Önder Halisdemir, bankacılık ve finans sektöründe uzun yıllar üst düzey yöneticilik yapmış bir isim. Başarılarla dolu kariyeri boyunca hayatımızda yer alan pek çok önemli projede onun imzası olmuş. İstanbulkart ve Ankarakart gibi projelerin yanı sıra “Passolig”in de fikir babalığını üstlenmiş ve bugünlere gelmesinde en önemli aktörlerden biri olmuş. 40’lı yaşlarını ise kendi ifadesiyle “Farklı yaşamak” istediğine karar verdikten sonra -kısa bir ‘istirahat’ döneminin ardından Mart 2017’de Kanyon Kapital A.Ş’yi kurarak yepyeni oluşumlara yelken açmış Önder Halisdemir...
Siz bankacılık ve finans sektöründe uzun yıllar genel müdürlük yapmış bir isimsiniz. Sektöre başlama hikayeniz nasıl oldu?
Ortaokul ve lise zamanım o zamanlar ticaretin şahdamarı olan Sultanhamam, Kapalıçarşı ve Sirkeci üçgeninde geçti. Parayı, sözün değerini ve iş yaşamını orada tanıdım. Tabii ticaret şahane okul vasat gidiyordu. Ancak anne-baba öğretmen olan ailem okumamı istiyordu. Erken yaşta babayı kaybedince okula ağırlık vermeyi vasiyeti gördüm ve ticari faaliyetleri aza indirdim. Okurken siyasetle de ilgilendim. O zamanki iktidar partisinin Fatih İlçesi ve İstanbul gençlik yöneticiliklerini yaptım. Ülkemizi ve halkımızı çok daha iyi tanıdım. Organizasyon becerilerim çok gelişti. Bu arada iflah olmaz bir idealist olduğumu da görmüş oldum. Sonra öğrenim görenlerin 90’lı yıllarda en gözde mesleği olan bankacılığa 1995 yılında yöneldim.
Bakış açısı ve iş tutuşu farklılıklarım sektörde birçok yeniliğe yol açtı. Çalıştığım kurumlara birçok uluslararası yenilik ödülleri kazandırdım ve kurumları alanında liderliğe taşıdım. En alt kademeden bankacılığa başladıktan sonra 12’nci yılımda da genel müdür oldum. 8 yıl genel müdürlük görevinde bulundum ve bu esnada bankanın altında kurduğum şirketlerin yönetim kurulu başkanlığı görevlerini yerine getirdim.
AktifBank Genel Müdürlüğü zamanında Passolig fikrini siz geliştirdiniz. Süreci anlatır mısınız?
Sporda şiddeti önleme yasası aslında yıllar önce meclisteki tüm partilerin mutabakatı ile 2011 yılında çıkmış ve e-bilet konusu genel olarak tariflenmiş ancak dünyada da bir örneği olmadığı için sürdürülebilir ve tüm tarafların menfaatine olabilecek bir dizayn yıllar içinde ortaya konulamamıştı. Federasyon bunun için önde gelen bir yabancı danışmanlık firmasına bir ihale dokümanı hazırlattı. 2013 yılında gezi olayları da yaşanmıştı. Futbola getirilecek düzen bu arka plandan dolayı tepki görebileceği rezervli yaklaşılan bir konuydu. Oysa zaten teknoloji çağındayız halen kağıt biletle giriş yapılan ve gişeler önünde kuyrukların oluştuğu birçok verimsizlik barındıran karaborsaya yol açan ve en önemlisi müşteri/taraftar deneyimi kötü olan sistemin zaten teknolojik gelişmelere paralel olarak yeni bir tecrübe ile yenilenmesi gerekliydi. Şiddeti engelleme yeni sistemin aslında yan faydasıydı. Benim bu işle ilgili kişisel geçmişimde de dünyadaki ilk cepten kredi verme gibi o zamanki kompleks bir iş akışını basitleştiren çözümü ortaya koyma ve tabii İstanbul karttan başlayan ve 20 şehirde ekibimle gerçekleştirdiğim ulaşımda kağıt bilet ve biletçiden elektronik karta geçirme tecrübesi vardı. Bu tecrübeler ile bu işi en iyi şekilde yapabileceğimizi gördüm. Birçok isteklinin yarıştığı ihalede 106’ıncı turda ihaleyi aldık. İhalenin asgari isterlerine bağlı kalarak ancak çok daha iyi bir tecrübeyi 7 ayda hayata geçirdik. Burada süre önemli. Dünyadaki önemli firmaları çözüm ortaklığı için davet ettim hepsi bu sürede imkansız olduğunu belirtti. Doğru ve başta taraftar olmak üzere tüm kesimlerin menfaatine bir sistem dizaynı yaptığımız için de yılmadan ve hiçbir mazerete sığınmadan olağanüstü bir iş ortaya koyduk. Dünyada yepyeni bir stat giriş tecrübesi ortaya çıktı. Şu an birçok ülke benzerini yapmak için harekete geçmiş durumda. Passolig kart sayısı da 3 milyonu geçti. Şimdi kaldırıyoruz dense başta taraftar ve kulüpler izin vermez.
Passolig ismine nasıl karar verdiniz?
Passolig ismini şunu düşünerek federasyona önerdim. Paso kelimesine ve fonksiyonuna herkes aşinaydı. Liglere giriş kartı olarak da uygun düşüyordu. Paso ayrıca argoda önüne geldiği kelimeyi güçlendiren bir tabirdi bunlardan esinlenerek oluşturdum. Fokus gruplarda kolaylıkla benimseyince federasyona sundum orada da teveccüh gördü ve dilimize yerleşti.
Passolig dışında da aslında pek çok önemli projede sizin olduğunuzu biliyoruz. İstanbul ve Ankara Kart da bunlardan bazıları. Bu uygulamalar dünya standartlarında olan projeler mi? Gelişim süreçlerini sizden dinlemek isteriz...
Dünyadaki ilk cepten kredi verme uygulaması benim uygulama imkanı bulduğum doktora tezimdir. Sektörde ve dünyada bir standart haline geldi. Ancak ne ben ne kurumum o zamanlar patent nedir bilmediği için Türkiye bunu patentliyemedi. Biz de kurumumun verdiği parasal ödülle ve dünya yarışmalarındaki ödüllerle yetindik. İstanbul ve diğer şehirlerin kartları 2006 yılında MasterCard Avrupa yönetim kurulu üyesiyken Londra’dan esinlendiğim bir projedir. Daha iyilerini yaptık. Passolig’in de altlığını sağladı. Amerika’dan sertifikalı Mortgage bankacısı olduğum için bu işlerden anlayacağım düşüncesiyle bu işle görevlendirildim. Mortgage yasasının birçok maddesini yazdım.
Bugün yine ülkemizin ilk yerli para transferi markası ve çözümü olan milyonlarca para gönderimi yapan UPT, Bakkallar yaşasın diye geliştirdiğim bugün ayda milyonlarca adet işlem yapılan özgün düşüncesi ve ismini yine benim koyduğum Nkolay, Türkiye’nin en büyük sigorta brokerlarından sigortayeri, ülkemizin ilk varlığa dayalı menkul kıymet ihracı, ilk PTT’lerden kredi verme gibi birçok konu var. Ev alana vatandaşlık veren uygulamanın yasa önerisini de ülkemizin kullanılmadık bir kapasitesi olarak görerek ve esinlenerek yaptığım bir çalışmadır. Çok konu var. Kimisi esinlenerek hayata geçirdiğim işler kimileri de özgün düşüncesi bana ait işler. Tüm bu yeni işlerde karşılaşılan zorluklar tüm kaslarınızı çalıştırıyor ve başka zor bir iş için sizi hazır hale getiriyor.
Bankacılık sektöründen sonra geçtiğimiz sene inşaat sektörüne geçiş yapmıştınız. Bankacılık sektörünün ardından bu alanda neler yaptınız?
2015 Ocak ayında tüm görevlerimden istifa ederek 40’lı yaşlarımı farklı yaşamak istedim. Zira kendi oluşturduğum dev ajandanın figüranı olmuştum. Biraz iş hayatına bir mola ve hayatta ıskaladığım şeyleri yakalamak istiyordum. Ancak kendimle başbaşa kalmam mümkün olmadı. Kıymetli ricaları kıramayarak inşaat alanında lider olan önemli bir holdingin icra kurulu başkanlığını kabul ettim. Bir yıl görevde kaldım ve haziran 2016’da ayrıldım. Hayatımda ilk defa gerçek bir tatil yapacağım dedim bu esnada 15 Temmuz kalkışması oldu. Böyle olunca “Yıl sonuna kadar bir şey yapmayacağım aileme, kendime ve dostlarıma vakit ayıracağım kendime yeni bir ajanda oluşturacağım” dedim ve bunu yaptım. Çok verimli bir dönem oldu. Bol kitap okudum, girişimcilerle iş adamları ile bir araya geldim. Dünya ve ülke meselelerini takip ettim. Tam bir sabetical oldu. Mart 2017’de kendi aile ofisimi kurdum.
Artık profesyonel yaşamınıza kendi işlerinizle devam ediyorsunuz. Şirketiniz bünyesinde hangi iş alanları var. Nerelere yatırım yapıyorsunuz?
Kurumsal girişimci olmamın dışında uzun yıllar banka yöneticiliği yapmanın şöyle bir faydası var. Her sektörü tanıyorsunuz. İş adamları çoğunlukla birtek kendi şirketlerinde çalıştığı için yalnızca geçmişleri ile bugünü iyi kıyaslayabiliyorlar. Siz hangi sektörde olursa olsun yüzlerce firmanın hikayesini kredi vererek tecrübe ettiğiniz için ticari sırlarına hakim olduğunuz için çok zengin bir bakış açınız oluyor. Aynı sektörde pek çok firmanın hikayesi ile yoğuruluyorsunuz. Ayrıca makro perspektifiniz çok gelişiyor. Makro ekonomik ve siyasi gelişmelerin sektörel ve mikro düzeyde şirketlere olan etkisi odak konunuz oluyor. Tüm bunlar müthiş bir deneyim oluşturuyor. Şimdi bu deneyimler ile yeni iş tasarımlarında bulunuyorum. Akıl ve fikir veriyorum. Yeni ekonomi yatırımları yapıyorum. Yeni ekonomi yatırımlarım konvansiyonel işlerin teknoloji ile yeniden dizaynına yönelik işler. Diğer yandan Türkiye Finans Yöneticileri Vakfı’ndaki sorumluluğum önemli. Vakıf yöneticiliğine geldikten sonra vakıftaki arkadaşlar ile etkin bir Sivil Toplum Kuruluşu olmasını sağlama konusuna eğiliyorum. Bu çok keyifli ve sosyal faydası yüksek bir iş. Sivil toplum sektöründe yaptığım işler en çok keyif aldıklarım oluyor.
Sizin bir de Yelken Okulu’nuz var. Yelken Okulu açmaya ne nasıl karar verdiniz?
5 sene önce hiç hobim olmadığını görüp kaptanlık eğitimleri almaya başladım. Umudum İstanbul’da olduğum hafta sonlarını kendi kullandığım teknede denizde geçirmekti. Ancak son derslere geldiğimde baktım ki işi öğrendim ancak denizde sıkılırım, bana eğitim veren arkadaşı ayarttım ve bir yelken okulu kurduk. Onu işinden ettim ama şimdi çok memnun olduğu kendi işi var eşiyle beraber çalışıyor. Tabii söylemeye gerek yok yelken sabır işi, ben motoryatçıyım. Küçük bir trawlerım var.İstanbul’da onunla ailemle, dostlarla iş-güç karışık takılıyoruz.
Okul kimlere hizmet veriyor, kaç öğrenciniz var faaliyetleri hakkında bilgi verir misiniz?
Kurumsal firmalarla yıllık anlaşma yapıyoruz. Onların personelleri eğitim alıyor şirket yarışlarına katılıyorlar. Çok güzel bir şirket içi aktivite oluyor onlar için. Tüm teknelerimiz çeşitli firmaların sponsorluğunda şu an.
Biraz da iş yaşamı dışındaki Önder Halisdemir’i soralım. Boş zamanlarınızı nasıl değerlendirirsiniz? Hobileriniz neler?
Birkaç yıl öncesine kadar işleri mutfakta aşçı olarak geliştirmek benim için yöneticilikten önemli olduğu için sosyalleşmeye vakit ayıramıyordum. Artık sosyalleşmeye vakit ayırıyorum. Ailemle geçirdiğim zaman ve kalitesi arttı. Passolig’e kadar iyi bir sporcuydum. Düzenli boks ve diğer aktiviteleri yapıyordum. Şimdi tekrar ısınmalar başladı. Sonra başka insanlar için küçük de olsa iyi birşeyler yapmak ruhumu besliyor bunla meşgul oluyorum. Hayata karşı meraklı bir yapım var. Araştırmaya, öğrenmeye deneyimlemeye bayılırım.Boş zamanlarımda konu belirleyip kısa sürede o konuda uzmanlaşacak pratikleri geliştiriyorum.
Otomobillerle aranız nasıl? Ne tarz otomobillerden hoşlanırsınız?
Daha çok haftasonları kullandığım küçük bir spor otomobil ve iş için kullandığım ağırbaşlı bir arabam var. Otomobillere meraklıyım. Güçlü ve hızlı olanlar ilgimi çeker. Ancak karbon ayak izimi küçültme konuları ilgimi çekmeye başladığından dolayı, elektrik motorlu bir arabaya geçmeyi düşünüyorum.
Son olarak seyahat etmekten keyif aldığınız lokasyonları soralım....
Ege dünyada çok özel bir coğrafya egeye gitmekten hep büyük keyif alırım. Kuzey Ege’ye ve güzel gelişmese de Assos’a ayrı bir sempati besliyorum. İstanbul'a bu kadar yakın, bu kadar özel bir yer yok. Ülkemizin düzensiz şehirleşme ile güzelliğini bozamadığımız tüm şehirlerine gitmekten büyük zevk alıyorum. Dünyada ise Los Angeles sundukları ile listemde bir numaradadır. Öğrenciliğimin geçtiği New York’un ayrı bir yeri vardır. Londra’yı severim. Bayıldığım bir millet olan Japonlardan dolayı komple Japonya seyahatleri hep özeldir.
Kaynak: Gentleman Dergisi