Almanya’da silahlanan kişi sayısı giderek artıyor. Kendilerini güvende hissetmemelerinin birçok sebebi var. Ancak silahlanmanın bu soruna çözüm olacağına kuşkuyla bakılıyor.
Gittikçe artan sayıda Alman vatandaşı ‘küçük silah ruhsatı’ alıyor. Bu ruhsata sahip olduğunuzda, beraberinizde biber gazı spreyi ya da kuru sıkı mermili silah taşıma izniniz oluyor. Bu tür tabancalarla gerçek mermi kullanamıyorsunuz ama tahriş edici gaz içeren mermi kullanabiliyorsunuz. Ama bu tür mermiler de masum değil. Çok yakından ateş ettiğinizde ölüme bile sebep olabiliyorsunuz.
Özellikle son iki yılda silah ruhsatı alan Almanların sayısında büyük artış olduğu kaydediliyor. Elektroşoklu ya da biber gazı içeren cihazların satışının aşırı düzeyde arttığı, stokların yetmediği bildiriliyor.
Almanya’daki tekvando derneklerinde, fitnes stüdyolarında hatta halk eğitim merkezlerinde bile kendini savunmaya yönelik kursların şu sıralar büyük rağbet gördüğü belirtiliyor.
DÖRTTE BİRİ KENDİNİ GÜVENDE HİSSETMİYOR
Kamuoyu araştırmaları enstitüsü Infratest Dimap’ın Ocak 2017’de düzenlediği bir anket, Almanların yüzde 23’ünün kendini ‘nispeten güvende hissetmediğini’ ya da ‘hiç güvende hissetmediğini’ ortaya koydu.
Ankete katılanların üçte biri akşam saatlerinde belirli cadde ve semtlere gitmemeyi, yüzde 44’ü ise akşamları toplu taşıma araçlarını kullanmamayı tercih ettiklerini belirtti. Yüzde 55’lik bir kesim de hava karardıktan sonra evden mümkün oldukça dışarı çıkmamayı yeğliyor. Soru yöneltilenlerin üçte ikisi, kendilerini savunmak üzere biber gazı spreyi ya da silah taşıdıklarını belirtiyor.
NEONAZİLER İKİNCİ SIRADA
Almanların silah ruhsatına ilgisinin arttığı dönem, tam da Almanya’nın sığınmacılara kapısını açtığı tarihlere rastlıyor. Nitekim araştırma kapsamında “En çok hangi gruplardan korkuyorsunuz?” diye sorulduğunda, ankete katılanların yüzde 32’si, “Yabancılardan ve sığınmacılardan” yanıtını veriyor. En çok korkulan ikinci grup olarak ise “Neo-Naziler ve aşırı sağcılar” gösteriliyor.
MEDYADAN HABERDAR OLUYOR
Sosyolog ve aynı zamanda Freiburg‘daki Max-Planck Enstitüsü Kriminoloji Şubesi Başkanı olan Dina Hummelsheim-Doss, bu sonuca rağmen göçmen konusunun, vatandaşların kendilerini güvende hissetmemelerine nasıl etki ettiğinin aydınlatılamadığını belirtiyor.
Hummelsheim-Doss, “Bu tür etkileşimler genellikle medya üzerinden oluyor. Vatandaşlar Almanya’nın genelinde bu konuda neler olup bittiğini bilmeden göçmenler konusunda medya üzerinden haberdar oluyor. Elbette ki göç olgusu gibi toplumsal gelişmelerin halk arasında korkuya neden olması olasılık dışı değil. Ancak bu korkuların kaynağında gerçekten göç olgusu olabilir mi, o başka bir soru!” diye konuşuyor.
DAHA FAZLA SİLAH GÜVENLİĞİ ARTIRIR MI?
Kriminolog ve hukukçu Arthur Kreuzer, 2017 yılında Alman Polis Yüksek Okulu’nda verdiği bir konferansta “Psikolojik stres durumlarında birçokları silaha sarılır ve kendilerini ya da başkalarını vurmaya başlar. Eğer yanlarında silah olmasa, bu tür kendiliğinden tepkiler ve fiziksel zararlar ortaya çıkmamış olur” diyor.
Kreuzer bunun ötesinde özel silah taşıyanların sayısında artış olmasının, beraber yaşama ortamını zehirlediğini, insanlar arasında güvensizlik ve korkuyu artırdığını, kamu güvenliğine itimadı ortadan kaldırdığını ve devletin şiddet kullanma tekelinin de altının oyulmuş olduğunu vurguluyor.
Sosyolog Hummelsheim-Doss bu sebeplerden ötürü vatandaşların kendilerini güvende hissetmemelerinin nedenlerinin göz önünde bulundurulması ve bunun sosyal yönden araştırılması gerektiğini belirtiyor.