Türkiye'de 2004'ten beri uygulamada olan iflas erteleme mekanizması tarih oluyor. Bugüne kadar binlerce şirket bu mekanizmadan faydalanmak için mahkemelere başvurdu. Kimi firma iflas erteleme sayesinde kurtulurken, kimi firma ise kurtarılamayarak iflasına karar verildi. İflas ertelemenin yerine gelmesi beklenen 'Kurtarma Anlaşması Kurumu'na ilişkin bir dizi tartışma söz konusu. Taslağın uygulanabilir yanları yanı sıra aksaklık çıkabilecek yönlerine ilişkin de değerlendirmeler söz konusu.
Gazi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Ermenek ve Özalp Law and Economic Consulting kurucu ortağı Ali Rıza Özalp, yeni uygulamayı iki yönü ile masaya yatırdı:
Doç. Dr. İbrahim Ermenek: 'Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla İcra ve İflas Kanunu’nda yapılan değişiklikler dikkate alındığında, iflasın ertelenmesindeki basit prosedür yerine, konkordato için oldukça karmaşık bir prosedür öngörülmüştür. Dolayısı ile, iflasın ertelenmesinde olduğu gibi, konkordatoya yoğun bir ilgi olmayacağı tespiti kolaylıkla yapılabilir.
*İflasın ertelenmesi davalarında başvuru için gerekli olan borca batık olma durumu konkordato da aranmamakta olup, ilgili öneri bu hali ile bir muğlaklık yaratmakta ve dürüst olmayan borçluların çoğunu konkordatoya başvuruya özendirecek bir nitelik göstermektedir. Bu öngörünün gerçekleşmesi halinde, ilerleyen dönemlerde toplumun tamamında borç ilişkisine sadakat ortadan kalkabilecek ve toplumsal barış zedelenebilecektir.
*İcra ve İflas Kanunu’nun 179’ncu maddesinde öngörülen değişiklikle, sermaye şirketleri ve kooperatifler bakımından borca batıklık özel bir konkordato hali olarak öngörülmektedir. Buna göre, borca batık olan sermaye şirketi veya kooperatif öncelikle iflasını isteyecek, şayet bir iyileşme ümidi var ise, iflas yerine konkordatoyu alacaklılara bir seçenek olarak sunabilecektir. Konkordato ise kuvvetle muhtemel şirketin mal varlığının tasfiyesi ile sonuçlanacaktır. Başka bir deyişle, öngörülen değişiklikle iyileşme ümidi bulunsa bile sermaye şirketine yaşama imkânı verilememekte; şirket, adeta iki tasfiye usulünden birisini seçmeye zorlanmaktadır.
*İflasın ertelenmesine nazaran, konkordato prosedürünü zorlaştıran en önemli nedenlerden birisi de alacaklıların rızasının aranmasıdır. Tasarının 301’nci maddesinde, eskiye nazaran her ne kadar çoğunluk nisabı azaltılmış olsa da, özellikle alacaklıların rehinli alacaklılar ve adi alacaklılar şeklinde iki gruba ayrılması; her grup için farklı çoğunluk nisaplarının öngörülmesi, iki grup için ayrı ayrı görüşmeler yapılabilmesi ve bir grubun talebi reddetmesinin diğer grubu bağlamaması; daha bu aşamada prosedürü işlemez hale getirebilecek niteliktedir
Ali Rıza Özalp: "Öncelikle; İflas erteleme davalarında ilk şart olarak aranan borca batık olma halinin yeni yasada yer almaması ile iflasın ertelenmesi kanununun kötü niyetle kullanılması nedeniyle kaldırılması argümanına tezat oluşturmakta olup, yeni yasa tasarısı ile konkordato başvurusu için 'borcumu ödeyemiyorum' demeniz dava açmak ve konkordato mehli talep etmek için yeterli görülmüş. İflasın ertelenmesi kanunun aksine yeni düzenlemede konkordato süreci içinde alacaklılara faiz işlemesi durdurulmuş ancak rehinli alacaklılar bu maddenin dışında tutulmuş.
Rehinli alacaklılar banka ve finans kesimi alacaklısı olup hem alacağı teminat altında hem de alacağına akdi faiz yani yüksek faiz işleten banka kolay kolay konkordato mehli için masaya oturmayacak dolayısıyla rehinli alacaklılar açısından 3/2 çoğunluk sağlanamayacaktır.
İflasın ertelenmesi sürecinde dava öncesi verilen temlikler geçerli iken yeni yasa tasarısında geçmiş dönem temliklerinin geçersiz olması düzenlenmiş, tasarının 291. Maddesi ile iyileşmenin sağlanması ile konkordato mühletinin son bulacağı düzenlenmiş ancak borca batıklık şartı aranmadığı için iyileşmenin tanımı somutlaşmamıştır.
Söz konusu durumların haricinde konkordato mühleti içinde kredi veren mal ve hizmet veren yeni alacaklılara hem süreç içinde öncelikle ödemelerinin yapılması hem de muhtemel iflas halinde bu alacak tutarlarının masa borcu sayılması bir nebze şirketlere dış kaynak sağlamak açısından olumlu bir düzenleme sayılabilir."