Muhalefet 1 haftayı Abdullah Gül’ün ortak adaylığı projesiyle geçirdi. Başarılı olamadı. Bu hafta da Meclis ittifakı arayışlarına sahne olacak. Ama bir yandan da seçim takvimi daralıyor.
İki arada bir derede milletvekili listeleri hazırlanacak. Peki meydanlara ne zaman çıkacaklar? Muhalefet ittifak turları atarken AK Parti, seçim beyannamesi ve manifesto hazırlıklarına başladı.
Bunu neden yazıyorum? Cumhurbaşkanı Erdoğan seçim kampanyasını 16 Nisan referandumundan hemen sonra başlattı. Yerel yönetimlerde ve AK Parti teşkilatlarında değişimi gerçekleştirdi. O nedenle sahalara ne zaman çıkıyorsunuz sorusuna, ”Biz sahalardan zaten çıkmadık. Hep sahadaydık” karşılığını veriyor. Çünkü daha seçim kampanyası başlamadan Cumhurbaşkanı ile Başbakan, 79 vilayeti gezmiş. Oysa eskiden tersi olur, muhalefet Türkiye’yi hallaç pamuğu gibi atardı. Şimdiki muhalefet eskisi gibi çalışkan değil.
Seçim demek sadece Cumhurbaşkanı adayını belirleme ve milletvekili listesi hazırlamak değil. Seçim beyannamesi ve seçim kampanyası önemli. Çünkü seçmenin yüzde 10-15’i kararını seçim sürecinde veriyor. Sandığa gidildiğinde ise yüzde 10 oranında bir kayma oluyor. Bu oran seçim sonucunda belirleyici oluyor. İşte 7 Haziran ve 1 Kasım seçim sonuçları incelendiğinde bu çok net bir şekilde görülüyor. O nedenle aslında seçim kampanyasında partiler bu yüzde 10-15’lik seçmen kitlesini kazanmak için yarışıyor.
AK PARTİ MANİFESTO HAZIRLIYOR
Bir süredir muhalefet cephesindeki dalgalanmaları yansıtmaya çalışıyorum. Ama bu arada AK Parti’de önemli çalışmalar yapılıyor. Bir heyet hummalı bir şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 6 Mayıs’ta İstanbul il kongresinde açıklayacağı manifesto üzerinde çalışıyor. AK Parti yöneticileriyle konuştum. “Manifestonun sadece Türkiye’ye değil, dünyaya dönük bir söylem” olduğunu ifade ettiler. Ayrıca AK Parti ileri bir tarihte bir de seçim beyannamesi açıklayacak.
AK Parti yöneticilerine neden iki ayrı açıklamaya ihtiyaç duyulduğunu sordum. 24 Haziran’dan sonra Türkiye’nin yeni bir sisteme geçeceğini hatırlatarak, ”Manifesto yeni sistemin ruhu ve söylemi olacak. Yeni sistemin hangi değerler üzerine inşa edileceği açıklanacak. Seçim beyannamesi ise bunun nasıl gerçekleştirileceğine dönük yapılacakları anlatacak” dediler. Manifesto yeni sistemin pusulası, seçim beyannamesi ise eylem planı olacak. AK Parti yöneticilerinden biraz daha ayrıntı paylaşmalarını istedim. “Daha çok demokrasi, daha çok özgürlük, daha çok refah olacak. Türkiye’ye daha çok demokrasiyi, daha çok özgürlüğü, refahı ve huzuru AK Parti getirecek. AK Parti’den başka bunları sağlayacak bir güç yoktur. Muhalefetin Türkiye’ye daha çok demokrasi, daha çok özgürlük ve daha çok huzur, refah getirmek gibi bir projesi var mı? Muhalefetin bu haliyle bunları sağlaması mümkün mü” diye sordular. Bu kez soruya, bir soruyla karşılık verdim. AK Parti’nin 2013 Gezi olaylarından bu yana demokrasi ve özgürlükleri önceliklerinden çıkardığı eleştirisini hatırlattım.
REFORMLARA DÖNÜŞ MÜ?
“Son 5 yılda Türkiye’nin maruz kaldığı saldırılara dünyada başka bir ülke maruz kaldı mı? Nihayetinde 15 Temmuz’da kanlı bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için verdiği mücadelenin özü de demokrasi ve özgürlükleri koruma adına yapılıyor. Gezi’den başlayıp, 17-25 Aralık darbe girişimi ile Hendek savaşları ve 15 Temmuz kanlı darbe girişimi dikkate alınmadan yapılan değerlendirmeler Türkiye gerçeğini yansıtmaz” karşılığını aldım.
AK Parti reformlarla büyüyen ve reformlarla Türkiye’yi büyüten bir parti. Yeni dönemin manifestosunun daha çok özgürlük, daha çok demokrasi, daha çok refahın üzerine oturtulması heyecan verici. Çünkü AK Parti’nin esas hikâyesi burada yatıyor. AK Parti yeniden esas hikâyesine dönüyor diyebilir miyiz?