Başlıktaki soruya herkes benzer tepkiyi verecektir: “Maaş kartı çalışanın cüzdanında olacak tabii ki. Patronun cebinde ne işi var?” diyecektir...
Önce, çalışanlara nasıl maaş ödenmesi gerektiğini hatırlayalım: Her çalışana aylık en az 1.404 lira net maaş ödenmek zorunda... Ve bu maaş ödemesinin bankadan yapılması da zorunlu. (5 işçiden daha az çalışanı olan işyerleri elden nakit ödeme yapabiliyor.) İşverenin ücretle ilgili Maliye ve SGK’ ya düzenli bildirim yapması da gerekiyor. Bordro ve bildirgelerin, olası bir denetimde sunulmak üzere saklanma zorunluluğu da var...
Patron tarafından tüm bu yasal zorunluluklara uyuluyor, işlemlerde bir usulsüzlük yok... Her şey kitabına uygun... Usulüne uygun olmayan tek şey banka kartının çalışanın cebinde değil, patronun cebinde olması... Patron niçin ‘üzerinde çalışanın ismi yazılı’ banka (atm) kartını kendinde tutuyor? Amaç; her ay çalışanların banka hesabına yatırılan maaşların bir kısmını kendisine geri döndürmek... Bankaya yatan 1.404 liranın, 1.000 lirasını çalışana elden verip, 404 lirası gerisin geri tekrar kendine alan patronlar var mesela...
‘Net asgari ücret, her işyerinde 1.404 lira uygulanmıyor’ maalesef... Devlet 2017 için; en az ücreti 1.404 lira olarak belirlemiş olsa da bazı işyerlerinde yukarıda bahsedilen ‘kandırmacalı yöntemle’ çalışanlara daha düşük ücret ödeniyor. Patron; önce çalışanın hesabına net 1.404 lirayı yatırıyor, sonra bu paranın tamamını kendisi çekip 1.000 lirasını çalışanına veriyor, 404 lira ise yine kendisine kalıyor. Böylece, 1.404 liralık net asgari ücret maliyetini haksız biçimde aşağıya çekiyor. (Tabi ki bu tutarlar örnek, 1.404 liralık maaştan kendisine 404 liradan daha fazla alan da var, daha az alan da...)
2018 asgari ücreti de yakında açıklanacak. Çeşitli rakamlar da şimdiden telaffuz ediliyor... 1.500 lira, 1.600 lira, 1.700 lira, hatta 2.000 lira... Ancak asgari ücret kaç lira açıklanırsa açıklansın; resmi asgari ücretle, çalışanın cebine giren asgari ücret aynı olmayabiliyor. Maaş kartı kendi cebinde olmayan çalışanlar için; açıklanan-resmi asgari ücret değil, patronunun uygun gördüğü kadar ücret kendi cebine girebiliyor.
Yeni yılda; işverene her bir asgari ücretli için ödenen 100 lira devlet desteği de olmayacak... Yani; işveren maliyeti şimdiden 100 lira daha arttı diyebiliriz. Yeni belirlenecek asgari ücretle beraber işveren maliyeti daha da artacak... Dolayısıyla banka kartına el koyarak kandırmacalı asgari ücret uygulayan patronlara, yeni yılda daha da dikkat etmek gerekiyor...
Usulsüz, düşük asgari ücret ödenmesinden dolayı haksızlığa uğrayan, kayıpta olanlar yalnız çalışanlar da değil... Ücret ödemelerini usulüne uygun olarak yapan işverenler de kaybediyor, haksız rekabete uğruyor. Usulsüz iş yapan işverene göre daha yüksek maliyetlere katlanarak piyasada var olmaya çalışıyor... Devlet de kayba uğruyor... 100 liralık devlet desteği; usulsüz işlem yapan, hak etmeyen işverene de ödenmiş oluyor...
Bu konu; geçmiş yıllarda Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın gündemindeydi... Müfettişlerin tespitleri de olmuştu... Ancak ‘usulsüz ücret ödemesi’ sorununun halen devam ettiği de anlaşılıyor. Açıklanan asgari ücreti; görünürde ödüyormuş gibi yapıp, gerçekte tam ödemeyen işyerlerine acilen müdahale gerekiyor.
KAYIT DIŞI ÜCRETİN CEZASI
Ücretlerle ilgili usulsüz işlemler yüksek ücretlilerde de yaşanıyor. Maaşı net 3.000 lira iken bordrosunda net 1.500 lira, maaşı 5.000 lira iken bordrosunda net 2.000 lira gösterilen çalışanlar da var. Düşük bordro göstererek; daha az vergi ve sigorta primi ödenmesi amaçlanarak usulsüz bordro düzenlemek oldukça riskli.
Vergi Usul Kanunu’na göre; işverenler her ay ödedikleri ücretler için, ücret bordrosu düzenlemek zorunda. (Md. 238) Çalışana fiilen ödenen net maaşla, kayıtlardaki bordro arasında tutarlılık da kaçınılmaz. Aksi durumda parasal vergi (ve sigorta primi) cezalarının yanında kaçakçılık suçu ve hapis cezası içeren (18 aydan 3 yıla kadar) yaptırımlar da söz konusu olabilecektir. (Md.359)