Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK), politika faizini yüzde 8, piyasayı fonladığı Geç Likidite Penceresi faizini yüzde 12.75’te bıraktı. Piyasanın beklentisi de değişiklik yapmaması yönündeydi. Banka adım atmasa da sıkı duruşun korunacağının altını çizmesi dolar kurunu geriletti.
Merkez Bankası enflasyona teslim bayrağını çekti: Dün faizde değişikliğe gitmedi. Efektif olarak neredeyse tüm likidite fonlamasını yaptığı yüzde 12.75’lik Geç Likidite Penceresi faizi ile diğer kısa vadeli faizleri değiştirmedi. Kurlar hafif geriledi. “Faizi değiştirmedi ama kurda da fırlama olmadı” rahatlığının nedeni de “cambazın sunduğu bir parmak baldan” öte, piyasalardaki risk iştahının hala canlı olması. Bunun çok uzun zaman geçmeden acılaşacağı bugünden belli.
Yıllık enflasyon hedefi yüzde 5 iken; Ağustos sonundan yıl sonuna 4 ayda çekirdek enflasyon tam 5 puan artarken, bankanın bu sürede yaptığı faiz artışı sadece tavanda geç likidite penceresinde yarım puanlık artış oldu.
HEDEFİN 2.4 KATI
Bankanın toplantı özetinde yaptığı açıklama “kurul para politikasındaki sıkı duruşun korunmasına karar vermiştir” sözü devam ettiriliyor. Çekirdek enflasyon yüzde 10’un üzerinde bir ivmeyle tam gaz giderken, mevcut faizlerin sıkı olduğunu iddia edilmesi bankanın itibarını iyiden iyiye sarsıyor.
Açıklamada, “Enflasyon görünümünde baz etkisi ve geçici faktörlerden bağımsız belirgin iyileşme ve hedeflerle uyum sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş kararlılıkla sürdürülecektir” denilirken, yukarıda siyah olarak belirtilen sözler dün ilk kez metne “bir parmak bal” olarak yerleştirilmiş.
İyi de bu duruş; sıkı da değil, yüzde 5’lik hedefle de uyumlu değil, “baz etkisi ve geçici faktörlerden bağımsız” biçimde enflasyonu hedefle uyumlu hale getirmek banka da ciddiye alınır adım atmış değil.
“Sıkı duruş” diye tanımladıkları bu duruşla, Başkan Murat Çetinkaya ve ekibi 2017 yılını yüzde 12’lik enflasyonla tamamlarken, bu; enflasyon hedefinin iki katından iki puan daha fazla bir sonuç demek. Geçmiş dönemlerde hedeften epey sapılmasının “hedef 2+2” formülü ile gösterilebileceği tek bir dönem var; o da Durmuş Yılmaz’ın başkanlığı döneminde, yüzde 4’lük enflasyon hedefinin yüzde 10’luk gerçekleşme ile sonuçlandığı yıl olan 2008. Merkez Bankası 2008 yılı ortasında enflasyon hedefinin epey uzağında kalarak tutturamayacağını gördüğünde, yılın ortasında haziran ayında hedefi hükümetle beraber yüzde 4’ten yüzde 8’e yükseltmişti.
2017 sonuçlarının ışığında 2018 yılında, yüzde 12’lik bir enflasyonda hala yüzde 5’lik hedef varmış gibi davranıldığı gibi, enflasyon yükselişini seyreden Merkez Bankası da mevcut faizleri “sıkıymış gibi” gösteriyor.
Enflasyon hedefinin 2.4 katı bir sonucun üzerinde oturan herhangi bir merkez bankası, “sıkı duruyorum” derse gülünür geçilir, ayrıca itibar da kaybeder.
UZUN SÜRE OLMAZ
İşin daha vahim tarafı; bu hali ile “enflasyon ve enflasyon beklentilerinin bulunduğu yüksek seviyeler fiyatlama davranışları üzerinde risk oluşturmaya devam etmektedir” diyen bir merkez bankasına, “siz bu tabloda neredesiniz?” sorusu sorulur. Fiyatlama davranışı tarihsel zirve olarak tanımlanabilecek bir yayılma içinde bozulurken, bunun farkında olan bir merkez bankasının “tepki fonksiyonu” nedir? Olmadığına tanık oluyoruz. Son 4 ayda yıllık enflasyon hedefi kadar yani 5 puanlık çekirdek enflasyon artışına 0.5 puanlık tepki, hem de “sıkıyım” diyerek sunmak kamuoyu ile dalga geçmek değil midir?
Hiçbir merkez bankasının gündelik likidite kanalı olarak kullanmadığı, sadece olağanüstü durumlarda açtığı “geç likidite penceresinden” likidite vermeyi neredeyse bir yıldır sürdüren Merkez Bankası, bari iddia ettiği “sıkı duruşu” mevcut normal penceresine taşısaydı. Taşısaydı da “ertesi gün bile faizi aşağı çekebilirim” havasını elde tutmaktan uzak dursaydı.
Bankanın dün verdiği “enflasyonda baz etkisi ve geçici unsurlardan bağımsız biçimde iyileşme sağlanana kadar” balını yutmak için “sıkı durup durmadığına bakmak gerekiyor. Piyasalar da bu “balı” uzun süre yutmaz. Cambaz düşer, enflasyon düşmez.