Dolar artıyor, sonra bir soluklanma yaşanır gibi oluyor; ardından, her şey normale döndü, denilirken Trump çıkıyor bir karar daha alıveriyor, piyasalar yine alt üst...
Önce FED'den kaygı duyuldu ama faiz kararının pek etkisi olmadı. Ardından demir-çelik vergisi gündeme geldi, tüm dünya şöyle bir sallandı, bu konu tam kapandı denilirken bu kez de Çin'e dönük Amerikan kısıtlamaları dünyayı sarstı.
Dolar aldı başını gidiyor. Tüm paralar gibi TL de alıyor nasibini bundan.
Bir dönemin espri konusu olan Japon ev kadınları meselesi çıktı bir de... Japon kadınların Türkiye'deki varlıklarını sattıkları dile getiriliyor. Bu konudaki görüşlerin ne kadar gerçeği yansıttığını sayılarla perşembe günü öğreneceğiz.
Nedeni ne olursa olsun TL'nin dolar başta olmak üzere diğer paralara karşı değer kaybetmesi bize fena bir enflasyon olarak geri dönecek, bu kesin.
Ama şu gerçeğin de altını çizmek gerek. Dolardaki artış bu hızda devam etmeyecektir. Ne yani dolar her gün bir lira bir lira değer kazanabilir mi... Olmaz böyle bir artış. Dolardaki yükselme hız kesecektir, hatta bir geri dönüş bile yaşanması muhtemeldir.
Ancak hız kesme nerede olur, geri dönüş yaşanmazsa dolar hangi düzeyde kemikleşir, işte bunlar önemlidir.
Enflasyon etkisi kaçınılmaz
Dolarda hükümetin ya da Merkez Bankası'nın görünür bir hedefi olmaz. Ama tabii ki bazı hesaplamalar için bir varsayımda bulunmak gerekir. Daha önce de birkaç kez yazdığımız gibi bu yılın ortalama dolar kuru varsayımı 3.73. Ne var ki bugün itibarıyla dolarda yılbaşından bu yana oluşan ortalama kur 3.80'i bulmuş durumda. Ve öyle görünüyor ki yılı 3.90 dolayında bir ortalamayla bitirebilirsek bundan memnuniyet duymamız gerekecek.
Kurdaki bu artış bize enflasyon olarak geri dönecek, bundan kaçış yok. Yine geçen hafta yazdığımız gibi kurdaki her 10 puanlık artış, enflasyonda yaklaşık 1.5 puan artış demek. Ortalama oran böyle.
Fiyat oluşturmak zorlaşıyor
Tanıdığım bir halıcı var. El dokuması halı ithal ediyor. Geçenlerde karşılaştığımızda sanki bilmek mümkünmüş gibi ilk sorusu dolardaki artışın sürüp sürmeyeceği oldu ve hemen sıraladı yaşadığı sorunları:
"Yaptığımız bağlantılarla belli bir dolar yükümlülüğüne giriyoruz. Ama şimdi o miktarda dolar için çok daha fazla TL gerekiyor. Hesap yapamaz, fiyat oluşturamaz olduk..."
"Kurdaki artışı fiyatlara yansıtamıyor musun" diye sordum safça. "Mümkün mü" dedi, "Zaten piyasada durgunluk var, kur artışını aynen yansıtsam hiç satış yapamam"...
Bu tür örnekleri çoğaltmak tabii ki mümkün. İş aleminin en büyük sorunu da zaten önünü görememek, yarın ne olacağını kestirmekte zorlanmak.
Dikkat, kur-TÜFE bağlantısında ayrışma var!
Tüketici fiyat endeksi ile dolar kurunun yıl sonu düzeylerini aynı grafikte bir araya getirdik. Halen kullanılmakta olan TÜFE 2003 bazlı olduğu için o yıla kadar geri gittik. Grafikte dikkatimizi çeken bir durum var.
2003 yılından 2014 sonuna kadar TÜFE ile kur genel olarak paralel bir seyir izliyor.
2015 yılıyla birlikte bir ayrışma başlıyor. Bu yıldan itibaren kur artık TÜFE'nin üstünde seyrediyor ve kurdaki artış TÜFE'den çok daha hızlı. TÜFE ile dolar kuru arasındaki makasın belirgin biçimde açıldığı kolaylıkla gözlenebiliyor.
Bu eğilime bakarak "Kur artışı fiyatları çok etkilemiyormuş" mu demeliyiz, yoksa "Kur artışı fiyatlara yeterince yansıtılamamış" mı?
Sorunun ilk kısmına "Evet" deme şansımız yok. Dolayısıyla ikinci kısım doğru görünüyor. Kurdaki artış fiyatlara tam olarak yansıtılamıyor. Tabii ki bire bir yansımadan söz etmiyoruz, yansıma belli bir oranda olacaktır. Ama anlaşılan o bile yapılamıyor. Elbette kur artışından mutlaka etkilenecek ürünler hariç. Onlara zam, hiç sektirilmeden geliyor. Örnek mi, akaryakıt...
Mart oranı yüksek gelebilir
Dolar, bugün itibarıyla şubat sonuna göre yüzde 4.8 artarak 3.78'den 3.96'ya çıktı.
Doların şubat ortalaması da 3.78 düzeyinde oluşmuştu. Mart ortalaması ise bugüne kadarki dönem için 3.86, yani şubata göre yüzde 2.1 artış var.
Son 15 yılın mart ayı TÜFE artış ortalaması yüzde 0.79, geçen yılki artış yüzde 1.02 düzeyinde.
TÜİK mart ayı gerçekleşmesini önümüzdeki hafta açıklayacak. Doğrusu bu hızlı kur artışı umutlu olmayı zorlaştırıyor. Öyle görünüyor ki yüksek sayılabilecek bir oran göreceğiz.
TÜFE kapsamında benzinin yüzde 1.7953, LPG'nin yüzde 1.4642, mazotun ise yüzde 2.0097 ağırlığı var. Ve biliyoruz ki akaryakıta mart ayında yüklü zamlar geldi. Akaryakıt fiyatları TÜFE'de gün ağırlıklı hesaplanıyor ve toplamda yüzde 5'ten fazla ağırlığa sahip bu bu üç ürün, dolaylı olarak da bir dizi mal ve hizmetin fiyatını etkiliyor.
Dolayısıyla mart ayı fiyat artışı açısından tatsız bir ay olmaya aday.