Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim kalın gündem dair açıklamalarda bulundu. Kalın, "Afrin’e sızma girişimleri püskürtüldü. Bundan terör örgütünün de bir takım dersler çıkarması gerekir" dedi.
İşte Kalın’ın açıklamaları ve sorulara verdiği cevaplardan satır başları:
Kahraman askerlerimize mücadelelerinde Allah’tan başarılar diliyoruz. Sahada son derece dinamik gelişmeler de yaşanıyor. Biz Afrin harekâtını başlattığımızda bunun terör örgütlerine karşı yürütülen bir mücadele olduğunu bütün dünya ile de paylaşmıştık. Özellikle MİT’in, ÖSO’nun koordinasyonu noktasında yoğun bir çalışması olduğunu tekrar hatırlatmak isterim.
'AFRİN OPERASYONU BATILI ÜLKELER İÇİN DE SAMİMİYET TESTİDİR'
Afrin operasyonunun DEAŞ operasyonlarını geciktirdiği yönünde beyanların geldiğini görüyoruz. Afrin’de yürütülen terörle mücadele DEAŞ ile mücadelede hiçbir engel değildir. Afrin operasyonu batılı ülkeler için de samimiyet testidir. Bütün ülkelerin Zeytin Dalı harekâtını desteklemesi gerekir. Terör örgütleri arasında hiyerarşik ayrım yapılamayacağına göre, terör örgütlerinin de Suriye topraklarından temizlenmesi konusunda uyum içerisinde hareket edilmesi gerekir. Müttefiklerimizden beklentilerimiz de bu yöndedir.
'YPG/PYD AFRİN’İ İKİNCİ KANDİL YAPMAYA ÇALIŞMAKTADIR'
BM sözcüsü de dün kayda geçirdi. YPG PYD bir müddettir Afrin’i ikinci kandil yapmaya çalışmaktadır. Afrin’in ikinci bir Kandil olması engellenmiştir. Bundan sonra da buna müsaade edilmeyecektir. Fakat PYD YPG terör örgütünün sivillerin çıkmasını engellemesinin de altını çizmek lazımdır. Bunun da bir savaş suçu olduğu malumdur.
'AFRİN’E SIZMA GİRİŞİMLERİ PÜSKÜRTÜLDÜ'
Özellikle ABD’nin kontrolünde hareket eden YPG güçlerinin Münbiç’ten Afrin’e kaydırılmasını engellemesi beklenir. Bunu yaparlar yapmazlar ama biz sahada gerekli tedbirleri almış bulunuyoruz. Bu konuda kararlılığımız tamdır. Afrin’e sızma girişimleri püskürtüldü. Bundan terör örgütünün de bir takım dersler çıkarması gerekir.
Doğu Guta’da yaşanan hadiseler… BM, 30 gün boyunca ateşkes ilan edilmiş idi. 10-12 günde yaşanan hadiseler bunun uygulanmadığını gösteriyor. Rejimin ihlalleri devam ediyor. Sayın cumhurbaşkanımız açıklamaları yaptık, yapıyoruz. Yoğun diplomasi trafiği yapıyorlar. Güvenlik koridorların oluşması ve insani yardımlara izin verilmesi gerekiyor. Ateşkes süresinin günde 4-5 saatten 24 saate çıkartılması için de girişimlerimiz devam ediyor. İnsanlığın vicdanı Türkiye’de atıyor. İnsani drama dur demek için Türkiye harekete geçmiş durumda.
Birkaç gündür yola çıkmış olan vicdan konvoyu çalışması. Türkiye’deki STK’ların öncülüğünde gerçekleşen konvoy yarın Hatay’a gidecek. Orada Suriye’deki kadınların maruz kaldıkları işkenceyi protesto etmek için bir çalışma yapacaklar. Bu çalışma grubundan bir heyeti Cumhurbaşkanımız kabul edecek. Tabii burada sadece 8 Mart dolayısıyla değil, dünyanın hiçbir yerinde kadınların şiddete maruz kalmaması için seferberlik içinde olmamız gerekiyor.
'AVRUPA'DAKİ IRKÇILIK VE NEFRET SUÇLARINDAN ENDİŞE DUYUYORUZ'
Bir diğer önemli konu, bildiğiniz gibi geçen hafta sayın Cumhurbaşkanımızın 4 ülkeyi kapsayan Afrika ziyareti oldu. 20’ye yakın anlaşma imzalandı. Amacımız Afrika ülkeleriyle Türkiye arasındaki ilişkileri daha da derinleştirmek.
En son dün Alman resmi makamlarının yaptığı açıklamada sadece Almanya’da Müslümanlara yapılan saldırının 950 olduğu tespit edildi. Bu endişe verici bir sayıdır. Bu neredeyse günde 3’e yakın saldırı demektir. Biz Avrupa ülkelerindeki ırkçılık ve nefret suçlarından endişe duyuyoruz. Bu ırkçı, ayrımcı, İslamofobik hareketler Avrupa siyasetini esir almış durumdalar.
SORU & CEVAP
SORU: Yunanistan’da Türk bayrağının yakılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl adım atacağız?
Pentagon’un terörist Ferhat Şahin hakkında ‘General Mazlum’ tanımını kullanması…
5 Mart tarihinde Atina’da yapılan gösteride Türk bayrağının yakılmasını nefretle kınıyoruz. Girişimler de yaptık. Yunan makamlarından derhal faillerin bulunması için beklentimizi ifade etmek istiyorum. Bir ülkenin bayrağını yakmak nefret suçudur. Ve beklentimiz faillerin bir an önce bulunup hukuk önüne çıkartılmasıdır.
Zaman zaman Pentagon’dan orta düzey alt düzeylerin açıklamaları geliyor. Bizim Amerikalı yetkililer de üzerinde mutabık kaldığımız konularda muhalif açıklamaların olduğunu görüyoruz. Biz bu konuda pentagon yetkililerine gerekli bilgilendirmeleri yaptık. Ortada bir bilgi eksikliği yok. Ortada bir zihniyet sorunu var. Bizim çağrımız, şu sözcüsü bu sözcüsü, terör örgütünü meşrulaştırmaya dönük açıklamalardan vazgeçsinler.
Terör örgütünün mensubuna askeri sıfatla atıfta bulunmak, ortada büyük bir skandalın olduğunu göstermektedir. Biz sahada kendi ulusal güvenliğimiz çerçevesinde bu mücadelemize bundan sonra da devam edeceğiz.
SORU: Doğu Akdeniz’deki petrol arama sorunu… Şu sıralarda ABD’ye ait başka bir petrol gemisini yola çıkarmış durumda. 6’ncı filonun da eşlik ettiği iddiaları söz konusu. İddialar doğru mu? Doğruysa TSK’nın pozisyonu ne olacak?
Doğu Akdeniz’de doğalgaz aramalarıyla ilgili kurulmuş bir düzen var, rejim var. Bölümlere ayrılmış ekonomik bölgeler var. Hem Kuzey Kıbrıs, hem Güney Kıbrıs tarafının ortak çalışmayla bu aramaları yapması yönünde.
Bu ilkeyi Rum tarafı ihlal ediyor. Onlara ait bölgelerle ilgili sorunumuz yok. Bizim bölgelilerimizle çakıştığı yerler var. Buralarda bir ihlal olduğu zaman da biz her zaman devreye girdik.
Biz nasıl KKTC vatandaşlarının haklarını nasıl koruduysak bundan sonra da gerekli girişimleri yapmaya devam edeceğiz. Bizim tasarrufumuzda olan bölgelerde de biz arama sondaj çalışmalarına devam edeceğiz. Gelin Doğu Akdeniz’i çatışma bölgesi değil, ortak fayda bölgesi haline getirelim. Bunun için de Türk ve Rum tarafı, otursun çizdiğimiz çerçevede ortak bir çalışma yapsınlar. Biz de Türkiye olarak destek verelim.
SORU: Salih Müslim ile ilgili bir süreç yaşandı. Bununla ilgili olarak bütün AB üyeleri ülkelere girişim yapıldığını anlıyoruz. Türkiye daha önce Interpol’e başvuruda bulunmuştu. Bu başvuruya olumlu yanıt verilmedi mi? Verilmediyse gerekçe nedir? Ayrıca başka teröristler var mı Interpol’ün kırmızı bülten çıkarmadığı?
Salih Müslim ve diğer kişilerle ilgili bizim talep hakkımız vardır. Bu AB ile 70’li yıllardaki anlaşma çerçevesinde, bunları iade etmek isteyen ülkeler hukuki gerekçeye sahip bulunmaktadır. Mesela 15 Temmuz darbe girişiminden sonra FETÖ’cülerle ilgili de girişimlerimiz oldu. Bunlar aynen devam edecek. Yorumlar, oyalamalar, hukuki içtihat çabaları kararın daha ziyade siyasi olduğunu gösterir, hukuki olmaktan ziyade.
Madem biz terörle mücadele ediyoruz, gerek AB ülkeleriyle, gerek ABD ile bu tür bir talepte bulundurduğumuz zaman zaten hukuki zeminini oluşturup gönderiyoruz. Biz de bunu ciddiye alıyoruz. Dediğiniz şahısla ilgili aslında burada Avrupalıların da oturup düşünmesi lazım. Böyle elini kolunu sallayarak imkan ve fırsat vermeleri ne anlama geliyor?
Dolayısıyla bizim beklentimiz tabi ki önce Çekya’dan iadesiydi, şimdi Almanya’yla ilgili yürütülüyor. Bu kişiler nereye giderse gitsin hukuki süreçleri incelemeye devam edeceğiz. Interpol ayağıyla ilgili olarak da ilgili birimlerimiz onlarla yakın mesai içerisindeler.
Soru: Doğu Guta’da konusunda bir güvence Putin tarafından verildi mi?
Amerika ile Türkiye ilk toplantılarını yapacak. Türkiye’nin beklentileri neler?
Şimdi bu terör gruplarının Doğu Guta’dan çıkarılması gibi bir çalışma var. Ama henüz gerçekleşmedi. Rejim de bunu bahane göstererek Doğu Guta’ya saldırmaya devam etti. Sayın Putin gerekli talimatları vereceğini söyledi. Önümüzdeki günlerde somut neticelerini göreceğimizi ümit ediyoruz. Meskûn mahallerde, bugün şu saatte bu iş çözülür demek zor, kolay değil. MİT’ten Hakan Bey bu konuyu birebir takip ediyor.
Üçlü mekanizmayla ilgili arkadaşlarımız Washington’a gittiler. İki temel konumuz var. PYD’ye verilen destek ve FETÖ meselesi. İşin özünde bu iki konu var. Zaman zaman işte Türkiye batı ekseninden uzaklaşıyor, ABD ile ilişkilerini bozdu gibi yorumların yapıldığını görüyoruz. Bu iki konu, ABD için taktik konular olabilir. Bizim için stratejik beka haline gelmiştir. O yüzden Türkiye bu konuda çok net tavır almıştır. Bundan sonra da bundan vazgeçmeyecektir. Bizim onlara sunduğumuz alternatif, diğer aktörlerle DEAŞ ile mücadele, yerel şehirlerde güvenliğin sağlanması… Bunları YPG PKK’nın dışındaki gruplarla yapabilirsiniz.
FETÖ konusunda da beklentimiz, iade talebi dahil olmak üzere FETÖ’nün hem Türkiye’de hem Amerika’daki suçlarıyla ilgili bunlarla ilgili artık ABD’nin adım atması. Bu ikinci bir oyalama taktiği olarak tezahür edecek olursa bu ilişkiler üzerinde olumsuz havanın esmesine sebep olacaktır.
Soru: Erken seçim olacak mı? Abdülkadir Selvi, Sayın Cumhurbaşkanı ve Bahçeli’nin görüşmesi sonrası izlenimlerini yazdı. Erken yerel seçim ve genel seçim söz konusu mu?
Diğer soru, şeker fabrikaların özelleştirilmesi… Yiğit Bulut’un açıklaması oldu. Şeker fabrikalarının özelleştirilmesiyle ilgili Cumhurbaşkanı'nın devreye girebileceğinin işaretini verdi.
Sayın Cumhurbaşkanımız defalarca ifade ettiler. Erken seçim yok. Bununla ilgili farklı bir durum söz konusu değil. Yüzde 80 – 20 oranlarını nasıl tespit ettiler bilgi sahibi değilim. Dolayısıyla erken seçim olur, olacak beklentileri üzerinden Zeytin Dalı harekâtı devam ederken, ekonomimiz istikrara yakalamışken bu tür spekülasyonlara itibar etmememiz gerekir. Bunu her gün kurcalayıp erken seçim yapmaya ve yaptırmaya çalışmak da bana makul gelmiyor.
Şeker fabrikalarıyla ilgili Sayın Başbakanımızın da bir açıklaması oldu. Bu fabrikalar zarar ettiği için özelleştiriliyor. Daha önce de benzer kurumlar özelleştirildi. Gayet başarılı biçimde özelleştirildi. Herhangi bir mağduriyet söz konusu olmadı. Zaman zaman gıda güvenliğiyle ilgili konular gündeme getiriliyor. Geçmişte Tarım Bakanlığı'nın çok katı kuralları uyguladığını biliyoruz. Bunu kim hangi gerekçeyle söylüyorsa delilleriyle ortaya koyması gerekir. Bu fabrikalarının özelleştirilmesinin temel amacı verimlilik açısından daha iyi noktaya taşınmasıdır. Dolayısıyla bu süreç bu çerçevede ilerleyecek. İnşallah güzel neticelerini de verimlilik açısından hepimiz görürüz.
SORU: Üçlü zirve planlanıyordu Astana süreciyle ilgili. Bunun tarihi netleşti mi?
Suriye’nin Kuzey’inde AFAD’ın 170 bin kişilik kamp hazırlığında olduğunu biliyoruz. Hazırlıklar ne seviyede?
Üçlü zirve İstanbul’da nisan ayı başında yapılacak. Toplantıyı biz çok önemsiyoruz. İdlib tarafında bir kamp kurulmasıyla ilgili çalışmalarımız devam ediyor. İdlib’de büyük bir nüfus yoğunluğu var. Şehrin nüfusu iki katını aşmış durumda. Özellikle Atme’de birkaç yüz bin mültecinin çok zor şartlarda, hiçbir şey olmadan birkaç yıldır yaşama tutunduğunu biliyoruz. Bir kamp kurulması çalışması var. Ama önceliğimiz güvenliğin sağlanması.
Tabii beklentimiz, temennimiz İdlib’de olsun Afrin’de olsun güvenliğin sağlanıp orada hayatın normale dönmesiyle birlikte mültecilerin ülkelerine geri dönmesidir.
TRUMP’IN KÜDÜS ADIMI
ABD’nin büyükelçiliğini Kudüs’e taşınmasıyla ilgili süreci hep beraber yaşadık. Amerika bu konuda yalnız aldı. Ortaya çok ciddi küresel mutabakat çıktı. Burada Sayın Cumhurbaşkanımız liderlik rolü oynadı. Bu konuda küresel vicdanın oluştuğunu net şekilde ifade edebiliriz. Mayıs ayında ABD’nin bu uygulamasıyla birlikte kesinlikle küresel tepki gelecektir. İsrail devleti yeni yerleşim politikalarıyla iki devletli çözümü imkânsız hale getirmek için elinden geleni yapıyor. Bu sürece hiçbir şekilde katkı vermeyecek. Ama Amerika’ya yönelik tepkileri de daha da artıracaktır. Bizim yine çağrımız, zaman varken bu anlamsız işten feragat etmeleri, uzak durmalarıdır.
Nasıl o süreçte konu BM’ye götürüldü ve netice alındıysa, bununla ilgili de atacağımız bir takım adımlar olacaktır. Bu konuda ABD yönetimine tekrar sağduyu çağrısı yapmak isteriz.