Yazdır

İlnur Çevik: Kürt petrolünü satamayız

Tarih: 24 Eylül 2017 - 07:37

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik, Barzani’nin referandum kararının gerçek bir intihar olduğunu söyledi

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İlnur Çevik, Kuzey Irak’ta yarın gerçekleşmesi beklenen bağımsızlık referandumunu konuşmak için seçilebilecek en ilginç isimlerden biri. Daha önce Süleyman Demirel’e ve Turgut Özal’a da danışmanlık yapan Çevik, eski bir gazeteci olmanın ötesinde hem Barzani hem Talabani ailelerini yakından tanıyan, dahası bölgede önemli ticari ilişkileri olan bir isim.

İlnur Çevik’in aile şirketi Çevikler İnşaat, Kuzey Irak’ta 250 milyon dolarlık yatırım yapmış, 3 bin konutluk inşaat projesini yürütürken Barzani yönetiminin alacaklarını ödemediğini gerekçe göstererek iflas ettiğini açıklamıştı. KTV adlı Kürt televizyon kanalını da yine o kurmuştu.

Şubat 2016’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başdanışmanı olduğu açıklanan Çevik’in geçtiğimiz haziran ayında SETA’da yaptığı bir konuşmada sarf ettiği sözleri, çok dikkat çekmişti. Bu konuda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile aynı çizgide durup durmadığı tartışma konusu olmuştu.

ABD ziyaretinde Cumhurbaşkanı’na eşlik eden Çevik, Habertürk’ten Kübra Par’a konuştu.

- Sıcak gündemle başlayalım. New York gezisinde Cumhurbaşkanı’na eşlik eden ekipteydiniz. Erdoğan- Trump görüşmesi nasıl geçti?

-Gayet güzel geçti. Esasında biz söyleyeceklerimizi söyledik. Trump da kendi kafasındakileri söyledi ama S-400 füzeleri gibi konularda ağzını bile açmamış. Korumalarımız için alınacak bazı silahlar vardı, kongreden geçmedi. O en basit silahları bile Türkiye’ye vermeyen ABD, “S-400’leri neden alıyorsunuz?” diyemez. Çünkü Türkiye de “Verdin de almadık mı?” der... Ama esas önemli olan şu; Türkiye ABD Başkanı’na söyleyeceğini söyledi. Sayın Cumhurbaşkanı’mız, PYD’de ve FETÖ konusundaki rahatsızlıklarını iletti. Onlar da her zamanki gibi dinlediler. En önemli görüş birliği, Barzani’nin Kuzey Irak’ta yapacağı referanduma karşı çıkma noktasında sağlandı.

- Peki ABD’nin Kuzey Irak’ta yapılması beklenen referandum konusundaki tavrı gerçekten Türkiye ile eşdeğer mi yoksa perde arkasında başka bir yaklaşım sergiliyorlar mı?

-Benim gördüğüm kadarıyla eşdeğer. ABD resmi olarak bu referanduma karşı. Hatta o kadar karşı ki ABD’nin DAEŞ’e karşı özel temsilcisi Brett McGurk, son dönemdeki açıklamalarıyla Barzani’yi çok rahatsız etti. Barzani yanlısı basında, McGurk aleyhine pek çok yazı yazıldı. “McGurk yeni ‘Arabistanlı Lawrence’dır, bizim düşmanımızdır” diyorlar.

- İlk dönemlerde “ABD referandumu destekliyor” havası esiyordu. Ne oldu da son dönemeçte tepkiler ağırlaştı?

-Aslında ABD yönetiminden bu konuda hiç alkış sesi çıkmadı. “Zamansız” olduğunu, ertelenmesi gerektiğini söylüyorlardı. Şimdi tamamen iptal edilmesi gerektiğini söylüyorlar. ABD, Irak’ta çok büyük hatalar yaptı. 2003’te kurtarıcı olarak geldiler, istilacı olarak çıktılar. Adları istilacıya çıkınca Irak’ı altın bir tepsi içinde İran’a verdiler. Şu anki yönetimin arkasında İran var. Amerikalıların tek tutacak dalı Kürtler kalmıştı. Ama şimdi Şiiler üzerinde de etkileri var. Merkezi hükümetin DAEŞ’e karşı mücadelesinde etkin bir şekilde rol aldılar. Askeri eğitim ve istihbarat verdiler. Böylelikle ABD’nin Irak’taki pozisyonu tekrar güçlendi. Şimdi görüyorlar ki Kürt bölgesinde bu bağımsızlık referandumu gerçekleşirse bölge yeniden ciddi bir biçimde istikrarsızlaşacak. İsrail neden destekliyor? Emin olun, New York Times’ın yazdığı gibi “Zamanında Selahaddin Eyyübi bize destek çıkmıştı, biz de onları destekleyelim” diye bakmıyorlar. İsrail’in referandumun arkasında durma sebebi, fitne çıkarmak. “İran çok güçlendi, onları uğraştıracak bir olay olsun” diye bakıyorlar.

‘MESELE TÜRKİYE KÜRTLERİ DEĞİL’

- Peki tam aksine İsrail gibi Barzani’nin elinden tutmak çıkarımıza olur muydu?

-Hayır olmaz. Bizim derdimiz “Orada bir devlet kurulur, Türkiye’deki Kürtler de ‘Biz neden böyle olmuyoruz?’ deyip ayaklanır” falan değil. Onlar öyle olduğunu sanıyorlar. Değil çünkü orası çekim alanı değil. Oraya gidin yaşayın, Türkiye’ye döndüğünüz zaman Cizre’nin toprağını bile öpersiniz. Türkiye’nin Kürt’ü bu ülkede yaşamaktan çok memnun çünkü buradaki imkânların yüzde 1’i bile orada yok.

- Bölgede yatırımları olan Türk işadamları var. Barzani ile Türkiye’nin arası gerginleşirse tıpkı Libya’daki gibi Türkiye’ye ekonomik anlamda maliyeti olmaz mı?

-Karşılıklı bakmamız lazım. İkimizin de zararı olur ama onların daha fazla zararı olur. Dünyada ekonomik ilişkilerimizin olduğu, ihracat yapabildiğimiz bir tek Kuzey Irak bölgesi yok. Ama Türkiye onların can damarı.

‘ERTELENMESİ BARZANİ’NİN ELİNİ GÜÇLENDİRİR’

- Ya referandum son dakikada ertelenirse ne olur?

-Barzani’nin elini güçlendirir. Doğru hamleyi yapmış olur. Bağdat’a ölümü gösterip onları sıtmaya razı eder. Kürtlerin bölünmüşlüğünü birliktelik haline getirmiş olur. Talabani tarafı zorlandı ama mecburen kabul etti. Bir birliktelik görüldü. Bazı şeylerin değişmesi gerektiğini de herkes görür.

‘BARZANİ 14 YIL YAN GELİP YATTI ŞİMDİ SIKIŞTI’

- İsrail dışındaki bütün uluslararası toplum referanduma karşı çıkarken Barzani yürek mi yedi? Neye güvenerek kararında ısrar ediyor?

-İç nedenler çok önemli. O bölge insanı, 2003’ten beri çok rahat bir hayat yaşıyordu. Irak’ın içi karmakarışıkken, Musul’da bile barış sağlanamamışken, bombalar patlarken Kürt bölgesi rahattı. Normal şartlarda bu rahatlık ekonomik ve siyasi açıdan o bölgenin gelişmesini sağlardı ama bu olmadı. Yan gelip yattılar. Bir sanayi kurulmadı. 2003’ten bugüne 14 yılda hiçbir şey yapmadılar. Sadece petrol şirketleri gelip yatırım yapıp petrol çıkardı, onlara bile milyarlarca dolar borçları var. Sanayisi olmayan, tarımı olmayan bir yerde, Barzani çalışan nüfusun yüzde 70’ini memur yaptı ki halk rahat etsin, fitneye fesada karışmasın. Ülkenin gelirinin yüzde 60’ı memur maaşlarına gidiyor şu anda. Bu insanları böyle memur yaparak susturuyorsun ama nereye kadar? Bölgede hâlâ elektrik yok. 14 yılda Barzani oraya bir tane adam gibi elektrik santralı kurmadı. Kuramadı değil kurmadı çünkü her mahallede jeneratör var ve o jeneratörlerin akaryakıtını Barzani Ailesi satıyor. Kendi ticari çıkarları için santral kurmuyor. Hâlâ daha Dohuk Türkiye’den verilen elektrikle idare ediyor. Siyasi sorunları da çok. Talabani başkanlığındaki Süleymaniye ile Barzani başkanlığındaki Erbil arasında gerilim var. Bu siyasi çalkantı da ciddi bir şekilde Kürt bölgesini zayıflatıyor. Barzani yeniden seçilemedi, havada duruyor. Referandumu ilan ettiği zaman Talabani’nin partisi içinden çıkan Goran önce karşı çıktı ama halkın kafasında bağımsızlık yer etmiş. Bu, onlar için bir hedef haline geldi. Barzani bana, “Bu benim rüyamdır ama benim neslim zamanında bu gerçekleşmeyecek” diyordu. İç baskılar Barzani’yi zorladı çünkü bir açmaza girdi. Bunları yapamazsa onun üstüne gelecekler.

- Peki, bu karar vermesinde Kerkük’teki petrol meselesinin ne kadar payı var?

-O bölge, Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin güçlü olduğu Dohuk, Erbil ve Süleymaniye’den oluşuyor. Orada egemen olsalar bile devleti ayakta tutacak kadar mali imkân sağlamıyor. Kerkük petrollerine ihtiyaçları var. Kerkük petrolleri de Irak’ın petrol üretiminin yüzde 40’ını oluşturuyor. Kerkük petrollerinde o yüzden ısrar ediyor. Dün Milli Güvenlik Kurulu’nda, “Anlaşmalardan doğan haklarımız” diye bir açıklama oldu. Anlaşmalarda, Kerkük petrolünün üstünde bizim payımız var ama belli bir süre Türkiye bunda bir hak iddia etmedi. Kerkük’te Türkmenlerin oluşu, bizim için petrolden çok daha büyük önem taşıyor. Kısacası amiyane tabirle, Kerkük’ü Kürtlere yedirmezler. Çünkü orada petrol var. Aynı zamanda bir Arap ve Türkmen varlığı da var.

- Kerkük olmadıktan sonra böyle bir bağımsızlığın anlamı kalmaz, değil mi?

-Hiçbir anlamı yok. Kerkük üstünde yapılacak bir referandum, oradaki bir oldubitti kabul edilemez ve Irak merkezi hükümeti oraya asker gönderir. Savaş nedeni olur. Musul’a yaptığı operasyonun benzerini bu tarafa da yapar. Ama bunun da başka tehlikesi var; Şiiler oraya girerler ve bu sefer de oradaki Türkmen varlığı tehlikeye girer.Çok karmaşık bir durum var.

‘BU GERÇEK BİR İNTİHARDIR’ 

- Ya Türkiye’nin olası yaptırımları? Türkiye tezkerenin sınırları içerisinde ne kadar ileri gider, ekonomik hatta askeri bir müdahale beklemeli miyiz?

Bunu başdanışman olarak söylemem çok zor çünkü şartlar gösterecek. Türkiye her şarta cevap verecek durumda. Türkiye, 2000 yıllık devlet geleneğinden gelen güçlü bir devlet. Çok akıllıca hareket eder. Barzani gibi bir anda ateşle oynamaz, ama oradaki halkının, Türkmenlerin tehlikeye girmesi durumunda kayıtsız kalamaz.

- “Uluslararası antlaşmalardan doğan hakkımız” dediğimiz Kerkük petrolleri ve Musul meselesi konularında ne kadar ileri gidilebilir?

-Durumun şartlarına bağlı. “Gireriz, yakarız, yıkarız, Barzani de kim?” diye söylerim ama bu iş böyle değil, hiçbir zaman da böyle olmadı.

- Daha önce “Türkiye boykot uygulamaz” demiştiniz.

-Türkiye yiyecek boykotu uygulamaz. Sayın Cumhurbaşkanı’mızın getirdiği prensiplerden birisi de “Komşumuz aç iken rahat uyuyamayız” prensibidir. Bu hem dinimizden hem atalarımızdan gelen bir konudur.

- Başka ekonomik yaptırımlar olur mı?

-Petrolünü satamayız. Satmayız değil satamayız çünkü uluslararası bir olaydır bu. Kürt petrolü dediğimiz şey esasında Irak petrolüdür. Bölge bağımsızlığını ilan ettiğinde o petrol hemen Kürt petrolü diye tescil edilmiyor. Birleşmiş Milletler’in onaylamadığı bir bağımsızlık, bağımsızlık değildir. Dolayısıyla dünyada o bölge Irak’ın parçası olarak telakki edilmektedir. Uluslararası antlaşmalara göre oranın yeraltı zenginlikleri merkezi hükümetin tasarrufundadır. Biz Kürtlerin petrolünü merkezi hükümetin onayı ile satıyoruz. Öyle bir durumda, Kürt petrolü olmaktan çıkıp Irak petrolü olarak tescil edilir. Biz satmaya kalksak dünya da buna haciz koyar. Kısacası bu Barzani için gerçekten bir intihardır.

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/ilnur-cevik-kurt-petrolunu-satamayiz/1232757