Dışarıdan bakıldığında öyle görünür. Kasada, bankada ne kadar para varsa hepsi patronundur. Dilediği zaman, dilediği kadar parayı, sahibi olduğu şirketin kasasından- bankasından çekebilir.
Aslında pek de öyle değil.
Patronun; huzur hakkı, ücret gibi şirketten bir alacağı yoksa, ticaret mevzuatına göre de, (vadesi geçmiş sermaye taahhüt borcu olmaması gibi...) vergi mevzuatına göre de (ilaveten şirkete faiz ödemesi gerekeceği gibi...) çeşitli kriterlere tabi para çekmek. Hatta ortağın çekeceği para; en tabi hakkı olan ‘kâr payı’ olsa dahi yine bir prosedüre tabi...