Bu rakam 2 yıl önce dünyada gerçekleşen tüm ölümlerin yüzde 16'sına denk geliyor. AIDS, tüberküloz ve sıtma gibi hastalıklardan kaynaklanan ölümlerin toplamının üç katı, aynı zamanda bütün savaş ve şiddet kaynaklı ölümlerin de 15 katı demek.
Kirliliğin en çok yoksul ve kırılgan kesimler için tehlike arz ettiği belirtilen raporda kirlilik kaynaklı ölümlerin yüzde 92'sinin düşük ve orta gelirli ülkelerde gerçekleştiği aktarılıyor.
Özellikle azınlıklar ve çocuklar arasında kirlilik kaynaklı ölümlerin oranı çok yüksek.
Bangladeş ve Somali, kirlilik kaynaklı ölümlerin en çok gerçekleştiği ülkelerin başında geliyor.
Kirlilik kaynaklı ölümlerin üçte ikisi ise hava kirliliği yüzünden meydana geliyor.
Brunei ve İsveç, kirlilik yüzünden ölümlerin en az gerçekleştiği ülkeler.
Türkiye'deki oran 1 milyonda 530
Türkiye'de ise 1 milyonda 530 ölümün kirlilik kaynaklı olduğu tahmin ediliyor.
İki yıllık araştırmanın sonuçları bu interaktif haritada görülebiliyor.
İklim değişikliği ile ilişkili
Bu ölümlerin çoğu kalp hastalıkları, felç ve akciğer kanseri gibi kirliliğe bağlı bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanıyor.
ABD'nin New York şehrinde yer alan Icahn Tıp Okulu'ndan Profesör Philip Landrigan, kirliliğin çevreyle ilgili bir sorun olmaktan öte insan sağlığı ile yakından ilişkisi olduğunu vurguluyor.
Raporda da kirliliğin direkt olarak iklim değişikliği ile ilgili olduğu, gezegenin sağlığını tehdit ettiği ve ekosistemleri yok ettiği belirtiiyor.
Çevre kirliliğinin maliyetinin çok yüksek olduğu da ayrıca aktarılıyor.
En büyük risk faktörü olan hava kirliliği yüzünden 6,5 milyon erken ölüm gerçekleşirken, ardından gelen su kirliliği ise 1,8 milyon ölüme yol açıyor.