik eleştirilerini değerlendiren Olpak, şunları söyledi:
"Dış ekonomik ilişkilerimizin karşılık olarak ticaret ve yatırım tarafları var. Bu hem Türkiye'ye yatırım çekmeyi hem de yurt dışına yatırım yapmayı içeriyor. Yurt dışına yatırım yapmak, Türkiye'ye yatırım çekmek kadar Türkiye'nin olmazsa olmazlarındandır. Bizi geliştirir, önümüzü açar. Bütün dünyadaki gücümüzü, bilinirliğimizi artırır. Böyle olması DEİK'in ana misyonlarındandır. Bunun sonuna kadar arkasındayız. Ama bu, yatırım yapmak değil de farklı amaçlar taşıyorsa, sayın Cumhurbaşkanımızın ifadesiyle 'para kaçırma' noktasında birtakım operasyonları varsa, buna ne şahsen ne kurumsal olarak rıza gösterilemez ve bu hoş görülmez. Yatırım yapmak isteyenin sonuna kadar arkasındayız. Zaten görevimiz o. Yönetimimizle, iş konseylerimizle bu konuda bir sıkıntı varsa önünü açmamız gerekir."
"TÜRKİYE'NİN OTOMOBİLİNE ÖNCE BİZ SAHİP ÇIKACAĞIZ"
Türkiye'nin otomobili konusunun, iddia sahibi olmakla ilgisi bulunduğunu ifade eden Olpak, "İddia sahibi devletseniz bazı şeyleri aşabilmeniz gerekiyor. Türkiye aslında otomobil yapma konusunda becerisini yeterince ispat etmiş durumda. Farklı firmaların isimleriyle ve teknolojiyle biz bunu yapabiliyoruz ama onu yapabilmeyi de küçümsememek lazım. Yerli otomobilin yapılabilirliği konusunda bir şüphem yok. Türkiye bırakın yerli otomobili uçakla ilgili çalışmalar gerçekleştiriyor." diye konuştu.
Türkiye'nin Otomobili Ortak Girişim Grubu'nda 5 ismin 4'ünün DEİK yönetim kurulu üyesi olduğunu aktaran Olpak, şöyle devam etti:
"Ben o yapının başaracağına inanıyorum. Zaten daha önce belirli imzalar atılmıştı ama sayın Cumhurbaşkanımız bu yapının bir adım ileriye gitmesini, yöneticilerinin belirlenmesi tarzında bazı bilgileri açıklayacak. Belki bundan sonraki süreçte nerelerde pazarlanacağı, içeride ve dışarıda nasıl satılacağı üzerinde durulacak. Şöyle bir gerçek var; sen kendi insanına değer vermezsen, kendi insanın sana değer vermezse başkası sana değer vermez. Biz kendi insanımıza, kendi ürünümüze sahip çıkmazsak başkası sahip çıkmaz. Bu otomobile önce biz sahip çıkacağız. Bu hükümetin ve devletin bir projesi olduğuna göre ilk planda hükümet sahip çıkacak, kamudan başlayacak. Ondan sonra sen, ben buna destek olacağız. Bu ivmeyi aldıktan sonra dışarıya satılmasıyla ilgili de bir sıkıntı yok ama başlangıçta belirli bir aşamaya gelmesi için biz sahip çıkmalıyız. Bunu yaptıktan sonra kalan kısmı ticaridir. Ben ticareti de başarabileceğimizi düşünüyorum."
"TİCARİ DİPLOMASI ALANINDA PROJELER ÜZERİNDE ÇALIŞIYORUZ"
Nail Olpak, DEİK'in 32 yıl önce kurulduğunu, iyi bir geçmişe, ciddi bir altyapıya, kurumsal hafızaya ve birikime sahip olduğunu ifade etti.
DEİK Başkanlığına getirilmesi sonrasında, İş Konseyleri Genel Kurulunu gerçekleştirdiklerini anlatan Olpak, şunları söyledi:
"DEİK'in 137'si ülke bazlı olmak üzere 144 adet İş Konseyi var. Bunlardan birisi Türk diasporasını içine alan Dünya-Türk İş Konseyi. Bunun amacı biraz daha farklı, bizzat ekonomik değil. Orada şöyle bir şey gördük, DEİK'in üye sayısı olması gerekenin epey altında. Konsey ile üye sayıları arasında bir korelasyon ve yeterlilik yok. Bizim daha fazla üyeye ihtiyacımız var. Burası bir ekonomik oluşum ve DEİK'e üyeliğin de bir tane şartı var; bu ülkede iş yapacaksın, bu ülkeyle de kavga etmeyeceksin. Bununla birlikte İş Konseyleri'nde de gerçekten ilgili olduğun ülkeye göre üye olman lazım ki sonuca gidebilesin. Bu noktada bölge bazlı üyelik sisteminden, ülke bazlı üyelik sistemine geçtik. Üye sayısını bir sonraki İş Konseyi Genel Kurulu'na kadar 3'e, sonra da 5'e katlamak gibi bir hedefimiz var. Bunun için mekanizmamızı oluşturduk."
Olpak, DEİK gibi kurumlardan geleceğe yönelik politika üretmesinin de beklendiğini belirterek, bunun için de gerekli çalışma gruplarını oluşturduklarını, iyi bir bilgi ve donanıma sahip yönetim kurulu üyelerinin daha aktif kullanılarak yukarı besleme yapması için yola çıktıklarını bildirdi.
Bunun son derece önemli olduğunu vurgulayan Olpak, "Başbakanımızla böyle bir toplantı yaptık. Bizim hem Almanya İş Konseyi Başkanımız hem de Yönetim Kurulu Üyemiz Steven Young dedi ki, 'Başbakanım biz otomotivde ihracat konusunda çok önemli bir yerdeyiz. 15 milyar dolarlık bir ihracatımız var. Bu ihracatın içerisinde baktığımızda bugünkü ihracatımız, önümüzdeki 5-10 yıl içerisinde otomotivdeki dönüşüm sebebiyle değersiz bir yere gelecek. Bununla ilgili stratejiyi konuşmamız lazım.' İşte DEİK Yönetim Kurulu'ndan istenen ve beklenen şey bu. Günübirlik sorunları herkes, her yerde konuşur." ifadelerini kullandı.
Olpak, "Yurt dışında Türkiye algısının geliştirilmesine yönelik bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?" sorusu karşısında, " 'DEİK'i iki kelimeyle tarif eder misiniz?' diye bana sorarsanız size 'ticari diplomasi' derim. Ticaret ama tek başına değil. Diplomasi ama siyaset değil. Ticari diploması bizim ana misyonumuz. Tam da sizin söylediğiniz şey. DEİK'in alt yapısı buna çok elverişli. DEİK'in yönetim kurulu, dünya görüşü, yaşantısı, hayatı itibarıyla bakıldığında birbiriyle hep uyumlu insanlardan oluşmuyor. Farklılıklarıyla uyum içinde olan bir yapıyız. İşte DEİK'in gücü bu. Ticari diplomasi alanında bir-iki projemiz var, üzerinde çalışıyoruz." yanıtını verdi.