İran ambargosunun delindiği iddiasıyla ABD’de görülen davada Reza Zarrab’ ın itiraf niteliğindeki açıklamaları Türk yargısında karşılığını bulacak mı? Ankara kulislerinde bu sorunun yanıtı tartışılırken yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına dönük fezleke dosyalarının kıskacındaki ana muhalefet partisi CHP, Zarrab dosyasıyla ilgili yeni bir girişimde daha bulunmaya hazırlanıyor.
CHP, Zarrab’ın eski bakanlardan Zafer Çağlayan’a 45-50 milyon euro rüşvet verdiği, İran’la ticarette yine eski bakanlardan Egemen Bağış’ın yardımını aldığını söylemesinin hemen ardından TBMM’de soruşturma komisyonu kurularak bakanların Yüce Divan’da yargılanmasını istemişti. ABD’deki davayı yerinde izleyen ve mecliste soruşturma komisyonu kurulmasına dönük önerilerinin hükümet tarafından reddedildiğini hatırlatan CHP’li Erdal Aksünger, DW Türkçe’ye yeni girişim hazırlıkları hakkında bilgi verdi.
Aksünger, hükümetin Zarrab’ı "casus" ilan ettiğini, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan soruşturma kapsamında Zarrab ve yakınlarının mal varlığına el konulduğunu hatırlatarak “Zarrab’ın açıklamalarının Türkiye’ye karşı kumpas olduğunu söyleyip konuyu kapatmaya hatta milli bir davaya dönüştürmeye çalışıyorlar. Biz de yeni bir soruşturma önergesi vereceğiz” diye konuştu.
Aksünger, bakanlar hakkındaki rüşvet iddialarının mutlaka meclisin devreye girmesiyle araştırılması ve gerekiyorsa Yüce Divan’da yargılamanın önünün açılmasında ısrarlı olduklarını vurguladı. Aksünger, “Türkiye’de adalet yerini bulmuyor diye hem Türkiye hem de dünya kamuoyunda bir inanç varsa bu inanç hafife alınmamalı ve hükümet de yargı da gerekeni yapmalı” diye konuştu. Aksünger, hükümetin rüşvet iddialarını araştırmak yerine CHP’lilerin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin fezleke dosyalarını meclisin gündemine getirmesini de “gündemi çarpıtmak, yolsuzlukların üzerini kapatmak” olarak yorumladı.
AKP: Gereken yapılıyor
Zarrab’ın açıklamalarından sonra İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca soruşturma açıldığını hatırlatan AKP’liler ise "gerekenin yapıldığını" düşünüyor. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca açılan soruşturma kapsamında Zarrab’ın ve yakınlarının mal varlığına “Zarrab, Türkiye’nin güvenliği için gizli kalması gereken bilgileri yabancıların lehine siyasal ve askeri casusluk maksadıyla temin ettiği için” el konulmuştu.
DW Türkçe’nin ulaştığı AKP’li kaynaklar, Zarrab’ın açıkladığı her belge ve bilgi için incelemeler yapıldığını, savcılığın "gerekli işlemleri yaptığını" belirtirken, “Bu belgelerin üzerine gitmek bizim için elbette önemli, çünkü belgeler sahte. Zarrab’ın açıklamalarının yalan olduğu da ortaya çıkacak” dedi.
AKP, Zarrab’la ilgili soruşturmaya yoğunlaştı ancak Zarrab’ın rüşvet iddialarında adı geçen eski bakanlar Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar’la ilgili mecliste bir soruşturma sürecinin başlatılmasını istemiyor. TBMM Başkanvekili, AKP’li Naci Bostancı DW Türkçe’ye Zarrab davasının iddianamesinin 17-25 Aralık soruşturmalarında gündeme gelen iddialarla örtüştüğünü söyledi. Bostancı, "17-25 Aralık’taki operasyonlar seçilmiş hükümete karşı bir darbe girişimiydi. Bir rüşvet algısı yaratıldı ancak sonrasında yapılan çalışmalarda bu algı çürütüldü. Mecliste yeni bir soruşturma sürecinin başlaması söz konusu olamaz” dedi.
Hukuk "Yüce Divan" diyor
Yargıçlar ve Savcılar Birliği (YARSAV) hukukçu Ömer Faruk Eminağaoğlu, Zarrab’ın iddiaları karşısında Türkiye’de hükümete ve yargıya düşen hukuki görev konusunda DW Türkçe’ye değerlendirmelerde bulundu. Eminağaoğlu, “Belediye başkanlarını bile suçlarının ne olduğunu açıklamadan görevden alan bir hükümet, Zarrab’ın açıklamalarıyla ortaya çıkan rüşvet tablosu karşısında en azından bir meclis soruşturması açmalıdır” şeklinde konuştu. Eminağaoğlu, hükümetin "soruşturmalardan kaçmaması gerektiğini" belirtti.
Eminağaoğlu “Kaçmaması diyorum çünkü böyle bir algı oluştu. Hükümet 17-25 Aralık soruşturmasında gerekenin yapıldığını söyleyip, Zarrab’ın kanıt niteliğindeki açıklamalarının üstüne gitmezse bu algının doğması çok normaldir” diye konuştu. 17-25 Aralık soruşturması sonrasında herhangi bir bakan için ‘beraat’ kararı alınmadığını, "kesin hüküm verilmediğini’ hatırlatan Eminağaoğlu, “Bir kimse ancak yargılandıktan sonra suçlu ya da suçsuz olduğu görülür. Oysa bakanlar yargılanmadı. Haklarındaki soruşturmanın yenilenmesi hukuken zorunludur. Zarrab’ın iddiaları için meclis soruşturması ve Yüce Divan işletilmelidir” dedi.
TOBB Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden ceza hukukçusu Doç. Olgun Değirmenci de DW Türkçe’ye İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca bir soruşturma başlatılarak hukuki sürecin işletildiğini söyledi. Değirmenci, “Savcılık için her şey bir delildir. Başlatılan soruşturmanın sadece Zarrab’la mı sınırlı kalacağını zaman gösterecek, onu beklememiz gerekiyor” dedi. Değirmenci, iddiaların hedefindeki eski bakanlar için de işlem yapacak yerin meclis olduğunu hatırlatıyor ve Yüce Divan mekanizmasının işletilmesi gerektiğini anlattı.
Yüce Divan yolu açılır mı?
Yüce Divan; Anayasa Mahkemesi’nin cumhurbaşkanını, bakanlar kurulu üyelerini, yüksek yargı temsilcilerini görevleriyle ilgili suçlarından dolayı yargıladığı durumlarda taşıdığı kimlik olarak biliniyor. Yüce Divan’da savcılık görevini cumhuriyet başsavcısı ya da yardımcısı yapıyor. Yüce Divan’ın kararları kesin oluyor, bu kararlara karşı hiçbir merciye başvurulamıyor. Yüce Divan konusunda meclisten karar çıkması şart.
17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasında adı geçen bakanlar Egemen Bağış, Muammer Güler, Zafer Çağlayan, Erdoğan Bayraktar’ın soruşturulması için 2014’te kurulan meclis komisyonu, altı aylık çalışmanın ardından AKP’li üyelerin oy çokluğuyla bakanların Yüce Divan’a gönderilmesine gerek olmadığına karar vermişti. Yeni bir komisyon kurulması için muhalefetin mecliste imza toplaması gerekiyor. CHP’den de bu yönde bir girişim beklentisi var. TBMM'de Meclis soruşturması açılıp açılmamasına, meclis genel kurulu tarafından gizli oyla karar veriliyor. Oylamada nitelikli çoğunluk aranmayıp olağan karar yeter sayısı, yani katılanların yarısından bir fazlasının oyu gerekiyor. (Hilal Köylü/Deutsche Welle Türkçe)