Merkez Bankası Para Politikası Kurulu faiz oranlarında değişikliğe gitmedi. Zaten beklenti de bu yöndeydi.
Enflasyonun yıllık bazda bu ay ve gelecek ay biraz daha yükselerek kasım sonu itibariyle yüzde 12'ye dayanacağının beklendiği; Türk parasının değer kaybının son dönemde iyice belirginleştiği bir dönemde zaten Merkez Bankası'ndan bir faiz indirimi gelmesi yanlış bir adım olurdu. Piyasalar da bu durumu gözeterek Merkez Bankası'nın faiz indirimi kararı almayacağını bekliyorlardı, karar da beklenen doğrultuda geldi.
Merkez Bankası'nın piyasayı fonlamada uyguladığı en yüksek faiz, yüzde 12.25 ile geç likidite penceresi. Ortalama fonlama maliyeti ise son bir ayda yüzde 11.9 ile yüzde 12.0 arasında salınıyor. Yani Merkez Bankası'nın piyasayı ortalama yüzde 12 ile fonladığını söylemek mümkün. Yıllık TÜFE'nin de kasım sonunda bu düzeylere geleceği dikkate alınırsa faiz ile enflasyon arasında neredeyse bire bir ölçüsünde bir uyum var demektir.
Söylemde değişiklik
Para Politikası Kurulu'nun dünkü toplantısından sonra yapılan açıklamada önceki açıklamaya göre dikkat çeken üç değişiklik var.
Merkez Bankası geçen aylarda "İktisadi faaliyetteki toparlanmanın güç kazandığı"na dikkat çekerdi. Bu kez bir süreklilik vurgusu var. Açıklamada bu kez "İktisadi faaliyetin güçlü seyrettiği"ne işaret ediliyor.
Dikkat çeken ikinci vurgu açıklamalara ilk kez geçen toplantı sonrasında giren çekirdek enflasyonla ilgili. Eylül ayındaki toplantı açıklamasında "Enflasyonun bulunduğu yüksek seviyeler ve çekirdek enflasyon göstergelerine ilişkin gelişmeler fiyatlama davranışlarına dair risk oluşturmaktadır" denilmişti. Bu kez aynı uyarıya yer verilmekle birlikte "risk oluşturmaktadır" ifadesi, "risk oluşturmaya devam etmektedir" şeklinde değiştirildi. Yine bir süreklilik vurgusuna gerek duyuldu.
Faiz indirimi başka bahara!
Para Politikası Kurulu toplantılarından sonra yapılan açıklamaların hemen hemen hiç değişmeyen bir bölümü vardır. Açıklamalarda şu bölüm neredeyse hep aynı kalırdı:
"Merkez Bankası fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki bütün araçları kullanmaya devam edecektir. Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir. Enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurlardaki gelişmeler yakından izlenerek ihtiyaç duyulması halinde ilave parasal sıkılaştırma yapılabilecektir."
Ama bu kez dünkü toplantı sonrası bu paragrafa iki sözcük eklendi. Açıklamada, "...Enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme ve 'hedeflerlerle uyum' sağlanana kadar para politikasındaki sıkı duruş sürdürülecektir..." denildi.
İyileşme sağlamak yetmeyecek
Bugüne kadarki açıklamalar, Merkez Bankası'nın sıkı para politikasını sürdürmeyi enflasyonda belirgin bir iyileşme sağlama koşuluna bağladığını gösteriyordu. Enflasyonun yüzde 7'ye, 8'e, hatta 9'a indirilmesi öyle anlaşılıyor ki sıkı para politikasının biraz gevşetilmesini sağlayabilecekti.
Ama bu seferki açıklamada yer alan hedeflerle uyum vurgusu durumu değiştirdi. Türkiye'nin enflasyonda orta vadeli hedefi yüzde 5'ler dolayında. Merkez Bankası'nın hedeflerle uyum derken kastettiği yüzde 5'ler mi, pek sanmıyoruz.
Bu ifadeyle en azından orta vadeli programda ortaya konulan oranların dikkate alındığını varsaymak durumundayız. 2018-2020 dönemi orta vadeli programına göre yıl sonu TÜFE artışının 2018 için yüzde 7, 2019 için yüzde 6, 2020 için yüzde 5 olarak öngörüldüğünü hatırlatalım.
Dikkat edelim; Merkez Bankası faiz indirimini dünkü açıklamasıyla bayağı ötelemiş durumda. Neredeyse her gün "Faiz inmeli, indi, inecek" derken Merkez Bankası'nın bu vurgusu önemli bir ayrıntı.
Elbette enflasyonu sihirli bir dokunuşla bir anda şimdiki düzeyin çok çok altına, orta vadeli programda öngörülen düzeye erkenden çekemezsek... Bunun mümkün olabileceğini de herhalde kimse söyleyemez.