OECD, gelişmiş ülkelerin faizler arttıkça kamu borcu artışı yaşadıklarını vurguladı ve de 2008 yılında 25 trilyon dolar olan toplam kamu borcunun şimdi 45 trilyon dolara çıktığının altını çizdi.
Halbuki finansal krizin başından beri düşük faiz hadleri, kamu borcu ve de bütçe açıklarının sürdürülebilmesinde oldukça kolaylık sağlamıştı.
OECD’nin uzman politika analisti Fatoş Koç, bütçe açıklarının artarak devam etmesinin sonucu olarak, OECD üyesi olan ülkelerin giderek daha fazla baskı altında kaldıklarının altını çizdi. Halbuki 2017 yılı nın kasım ayında OECD, ülkelerin maliye politikalarını azaltarak, global büyümeye yardım etmekte olduklarını vurgulamıştı ama şimdi işler değişmeye başladı.
GİDEREK ARTAN FATURA
Kasım ayında, Paris’te yerleşik OECD, bir inceleme yaparak 10 yıllık bono getirilerinin yüzde 1 olmasının bile, bütçe dengelerinin, ortalama GSYİH‘nın yıllık olarak yüzde 0.1 ila 0.3 kadarı arasında ve en az üç yıl kadar açık vermesine neden olduğunu vurgulamakta. Ama şimdi Bayan Koç ülkelerin bütçe açıklarının boyutunun giderek artmasının faturasına dikkat çekiyor.
Şimdi OECD, üye ülkelerinin borcunun 2018 yılında iki misline artarak 45 milyar dolara yükseldiğini vurgulamaya başladı.
Ama OECD ülkelerinde, borçla GSYİH oranının geçen yıl ortalama yüzde 75 olduğunu ve OECD üye ülkelerinin de 2018 yılı içerisinde Londra’dan toplamda 10.5 trilyon poundluk borç almaya mecbur kaldıklarını da açıklamalarına ekledi.
GERİ ÖDEME SORUNU
Tabii OECD, finansal kriz sonrası borç arttıkça da, birçok ülkenin borcunun yüzde 40 kadarının , önümüzdeki birkaç yılda geri ödenmesinin gündeme geldiğini de açıklamalarına ekledi. Fitch ise son ayda, önümüzdeki birkaç ayda artması beklenen faizlerin de, ülkeler için ciddi geri ödeme sorunları yaratacağını da açıklamalarına ekledi.
Ülkelerin bu yıl özel kreditörlerden borç almak zorunda kalacakları da ortaya çıktı. Global ekonomilerde büyümenin artması, ülkelerin de para politikası yaklaşımlarını azaltması anlamına geliyor. Bu da merkez bankalarının ellerinde tuttukları ülke borçlarının azalması ve de faiz hadlerinin de giderek artması anlamına geliyor. Bono faizleri de, bu ortamda artıyor.
Özetle, değişen ortam, ülkelerin mevcut borçlarının yeniden finansmanı gerektiğinde, daha yüksek oranlı faizle borçlanması ve de yeni borçlar da alması demek.