Suriye ile ilgili gelişmelere değinen Çelik, Türkiye'nin Suriye'deki çatışmanın bir parçası olmadığını ve çatışmanın parçası olan ülkelerle aynı şekilde değerlendirilemeyeceğini söyledi. Türkiye'nin bölgede terörle mücadele ettiğini ifade eden Çelik, Kilis'e roketler atılırken müttefikleri göremediklerine dikkati çekti.
Afrin'de yapılan tünelleri ve mühimmat depolarından çıkan müttefiklere ait silahları hatırlatan Çelik, şöyle devam etti:
"Bunları sormak hakkımızdır ve sormaya devam edeceğiz. Yaptığımız şey terörle mücadeledir. Bu teröristleri himaye eden ülkeler, (bunları) buradan çıkarsalardı da biz de müdahale etmek zorunda kalmasaydık. Teröristi himaye edeceksiniz arkasından 'Türkiye neden müdahale ediyor' diyeceksiniz. Fransa müttefikimizdir. Esed'in pozisyonuyla ilgili konu başta olmak üzere pek çok ortak noktamız da var. Fakat Afrin'in işgal edildiği şeklinde bir cümleyi tabii ki duymak istemiyoruz. Biz orada işgal kuvveti değiliz."
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın müttefiklere "Suriye'de konutlar yapalım, göçü tersine çevirelim." şeklindeki önerisini hatırlatan Çelik, Türkiye'nin başka bazı ülkeler gibi bölgede kalıcı bir otorite kurup orayı yönetmeye kalkmadığını vurguladı.
Bakan Çelik, "Burada koalisyon ülkeleri, müttefiklerimiz, Fransa dahil, ellerini taşın altına sokarlarsa beraberce bu işleri orada başarabiliriz. Fakat biz herhangi müttefik askeri üniformasını YPG'lilere eğitim verirken görmek istemiyoruz." diye konuştu.
Ömer Çelik, Fransız askerlerini işaret ederek "Bu askerler, PYD/YPG'ye eğitim veriyorlarsa biz bunu terör örgütüne destek verme olarak algılarız." ifadelerini kullandı.
Görüşmede Suriye'deki Fransız askeri varlığıyla ilgili yayınladığı haberin gündeme geldiğini kaydeden Çelik, "Eğer Fransız askerleri PYD/YPG’ye eğitim veriyorlarsa biz bunu terör örgütüne destek olarak algılarız. Buradaki asli mesele, Amerikalıların burada yaptığı hataların Fransa tarafından da tekrarlanmamasıdır." dedi.
Çelik şöyle devam etti:
“Fransa eğer orada partner ya da müttefik arıyorsa bu Türkiye’dir. YPG ya da PYD Fransa’nın partneri olamaz. O zaman ne NATO müttefikliğinin bir anlamı kalır ne de diğer konular kalır. Elysee Sarayı’nda kabul edilen kişiler terör örgütünün yöneticileridir. Bu kişiler Suriye’deki halka acı çektiren uygulamaların arkasındaki kişilerdir.”
Fransa Dışişleri Bakanı Le Drian’ın Suriye krizi ve DEAŞ hakkında kitap yazdığı bilgisini verdiğini söyleyen Çelik, PYD/YPG/PKK ve DEAŞ’ın birbirinin aynısı olduğunu muhataplarına ispatlarıyla ilettiklerini, Türkiye’nin Suriye’deki hedefinin bölgeyi terörden temizlemek olduğunu söyledi.
"Afrin'de terörist olmasaydı biz oraya müdahale etmeyecektik." diyen Çelik, Menbiç'te de aynı durumun söz konusu olduğunu, Türkiye'nin teröristin olduğu her yere müdahale edeceğini kaydetti.
Türkiye’nin Suriye krizi ve bölgedeki gelişmelere dair benzer politikalara sahip olduğunu aktaran Bakan Çelik, Afrin operasyonu sonrasında Fransa tarafından yapılan açıklamaların gerilime neden olduğunu belirterek “Burada yapılması gereken şudur: Menbiç ya da başka yerlerde, terör örgütlerinin oradan çıkarılması gerekir. DEAŞ’la ilgili bir korkuları varsa eğer biz PYD’yi YPG’yi Türkiye sınırlarından uzaklaştırmasaydık ki Türkiye sınırları aynı zamanda NATO ve Avrupa sınırlarıdır. O nedenle PYD/YPG’nin oluşturacağı alan içerisinden DEAŞ rahatlıkla Avrupa’ya geçer. Türkiye bu faaliyetlerle kendi sınırlarını korumakla birlikte NATO ve Avrupa sınırlarını da korumaktadır.” ifadesini kullandı.
Türkiye raporlarını bir heyet yazmalı
Bakan Çelik, Avrupa Parlamentosu (AP) ve Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Türkiye raporları hakkındaki bir soruya, Türkiye raporlarının önyargılı ve ideolojik saplantılı kişiler tarafından değil, bir heyet tarafından hazırlanması gerektiği yanıtını verdi. Çelik, söz konusu raporların "faydalanabilecek çözüm önerileri içermiyor olmasını" eleştirdi.
Avrupa’da aşırı sağ ve ırkçılığın yükselişiyle yeni Berlin duvarlarının kurulduğuna işaret eden Çelik, aslında Türkiye karşıtlığının altında "Avrupa içerisindeki İslam ve göçmen karşıtlığının, yabancı ve Yahudi düşmanlığının ve esas olarak da Avrupa değerleri karşıtlığının" yattığını ifade etti.
Paris ziyaretinin Bulgaristan’ın Varna kentinde gerçekleşen Türkiye-AB Zirvesi’nden sonra iki tarafın yetkililerinin bir araya geldiği ilk görüşme olduğunu kaydeden Çelik, “Her ne olursa olsun, sürece sadık kalınması gerekiyor. Her halükarda bütün eleştirilere rağmen, bu sürecin devamında ilkeli olunması gerektiğini bir kere daha ifade ediyoruz. Tabii son zamanlarda hepinizin bildiği bazı tartışmalar var. Benim hep söylediğim şey şudur: Avrupa Birliği’ni cazip kılan şey ilkeler dayanışması olmasıdır. Bir siyasi ilkeler birliği olmasıdır.” diye konuştu.Çelik, son dönemdeki gelişmelerle artık yazılı taahhütler konusunda da şüpheye düştüklerini söyledi.
Çelik, Akdeniz’deki gelişmelerle ilgili olarak ise “Sorun Rum tarafından kaynaklanmıştır ve bu net bir tablodur. Bunun bir AB meselesi haline getirilmesi zaten yanlış bir tutumdur. Bir ilkeler birliği olan AB bir mahalle dayanışmasına dönüştü.” ifadelerini kullandı.
“Türkiye büyük ülkedir deyip, arkasından terörle mücadele ve göçmen meselesi konularında iş birliği sağlayalım diyeceksin. Açıkça söylüyorum, Türkiye sadece terörle mücadele konusunda iş birliği yapılacak bir askeri karargah değildir. Sadece göçmen meselesiyle ele alınacak bir toplama kampı değildir.” şeklinde konuşan Çelik, AB’nin Türkiye ile sürdürdüğü ilişkisinde ilkeli ve etik bir tutumu benimsemesi gerektiğini belirtti.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Balkanlar'da Türkiye ve Rusya etkisi ile ilgili konuşmasına atıfta bulunan Çelik, “Biz Balkanlar'da ev sahibiyiz. AB’nin Balkanlarda Türkiye’yi rakip görmesi ya da Balkan politikasını Türkiyesiz geliştirmeye kalkışması başarısızlıkla sonuçlanacak bir şeydir." dedi.
YPG ile omuz omuza Türk askerini izlediler!