KPMG Türkiye’nin hazırladığı Bakış, Türkiye ve dünya ekonomisinin 2018’in ilk çeyreğindeki performansını inceledi. Bakış, dünyanın iki dev ekonomisi ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşlarının yılın ilk aylarında küresel piyasalarda endişe yarattığını bununla birlikte 2018’e ait ilk verilerin, dünya ticaretindeki genişleme eğilimini ortaya koyduğuna dikkat çekti. Finansal piyasalardaki oynaklığa rağmen Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ekonomilerin ilk çeyrekte olumlu sinyaller verdiği vurgulanan Bakış’ta, “Geçen yıl G-20’de büyümede lider olan Türkiye ekonomisi, 2018 başındaki sınırlı bir ivme kaybına rağmen halen potansiyelinin üzerinde seyrediyor” tespiti yer aldı.
İlk çeyrek verilerine göre 2018 Türkiye ekonomisine dair öngörüler Bakış’tan şöyle yansıdı:
2017 yılı hem dış hem de iç talebin büyümeyi desteklediği bir yıl olmuştu. 2018’in ilk çeyreğinde ise Türkiye ekonomisine iç ve dış talep katkısı azaldı. Öte yandan öncü veriler, özel sektör tüketim ve yatırım talebinin gücünü koruması ile büyümedeki bu yavaşlamanın sınırlı kalacağına işaret ediyor.
Döviz kurlarındaki ve diğer maliyet unsurlarındaki gelişmeler nedeniyle enflasyondaki iyileşme sınırlı kalabilir. TCMB şimdilik bekle-gör stratejisi uygulasa da enflasyonda beklenen iyileşmenin kesintiye uğraması halinde ilave adımlar atması gerekebilir.
2018, enerji faturasındaki artış ve altın ithalatı nedeniyle artan dış ticaret açığı ile başladı. Yılın ilerleyen aylarında altın ticaretinin normalleşmesi ve enerji faturasındaki artışın yavaşlamasıyla dış ticaret açığı ve cari açıktaki artış hız kesebilir.
Bankacılık sektöründe kredi büyüme ivmesi düşse de faizler üzerindeki yukarı yönlü baskı sürüyor. Bu nedenle sektörde mevduat faizleri yükselmeye devam ederken, kredi faizleri zayıflayan fon talebine rağmen yüksek seyrini koruyor.
Küresel piyasalarda sene başındaki iyimserliğin terse dönmesi ve dış finansman ihtiyacı döviz kurlarında yükselişe yol açıyor. Bu da enflasyon ve faizlerde yükselişe neden olurken, para politikasının hareket alanını kısıtlıyor.
Büyümenin bir miktar yavaşlamakla birlikte gücünü koruması, sermaye akımları açısından pozitif bir unsur olarak görülse de cari açık ve enflasyon tarafındaki zorluklar küresel riskten kaçış dönemlerinde Türk finansal varlıkların satış baskısı altında kalmasına yol açıyor. Bu nedenle jeopolitik gerilimler ve ekonomi dışı belirsizliklerin etkisini azaltmak ve uzun vadeli ekonomik istikrarı korumak için ekonominin direncini artıracak yapısal reformların hızlı bir şekilde hayat geçmesi büyük önem taşıyor.
Bakış’ın yeni sayısından öne çıkan başlıklar şöyle:
2017’yi güçlü bir şekilde tamamlayan sanayi üretimi Ocak’ta bir önceki aya göre yüzde 0,8 gerilerken, yıllık bazda yüzde 12’lik bir artışa işaret etti. Bu da ekonomik aktivitenin 2018’e, potansiyelin oldukça üzerinde bir hızda büyüme ile başladığını ortaya koyuyor.
İşsizlikte sınırlı gerileme
2016 sonunda yüzde 12 olan mevsimsellikten arındırılmış toplam işsizlik oranı 2017 sonunda yüzde 9,9’a gerilerken genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 22,6’dan yüzde 18,1’e indi. Öte yandan 2017 genelinde toplam işsizlik oranı yüzde 10,9 ile 2016’daki seviyesinde sabit kalırken, genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 19,6’dan yüzde 20,8’e yükseldi.
Merkezi bütçe açık verdi
2017 yılında merkezi yönetim bütçesi beklentilerden ve hükümet öngörülerinden daha iyi gerçekleşti.Ancak vergi dışı gelirlerdeki azalış nedeniyle bütçe, 2018’e görece zayıf bir başlangıç yaptı. Bununla birlikte, ilk iki ayda sermaye giderlerindeki hızlı artışlar dikkat çekiyor.
Dış ticaret açığı genişliyor
2017 yılında, ihracattaki çift haneli büyümeye rağmen enerji faturasındaki artış ve yüklü altın ithalatının yanında iç talepteki toparlanma ile dış ticaret açığı genişlemeye devam etmişti. 2018’in ilk çeyreğine ilişkin öncü veriler de bu eğilimin devam ettiğine işaret ediyor.
İhracat tarafında 2017 genelinde olduğu gibi, zayıf TL’den dolayı sağlanan fiyat avantajıyla AB ekonomilerine yapılan ihracat 2018 ilk çeyrekte gücünü korudu. Buna karşın Ortadoğu ve Kuzey Afrika gibi sorunlu bölgelere yapılan ihracat kırılgan bir seyir izliyor.
İthalat tarafında ise enerji faturasındaki artış ve yüksek altın ithalatının olumsuz etkisi, bir miktar yavaşlamakla birlikte ilk üç ay genelinde devam etti. Bununla birlikte, ilk üç ayda dikkat çeken bir diğer nokta 2017 sonlarında başlayan yatırım malları ithalatındaki artışın sürmesi oldu. Bu durum 2018 yatırım ve büyüme performansı açısından olumlu sinyalleri teyit ediyor.
Turizmde rekor beklentisi
2017’de hızlı bir şekilde toparlanan turizm sektörü, 2018’e de yüksek performans ile başladı. Ocak ve Şubat aylarında toplamda giriş yapan turist sayısı yüzde 34,9 artarak 2017 yılındaki güçlü performansı teyit etti. Erken rezervasyon rakamları, 2018’de jeopolitik kaynaklı bir olumsuzluk yaşanmadığı sürece hem turist sayısında hem de turizm gelirlerinde güçlü artışlar sağlanabileceğinin habercisi. Sektör 2015 yılındaki rekor seviyelerin aşılmasını hedefliyor.
Cari açık yavaşlama bekleniyor
2018’in geride bıraktığımız ilk çeyreğinde dış ticaret açığındaki artış sürüyor,turizmdeki toparlanma cari açıktaki artışı sınırlamakta yeterli olamıyor.
Önümüzdeki dönemde altın talebinin normale dönmesi ve enerji faturasından kaynaklı olumsuz seyrin hız kesmesi bekleniyor. Bununla birlikte, turizmde devam edecek toparlanmayla cari açıktaki artışın da hız kesebileceği öngörülüyor.
Enflasyon yeniden yükselebilir
Kasım 2017’de yüzde 12,98 ile rekor seviyeye çıkan tüketici fiyatları (TÜFE) enflasyonu baz etkisi ve gıda fiyatlarındaki ortalamaya dönüş ile bir miktar geri çekildi. Gıda fiyatlarındaki oynaklık ve döviz kurlarındaki dalgalanma ile beklenen düşüş yavaş gerçekleşiyor. TÜFE 2018’in ilk çeyreğini yüzde 10,23’ten tamamladı.
2017 sonunda yüzde 12,30 olan çekirdek enflasyon, Mart itibarıyla yüzde 11,44’e indi. Büyümenin yavaşlamış olsa da potansiyelin üzerindeki seyri, çekirdek göstergelerdeki iyileşmeyi sınırlayan bir unsur. Hem çekirdek enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler hem de döviz kurlarındaki oynaklık nedeniyle, enflasyonun yeniden yükselişe geçme riski var.
Tüketici kredileri hız kesti
KGF desteği ile 2017’de güçlü bir performans sergileyen bankacılık sektöründe kredi ve mevduat yıllık büyüme hızları, 2018 başında belirgin biçimde geriledi. Ancak sonrasında döviz kurlarındaki yükselişle bir miktar toparlandı. Diğer bir ifadeyle, bankacılık sektöründe büyüme hızı geçen yılın yüksek bazı nedeniyle gerilerken, döviz kurlarındaki yükseliş yavaşlamayı sınırlıyor. Kur etkisinden arındırıldığında ise sektörün büyüme temposunun düştüğü görülüyor.
Bankacılık sektöründe 2017 sonunda yüzde 21,2 olan kredi büyüme hızı, Ocak ortasında yüzde 17,7’ye kadar yavaşlamıştı. Sonrasında bir miktar toparlanarak Mart sonunda yüzde 19,7’ye çıktı. Tüketici kredileri 2017 son çeyrekten bu yana devamlı olarak yavaşlarken, ticari kredilerdeki seyir toplam kredilerde de dalgalanmalara yol açıyor.
Kredilerle benzer bir patikayı izleyen mevduatlarda yıllık büyüme hızı ise 2017 sonundaki yüzde 17,7’den yüzde 13,9’a indikten sonra, 2018 ilk çeyreği yüzde 18,1’den tamamladı.