KHK ile ihraç edildikleri işlerine geri dönebilmek için 269 gündür açlık grevi yapan eğitimciler Nuriye Gülmen, Semih Özakça ve Acun Karadağ’ın örgüt üyeliği suçlamasıyla yargılandığı davaya, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi’nin Sincan Cezaevi Kampüsündeki duruşma salonunda devam edildi. Duruşmada tutuksuz sanıklar Özakça ve Karadağ duruşma salonunda hazır bulunurken, Numune Hastanesinde mahkum koğuşunda tutulan Gülmen ise SEGBİS sistemi ile bağlandı. SEGBİS sisteminde yaşanılan sıkıntılar nedeniyle Gülmen’in savunması sırasında sık sık ara verilmek zorunda kalındı. Görüntünün donması nedeniyle de Gülmen savunmasının bazı bölümlerini tekrarlamakla karşı karşıya kaldı.
Duruşmada, Gülmen ve Özakça için destek eylemleri yapan Veli Saçılık tanık olarak dinlenildi. Saçılık, açlık grevi eyleminin kendi önerisi olduğunu, herhangi bir örgütün talimatı olmadığını söyledi.
Sanık Acun Karadağ da savunmasında, yargılamayı dehşetle takip ettiğini belirterek, mahkeme heyetini eleştirdi.
Tekerlekli sandalye ile duruşma salonuna gelen tutuksuz sanık Semih Özakça da görevlerinden ihraç edildikten sonra, önce oturma eylemleri yaptıklarını ancak maruz kaldıkları polis şiddeti nedeniyle sürdürdükleri eylemlerini açlık grevine dönüştürdüklerini anlatarak, “Hiçbir örgüt bana söylemedi, vicdan örgütü söyledi. Ekmeğimi geri alma düşüncem, öğrencilerime kavuşma düşüncem beni bu eyleme itti. Açlık grevinin nedeni örgüt talimatı değildir. Talimatı ağrıyan bedenlerimizden arayın. Talimatı öğrencilerimizden aldık. Onlara söz verdim, geri geleceğim dedim. Açlık grevini bilerek, isteyerek bu eylemin işimize dönme yönteminin burada olduğunu gördüğüm için yapıyorum” ifadesini kullandı.
Özakça, mahkeme heyetine de adil davranmaları, siyasal iktidarın baskılarına göğüs germelerini de isteyerek, “O sandalyede oturanlar bir gecede FETÖ’den ihraç edildi. Bir anda FETÖ’cü olmayacağınızın bir garantisi yok. Bize bunu yapmayın. Siyasal atmosfer değiştiğinden siyaset affetmiyor” uyarısında bulundu.
VÜCUDUM LİME LİME ERİYOR
Gülmen de savunmasında, duruşmaya getirilmek için “ölüm riskini üzerime alıyorum” şeklinde imza verilmesi istendiğini açıklayarak, “Ölüm pahasına ben oraya gelmeyi göze almıştım. Bütün sorumluluğu üstüme almıştım. Ancak yine de getirilmedim” dedi. Hastanenin mahkum koğuşunda sürekli açık olan beyaz ışık altında uyumak zorunda olduğunu belirten Gülmen, “Ben burada zor tutuluyorum. Ben açlık grevi yapıyorum. Açlık grevinin yarattığı hasarları görüyorum. Vücudumdaki yıkımın farkındayım. Vücudum her gün lime lime eriyor. Burada uyuyabilmek için, lambaya poşetler bağlamaya çalışıyorum. Poşetleri bağlamamız için bize bant bile verilmiyor. Şampuan üzerindeki yapıştırıcıları kullanmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
CEZA İLE BİRLİKTE TAHLİYE
Mahkeme heyetinin kendisi için hükmünü çoktan verdiğini de savunan Gülmen, “Bu heyetin gözünde hüküm giymiş durumdayım. Ancak bu hüküm kendisine ait değil, siyasal iktidar tarafından verilen bir hüküm. Tavsiye ediyorum heyete siz de direnin. Talimat mı geliyor size, direnin” dedi. Savunmaların ardından mahkeme, Nuriye Gülmen’e sadece örgüt üyeliği suçundan 6 yıl 3 ay hapis cezası verip tahliyesine karar verirken, tutuksuz sanıklar Semih Özakça ve Acun Karadağ’ın tüm suçlar yönünden beraatına hükmetti.