Kredi Garanti Fonu’yla piyasaya yaklaşık 200 milyar liralık destek verildi. Fakat bu paranın büyük bir kısmının iş dünyasının borcuna gittiği ifade ediliyor. Yatırımlar ise daha geri planda kaldı. Yatırım sınırlı kaldığı için yaratılan talebin de sınırlı kaldığını kaydeden iş dünyası yeni bir sıkışıklık yaşanmaması için Maliye’nin kasasında duran ve büyüklüğü 140 milyar lirayı aşan KDV iadelerinin bir an önce ödenmesini talep ediyor.
Maliye Bakanlığı daha önce KDV sisteminin sil baştan ele alındığını ve yeni sistemin 2018’de hayata geçeceğini belirtmişti.
İstanbul Sanayi Odası’nın (İSO) 2016 yılına ilişkin açıklamış olduğu Türkiye’nin en büyük 1000 sanayi kuruluşunun devreden KDV’si 2016 yılında bir önceki yıla göre yüzde 20.6 artarak 7.1 milyar lirayı buldu. Türkiye’deki bütün sanayi işletmeleri düşünüldüğünde Maliye’nin kasasına giren 30 milyar liralık KDV iadesi olduğunu aktaran İSO Başkan Yardımcısı İrfan Özhamaratlı, 2014 yılından bu yana aynı rakamın konuşulduğunu dile getirdi. Özhamaratlı ayrıca, tüm iş dünyasının toplam birikmiş KDV iadesinin 80 milyar lira, kamu kurumlarının ise 60 milyar lira olmak üzere Maliye’nin kasasındaki toplam meblağın 140 milyar lira olduğunu ifade etti. Sanayicinin hammaddeyi peşin alıp, bitmiş üründeki rekabet nedeniyle vadeli satış yaptığını kaydeden Özhamaratlı, 15 aya kadar KDV yükünü taşıyan sektörlerin olduğunu dile getirdi. Vadelerin son dönemde biraz daha uzadığına dikkat çeken Özhamaratlı, “KDV iadelerinin artmasında bunun da etkisi var. KDV farklılıkları da önemli bir etken bu noktada” dedi.
Teminatla ödemeler yapılabilir, bir ‘Tüpraş’ kasada yatıyor
Tüpraş’ın piyasa değerinin 33.8 milyar lira olduğunu hatırlatan Özhamaratlı, bir Tüpraş’ın Maliye’nin kasasında olduğuna işaret etti. Avrupa’da bir mükellefin ay sonunda borcu varsa ödediğini alacağı varsa da hemen tahsil ettiğini açıklayan Özhamaratlı, bunun Türkiye’de de yapılabileceğini savundu. Maliye’nin yanlış iş yapmaktan çekinmesi halinde banka teminatıyla KDV iadelerinin hemen yapılabileceğini vurgulayan Özhamaratlı, “Bu şekilde yanlış beyanda bulunan olursa teminatla garanti altına alınmış olur. Bu paranın ekonomiye etkisi çok büyük olur. Atıl halde bekliyor şu an. Bu iş sicile bakarak da yapılabilir. Biz vergi dairelerinin müşterisiyiz bir yerde. Sicili temiz müşterisine hemen iadeyi yapabilirler” diye konuştu.
Gayrimenkulcüler tamamını geri alamıyor
Konut sektöründe de özellikle 2013 yılından sonra KDV iadelerinin ciddi bir sorun oluşturduğu ifade ediliyor. Bir gayrimenkul şirketinin yetkilisi kentsel dönüşüm alanlarında ya da 2013 yılından önce ruhsatı alınan inşaatlarda dairelerin düşük KDV ile satıldığını ifade etti. Buna karşın sektördeki bütün girdilerin yüksek KDV’li olduğunu açıklayan yetkili, şöyle devam etti: “Maliye Bakanlığı bu farkın tamamını iade etmiyor. Çevre düzenlemeleri, bazı elektronik cihazlar ve sosyal tesislerde de KDV iadesi yapılmıyor. İnşaat devam ederken sürekli inceleniyor yaptığımız işler ama KDV iadesi taleplerinde yine en az 6 aylık bir süreçten sonra iadeleri almaya başlıyoruz. Zaten fatura kesmeden KDV iadesi alamıyorsunuz. Bizim sektörde de faturalar inşaatın bitmesiyle birlikte kesiliyor. Yani 2 yıl boyunca mecburen beklemek gerekiyor.”
Şirketlerin yıllardır KDV yükünü üstünde taşıdıklarına dikkat çeken sektör yetkilisi, bunun sadece yarısının bile anında iade edilmesi halinde, şirketlerin kredi riskinin azaltılacağını ileri sürdü. Gayrimenkul dışındaki şirketlerin ise piyasanın darldığı dönemlerde stoğa çalışması gerektiğini vurgulayan yetkili, bu durumda da hammadde alırken ödediği KDV’yi bazı şirketlerin yıllarca stokta bekleyen ürünü nedeniyle alamayabildiklerini kaydetti.
‘Şirketi kurduğumdan beri alacağım var’
Firmasını kurduğu günden bu yana sürekli artan bir KDV yükü olduğunu dile getiren İstanbul Deri ve Deri Mamulleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) Başkanı Mustafa Şenocak, bütün şirketlerin alacağı olduğunu anlattı. Bunun şirketlerde örtülü bir sermaye daralmasına yol açtığını belirten Şenocak, sözlerini şöyle sürdürdü: “KDV iadelerini almanın da ciddi masrafl arı var. Yeminli mali müşavirlere ciddi paralar ödeniyor. Şirketlerin döner sermayelerinin ciddi kısmı da devlette kalıyor. Zaman zaman kullandığımız kredinin 2- 3 katı KDV iadesi alacağımız oluyor.”
KGF ile verilen garantilerin sonuç olarak bir geri ödemesinin olacağını hatırlatan Şenocak, KDV iadelerinin ise şirketlerin özsermayesi olduğuna dikkat çekti. Bu paranın alınması halinde ekonominin canlanacağını savunan Şenocak, bu paranın daha rahat şekilde yatırıma dönüşebileceğini söyledi.
"Start-Uplar 3 yıl KDV'den muaf olsun"
Genç Yönetici ve İş Adamları Derneği (GYİAD), KOBİ’ler, girişimciler ve teknoloji odaklı iş hayatına yönelik katma değer vergisi (KDV) düzenlemelerine ilişkin değerlendirme ve önerilerini Maliye Bakanlığı’na sundu. Toplam 25 maddeden oluşan listeye ilişkin bilgi veren GYİAD Başkanı Yiğit Savcı, listedeki maddelerden birinin teknoloji alanında faaliyet gösteren şirketlere yönelik olduğunu belirtti. Savcı, “Bu şirketlerin KDV alacaklarına uygulanacak özel bir program ile öncelik tanınması gerektiğini düşünüyoruz. GYİAD olarak teknoloji şirketlerinin KDV alacaklarının en geç 3 ay içinde ödenmesini öneriyoruz” dedi. Diğer bir maddenin kredi kartı ile yapılan online alışverişleri kapsadığını söyleyen Yiğit Savcı, kredi kartı ile yapılan harcamaların ve internet üzerinden yapılan harcamaların yüzde yüz kayıtlı olduğuna dikkat çekti. Savcı, “Kayıt dışılığın önlenmesi yolunda bir adım olarak, hane halkı harcamalarında kredi kartı ile online alışverişin teşvik edilmesi için, bu tür harcamalarda yüzde 8 gibi daha düşük KDV oranı uygulanmalı. Bu sayede 12,2 milyar TL ilave KDV geliri elde edileceği gibi, hane halkları da 15,3 milyar TL tasarruf etmiş olacaktır. Tüm bunlara ek olarak, online alışverişin yaygınlaşması çok sayıda firma için yeni ürün ve hizmet satışını da beraberinde getireceği için, kamu için vergi ve SGK tabanı da genişlemiş olacaktır. Ayrıca start-up olarak nitelendirilen şirketlere de mali kolaylıklar sağlanmalı. GYİAD olarak önerimiz, bu şirketlerin kurulduktan sonra üç yıl boyunca KDV mükellefi olmamaları yönünde. Dünyada start-up olarak başlamış bugünün önemli teknoloji şirketlerinden birçoğunun piyasa değerinin, tek başına Türkiye’de borsada işlem gören tüm şirketlerin piyasa değerinin üzerinde olduğu unutulmamalı” diye konuştu.
SGK'dan ertelenen prim ödemeleri için işverenlere 'KDV iadenizden mahsup edebilirsiniz' çağrısı
Sosyal Güvenlik Kurumu, 2016 Aralık ve 2017 Ocak-Şubat ayı primlerinin, 2017 Ekim-Kasım-Aralık aylarına ertelenmesi sonucu oluşan ödemelerde işverenleri “KDV iadesinden mahsup etme” kolaylığından yararlanmaya çağırdı. Bu yönde uygulama 2012 yılında yürürlüğe girmişti. Uygulamaya göre, KDV iade alacağı olan şirketler, bu alacağını sosyal güvenlik prim borçlarından mahsup edebiliyordu. SGK tarafından yapılan duyuruda, bu mahsup işlemini yapan şirketlerin ödemelerini yasal süresi içinde yapmış sayılacağı belirtildi. SGK’dan yapılan duyuruda, “5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun geçici 72’nci maddesine göre 2016 yılı Aralık, 2017 yılı Ocak ve Şubat aylarına ilişkin olup sırasıyla 2017 yılı Ekim, Kasım ve Aralık aylarına ertelenmiş primlerin, KDV mahsubu yoluyla ödenmesi mümkündür. Ertelenen sigorta primlerini KDV mahsubuyla ödeyecek olan işverenler için ödemenin yasal süre içinde yapıldığı kabul edilecektir” denildi.
Ne dediler?
PWC Denetim, Vergi ve Danışmanlık Hizmetleri uzmanları:
HER YIL 15 MİLYAR EKLENİYOR
Nasıl ki “ödenecek KDV” devletin mükelleften alacağı ise “devreden KDV” de gerçekte mükellefin devletten olan alacağıdır. Esas olan bu tutarın devlet tarafından mükellefe belli periyotlarla ödenmesidir. Ancak bizim vergi mevzuatımız ne yazık ki bu iadeye olanak vermemektedir. Dolayısıyla mükellefin devletten alacağı niteliğinde olan bu tutar, verginin yürürlüğe girdiği 1985 yılından beri büyüyerek bugüne gelmiş ve mükellefe iade edilmemiştir. 2016 yılı sonu itibariyle, bilinen devreden KDV tutarı 142 milyar liradır. Bu tutara her yıl yaklaşık 15 milyar liranın eklendiği bilinmektedir. Zaman geçtikçe tutar büyümekte, çözümü de aynı ölçüde zorlaşmaktadır. KDV uygulayan diğer ülkelerde, devredilen katma değer vergisinin iadesi genel bir uygulamadır. Yüklenilen ve indirilemeyen KDV, mükellefin talep etmesi durumunda, kendisine iade edilmektedir. Diğer ülkeler incelendiğinde, bazı ülkelerde aylık, bazı ülkelerde 3 aylık, bazı ülkelerde ise yıllık olarak iade yapılmaktadır. Genel uygulamanın, bir yılda indirilemeyen verginin izleyen yıl iade edilmesi şeklinde olduğu söylenebilir.
Güncel Group Yönetim Kurulu Başkanı YMM Yılmaz Sezer:
İnceleme süresi uzun
Maliye Bakanlığı KDV iade alacaklarına ilişkin mükellefl erden gelen talepleri dikkate almakta ve belirlenen eksiklikleri gidermeye yönelik de yoğun gayret içerisinde mükellef odaklı çalışmaktar. Ancak bütün bu olumlu çalışmalara rağmen KDV iadesi alacakları halen kısa sürede alınamamaktadır. Bu gecikme ise KDV iadesi alacağı bulunan mükellefl er üzerinde ciddi bir finansman yükü yaratmaktadır. KDV iadesi alacaklarındaki gecikmenin en önemli sebeplerinden birisi bize göre YMM raporlarının farklı vergi dairelerince farklı değerlendirmelere tabi tutulmasıdır. Bu konuda Vergi daireleri arasında bir uygulama birliği bulunmamaktadır. KDV iadesi işlemleri için vergi daireleri nezdinde Maliye Bakanlığı’nın bir standart getirmesi gerekmekte olup, bakanlığın ise henüz böyle bir çalışması bulunmaktadır. Bu konunun standarda kavuşmamış olması nedeniyle aynı mükellefin aynı konudaki iadesi için 2 ayrı vergi dairesinden farklı bilgi ve belge talep edilebilmektedir. Belli bir tutarın üzerindeki KDV iadesi alacakları vergi dairesi veya ihtisas vergisi dairelerinde incelendikten sonra tekrar incelenmek üzere Başkanlıklara gönderilmektedir. Burada geçen süre ise bazen birkaç ayı bulabilmektedir. Ayrıca bir KDV iadesi dosyasına bakan memur izinli ise veya kurum içi eğitime gitmiş ise bu iade dosyası bekletilmekte ve başka bir memur dosyaya bakmadığından iade alacağıda gecikmektedir. Bazı mükellefl erin belge basım bilgileri Gelir İdaresi Başkanlığı’nın veri bankasında bulunmamakta bu nedenle KDV iadesi kontrol raporlarında çıkan bu durum mükellefin kabahati olmadığı halde KDV iadesi alacağının gecikmesine yol açmaktadır. KDV iadesi kontrol raporlarında Ba / Bs formlarındaki alıcı ve satıcıların farklı aylarda beyanları sebebiyle hata oluşmakta olup, iade sahibi mükellefin bir kabahati olmamasına rağmen karşı firmaya formlarını düzeltmesini sağlaması da zaman almaktadır. Her ne kadar Maliye Bakanlığı KDV iadesi alacaklarının hızlı bir şekilde alınması için yukarıda bahsettiğimiz çalışmaları yapmış olsa da, bir sistemin başarısını uygulayıcılar sağlayacaktır. Uygulanmada memurların üzerinde çok fazla dosya olduğundan iade dosyasının incelenmesi için uzun bir süre beklenildiği de düşünülmektedir.
E. Gelir İdaresi Strateji Geliştirme Daire Bşk./E.Baş Hesap Uzmanı Nazmi Karyağdı:
1985 model KDV bir bütün olarak yeniden ele alınmalı
1985’ten beri uygulamada olan KDV sistemimizin en önemli özelliklerinden biri, alışlar için ödenen KDV’nin satışlar nedeniyle tahsil edilen KDV’den yüksek olması halinde, indirilemeyerek sonraki döneme devreden KDV’nin, sadece iade hakkı doğuran bazı işlemler için iade edilebilmesidir. Dolayısıyla da ortaya çıkan 140 milyar liralık devreden KDV rakamı vergi mükellefl erince Devlete ödenen ve stokta bekleyen iade edilemeyen tutarı ifade etmektedir. KDV özü itibariyle bir Avrupa Birliği vergisidir. Yani düzenlemenin kaynağı AB’dir. Ancak bizim sistemimizi AB’den ayıran en büyük özellik, AB’de devreden KDV iade alınabilirken bizde mümkün olmamasıdır. Hatta mükellef iflas edip işyerini kapatsa bile iade alamıyor, ödediği KDV’yi kurumlar veya gelir vergisinde gider yazabiliyor. AB’de olduğu gibi ülkemizde de devreden KDV’nin mükellefe iade edilmesi yönünde bir düzenleme yapılabilir. Ancak 2016 yılında ithalde ve yurtiçinde 131 milyarlık KDV tahsilatı yapıldığı düşünüldüğünde 140 milyarlık devreden KDV’nin eritilmesi bütçe açısından sorun yaratabilecektir. Denetim birimlerince de ifade edildiği üzere, ne yazık ki yaygın olan sahte ve muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge kullanımı da bu sisteme geçişte önümüze çıkacak engellerden biridir. İade yönünde mevzuat değişiklik yapılması çok kolaydır. Ancak bu değişiklik yeni bir takım sorunlara yol açabilecektir. Sisteme sağlıklı bir şekilde geçebilmek için 1985 model KDVK’nın bir bütün olarak yeniden ele alınması, reforma tabi tutulması ve bunu uygulayacak olan Gelir İdaresi’nin kurumsal kapasitesinin daha da artırılması gereklidir. (Dünya / Sercan Akıncı)