Geçen ay ABD Merkez Bankası’nda başkan olarak işbaşına geçen Jay Powell, çarşamba günü yapılacak bir toplantıda FED’in faiz politikası konusunda bir açıklama yapacak. Piyasadaki kişiler Powell’ın hem faizi yükselteceğini, hem de FED bilançosunu küçülteceğini vurgulayacağını düşünüyorlar. Diğer taraftan faiz artışının geleceğini düşünenler, Hazine’nin bir yıllık bonolarında getirinin de, 2008’den bu yana ilk defa yüzde 2.052 düzeyine yükseldiğine de işaret ediyor.
Ancak Avrupa Merkez Bankası’nın yaklaşımı ise FED’den oldukça farklı. Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi, ‘sabırlı, kararlı, mantıklı ve de tedbirli’ terimlerini temel ilkeleri olarak gündemde tutmakta.
Bu çerçevede, Draghi Avrupa Merkez Bankası’nın bono alma programı ortadan kalkıncaya kadar, faiz hadlerinin artmayacağı tezini gündemde tutmakta.
Aslında Avrupa ekonomisi global finansal krizden bu yana en yüksek düzeyde güvende ve de büyüme hızında. Avrupa Para Birliği’nin başlangıcından bu yana en düşük durumdaki AB ülkelerinde bile, yüksek güven ve de düşük işsizliğin başlamış olması memnuniyet vermekte.
Ancak diğer taraftan da Avrupa Merkez Bankası’nın tedbirli olması için bazı güçlü nedenler de var. Çünkü en iyi durumdaki ülkelerle en çok zorlanan ülkeler arasında önemli boyutta farklılıklar da var.
Örneğin İtalya’da kişi başına reel GDP büyümesi 10 yıl öncesine göre yüzde 9 daha küçük. İtalyanların temel partilerinin geçtiğimiz günlerde yapılan seçimde oy alamamış olması, Euro Bölgesi’nde risklerin mevcudiyetini alenen gösteriyor.
Para politikasını yönetenlerin ise en önemli sorunu da parasal sıkıştırma politikasıyla enflasyonun düşüyor olmasının nasıl bir arada gündemde tutulacağı. Şubatta enflasyon yüzde 1.1 düzeyindeydi. Enflasyon AB Merkez Bankası’nın enflasyon hedefinden epey zaman daha düşük kalacak.
Diğer taraftan resmi özette, üretimin toparlandığı, ücretlerin artmaya başlaması ve de normallik geri geldiğinde de, fiyatların da arzu edildiği gibi artacağı vurgulanıyor.
Ama hem Draghi hem de baş ekonomist Peter Praet resmi özetin de değişmesi gerektiğini, enflasyonda yükselme olmadan da kimsenin pek rahatlayamayacağını sürekli gündemde tutmaktalar.
Draghi, özellikle Almanya tarafından, kriz dönemi ekonomi politikası yaklaşımını artık ortadan kaldırmanın gerektiği tezini henüz kabul etmiyorlar. Draghi’nin dönemi de resmen Ekim 2019’da bitecek. Fransa ve Almanya anlaşabilirlerse, bu sefer de kim Avrupa Merkez Bankası’nın başında olabilir sorusu gündeme gelecek.