İzmir'den Meclis’e ilginç bir isyan dilekçesi geldi. TBMM Dilekçe Komisyonu’na yazan F.T., ömür boyu nafaka ödemesi konusunda şikâyette bulundu. 2005 yılında evlendiğini ve 24 saat bile dolmadan ayrıldığını belirten F.T., “Çocuk yok, düğün yok, gerdek yok ben ömür boyu nafakaya mahkûm edildim. Bunun neresi adalet” dedi.
YILLARDIR HER YERE ŞİKÂYET EDİYOR
Yıllardır Adalet Bakanlığı, BİMER, Cumhurbaşkanlığı, Meclis gibi kurumlara konuyla ilgili şikâyet başvurusunda bulunduğunu belirten F.T., “Bir gün bile yaşamadığım kadın belki imam nikâhlı belki de bir dost hayatı yaşıyor olabilir. Bense bu şahsa ömür boyu nafaka ödeyeceğim. Ben resmen nitelikli olarak dolandırıldığım kanaatindeyim. Artık nafaka ödemek istemiyorum” dedi.
ADALET BAKANLIĞI: ANAYASAYA AYKIRI DEĞİL
F.T.’nin dilekçesini işleme alan Komisyon, konuyu önce Adalet Bakanlığı’na sordu. Bakanlık Komisyon’a gönderdiği yanıtta, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) nafakalarla ilgili maddelerini hatırlatırken; ABD, Almanya, Avusturya, Belçika, Fransa, Hollanda, İngiltere ve İsviçre olmak üzere sekiz ülkeden örnekler verdi. Bakanlık yanıtında, “TMK, yoksulluk nafakası yükümlülüğünde cinsiyete dayalı bir ayrım yapmamış olmakla birlikte, toplumsal yapı nedeniyle büyük çoğunlukla kadın eşe nafaka bağlanmaktadır. Nafakanın süresiz olarak hükmedilmesine ilişkin düzenleme Anayasa’ya aykırı görülmemiştir” denildi.
‘ADALET DUYGUSUNU ZEDELEMEKTE’
Komisyon, Adalet Bakanlığı’ndan sonra konuyu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na da sordu. Kanunun uygulanması ile ilgili eleştiriler yönelten Aile Bakanlığı, Meclis’e gönderdiği açıklamasında şunları kaydetti: “Nafakanın süresi bakımından karşı görüşler mevcuttur. Süresiz yoksulluk nafakasının evlilik birliğini bir çıkar sözleşmesine dönüştüreceğine dair görüşler bulunmaktadır. Yaşam boyunca ödenmesi kararı gerekli değildir. Yoksulluk nafakasının amacı nafaka alacaklısını zenginleştirmek değildir. Yoksulluk nafakasının her koşulda süresiz olarak ödenmesine hükmetmek doğru değildir. Boşanan taraflardan birisini, sırf boşanan diğer taraf yoksulluğa düştü diyerek, süresiz olarak nafaka yükümlüsü kılmak kanımızca, adalet duygusunu da zedelemektedir.
‘TEMBELLİĞE DE SEVK EDEBİLİR’
İrat şeklinde ödenen yoksulluk nafakası, bunu alan tarafı iyi niyetli veya kötü niyetli olarak, tembelliğe de sevk edebilir. Burada hâkimin; nafaka isteyen eşin yaşını, eğitim düzeyini, fiziksel ve ruhsal açıdan ilerleyen dönemde çalışmaya elverişli olup olmadığını, ekonomik ve sosyal durumunu ve tarafların evli kaldığı süreyi dikkate alarak gerekirse nafakayı belli bir zaman aralığıyla sınırlandırması adaleti sağlamaya yetecektir. Örneğin, 60 yaşındaki vasıfsız ve sosyal güvenceden yoksun bir ev hanımı lehine süresiz olarak yoksulluk nafakasına hükmedilmesi yerindedir; fakat aynı niteliklere sahip ancak 20 yaşındaki bir ev hanımı için mutlaka sınır belirlenmelidir.”
BAKANLIK: BOŞANILAN EŞ HİÇBİR ZAMAN SGK GİBİ GÖRÜLMEMELİ
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı açıklamasında ayrıca konuyla ilgili kararların iyileştirilmesi yönünde girişimlerde bulunulacağı belirtilerek şunlar kaydedildi: “Uygulamada hâkim, mahkemenin araştırma yükümlülüğünden bir nebze kaçınarak, yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmetmektedir. Oysa boşanılan eş, hiçbir zaman bir sosyal güvenlik kurumu gibi görülmemelidir. Kanun uygulanırken tatmin edici iyileştirmelerin yapılması mümkün görülmektedir. Bu kapsamda; gerek yasal hükümlerin yeniden ele alınması, gerekse uygulamada mevcut hükümlerle vatandaş lehine mahkeme kararlarının iyileştirilmesi amacıyla Bakanlığımız girişimlerde bulunmaktadır.” (Hürriyet / Umut Erdem)