Her birimiz günlük yaşantımızda sürekli irili ufaklı kararlar vermek durumunda kalıyoruz. Karar vermek doğası itibariyle bir seçeneği seçmek ve diğer alternatifleri dışarda bırakmak anlamına geldiğinden, özellikle zor kararları verirken seçenekler arasında tereddüt yaşıyoruz. Bu durum iş hayatında daha çok varlığını hissettiriyor. Görevleri itibariyle kritik durumlarda son sözü söylemekle yükümlü olan yöneticiler, en doğru kararları kısıtlı zamanda vermek için yoğun iş temposunda hayatta kalmaya çalışıyorlar.
İş dünyasında bu sorun yeni bir meslek kolu olarak evrilen Etik ve Uyum Yöneticilerini de etkisi altına alıyor. Etik ve Uyum Yöneticilerinden bulundukları şirketlerde etkin bir risk analizi ile stratejik iş partneri olarak davranmaları bekleniyor. Uzmanlar, Etik ve Uyum Yöneticilerinin karar verme kriterleri ve zamanı nasıl kullanmaları gerektiği sorularının en çok zorlandıkları hususlar olduğunu vurguluyor.
İdeal karar = dinlenmiş zihin
Gün içinde hangi saatler karar vermek için en uygun? Bu konuda yapılmış deneysel bir araştırma şu bilgileri veriyor: “Psikologlar sabah saatlerinde alınan kararların daha yavaş alındığını, ama sonuç itibariyle daha isabetli ve hatasız olduğunu ortaya koyuyor. Aynı araştırmaya göre, günün sonuna doğru yorgun bir zihinle alınan kararlarda derinlemesine düşünme azalıp hata yapma ihtimalini artırıyor.”
İş dünyasında sonradan pişmanlık duyabileceğimiz yanlış kararlar genellikle yoğun bir günün sonunda, akşamüstü saatlerinde alınıyor. Benzer biçimde Harvard ve Utah Üniversitelerinde yapılan bir deneysel çalışmanın sonuçlarına göre, insanların etik ve ahlak kurallarına uygun davranma kararları günün sonuna doğru azalıyor. Bir deneyde 327 katılımcı sabah ve akşam olmak üzere iki gruba ayrılmış. Her iki gruba aynı matematik soruları çözdürülüp, her doğru cevap için beş sent ödeneceği ve cevap anahtarına bakılmadan, sadece deneklerin bildirdiği sonuca göre deneklere para ödeneceği söylenmiş. Deney sonucunda akşam saatinde katılan deneklerin sabah saatindeki deneklere göre sınav sonuçları hakkında daha fazla yalan söyledikleri görülmüş. Araştırmacılar bu deneyi “insanların ahlak pusulasının tıpkı vücutlarındaki kaslar gibi belirli bir saatten sonra yorulduğu” şeklinde yorumluyorlar.
Hakimlerde de durum benzer
Karar verme konusunda kritik bir mesleğe sahip olan hâkimler üzerinde yapılmış bir araştırmaya da değinen uzmanlar, şu bilgileri aktarıyor: “Şartlı tahliye kararı verme konusunda araştırmaya tabi tutulan bir grup hâkimin verdiği 1.112 karar 10 ay boyunca incelenmiş. Elde edilen verilere göre, hâkimler sabah işe ilk başladıkları saatlerde olumlu kararlar verirken (şartlı tahliye onayı) günün ilerleyen saatlerinde artan beden ve zihin yorgunluğu ile mahkumlar için olumsuz karar verip şartlı tahliye başvurularını reddetmeye başlıyorlar. Özellikle uzun süre yemek yenilmeyen durumlarda olumsuz kararların daha baskın geldiği görülüyor. Buna müteakiben, günün saatti fark etmeksizin, hâkimler yemek molalarından döndükten sonra yine sabah saatlerindeki gibi karar vermeye başlıyorlar. Ancak gün ilerleyip davalar uzadıkça mahkum lehine karar vermemeyi tercih ediyorlar.”
İrademiz yorulur mu?
Ego tükenmesi veya bir başka isimle irade yorulması teorisi Amerikalı sosyal psikoloji uzmanı Roy Baumeister tarafından bir deney sonucu ileri sürüldü. Çilolata ve turp deneyi olarak geçen deneyde, bir grup öğrenci (deneye aç olarak gelmeleri şartıyla) bir tabakta taze çikolatalı kurabiye, diğer tabakta beyaz turpların olduğu bir odaya alındı. Birinci grup öğrenciye istedikleri kadar kurabiye yiyebilecekleri, ikinci grup öğrenciye ise kurabiyelere dokunmanın yasak olduğu ve sadece turpları yiyebilecekleri söylendi. Daha sonra öğrenciler başka bir odaya alındı, burada ise zor bir bulmaca çözmeleri istendi. Gerçekte çözümü bulunmayan bu bulmacada amaç öğrencilerin vazgeçmeden önce kaç deneme yapacağını görmekti. Çikolatalı kurabiye yiyen öğrenciler ortalama 19 dakika bulmacayı çözmeye çalışırken, sadece turp yiyen ve çikolatalı kurabiyeye direnen öğrenciler ortalama 8 dakika bulmacayı çözmeye çalışmış.
Baumaster bu deneyde insan iradesini aynı bir kas gibi değerlendirerek, iradenin sınırlı bir gücü olduğunu iddia etmiş. Taze kokan çikolatalı kurabiye yemeye direnen aç öğrencilerde bu irade gücü zayıflamış olup sonrasında başka tarz bir irade gerektiren bulmaca çözümüne ilk gruba göre yarıdan daha az zaman harcayabildikleri görülmüş.
Doğru karar için diğer stratejiler
Uzmanların doğru karar vermek için tavsiyeleri şu şekilde:
-Zihinsel ve bedesel yorgun hissettiğimizde dinlenmek ve kararı sonraya bırakmak.
-Önemli bir kararı açıklamadan önce mümkünse uyumak. Eğer sabah uyandığınızda hala aynı düşüncedeyseniz, muhtemelen doğru kararı vermişsinizdir.
-Kararınızı yazıp sonrasında kendinizi hazır hissettiğinizde tekrar okumak.
-Kararın kaynağını düşünmek ve önemli kararı vermeden önce mümkünse güvendiğiniz yakın bir yakınınızla bu kararı paylaşmak.
-Rejim, fiziksel aktivite, özel hayatımızda yaşadığımız sorunlar gibi irademizi farklı açılardan zorlayan durumların farkına varmak ve iş kararlarımızın bu durumdan etkilenmesini engellemek.
Gün içinde sık sık araların verildiği bir çalışma sistemi olan Pomodoro tekniği ile çalışma saatlerini düzenli aralıklara bölmek.
Derleyenler: Etik ve İtibar Derneği (TEİD) üyesi, Av. Altuğ Özgün ve Hukukçu Süneyye Zeyrek