New York Güney Bölgesi Federal Mahkemesi’nde 1,5 yıldır devam eden Rıza Sarraf davasında, aralarında eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve Rıza Sarraf’ın da bulunduğu toplam dokuz sanık için savcılık 95’şer yıl hapis cezası istedi. Yeni iddianamede işlenen suçların kapsamı da arttırılmıştı.
Amerika'nın Sesi'ne göre, 53 sayfalık iddianamede, tüm sanıklar için istenen hapis cezası arttırıldı. Ayrıca tüm sanıkların üçüncü şahıslara devretmiş olsa bile, mallarına ABD’nin el koyma talebi de eklendi.
Bugün yapılacak duruşmada iddianamede yer alan yeni suçlamalar Rıza Sarraf’ın yüzüne okunacak.
Yeni iddianamedeki suçlamalar geçtiğimiz perşembe günü hakim karşısına çıkan Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın yüzüne de okunmuştu.
Yeni iddianamede New York’ta tutuklu olarak yargılanan Rıza Sarraf ve eski Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla dışında gıyabında yargılanacak olan eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, Halkbank Genel Müdür Yardımcısı Levent Balkan ve Sarraf’ın rüşvet kuryesi olduğu iddia edilen Abdullah Happani’nin isimleri yer almıştı.
Sarraf davasıyla ilgili hazırlanan daha önceki iddianamelerde de Rıza Sarraf’ın kardeşi Mohammad Sarraf, Camelia Jamshidy ve Hossein Najafzadeh’de davaya sanık olarak eklenmişti.
Sarraf davasında yargılanan dokuz sanıktan her biri için yapılan suçlamalar ve istenen cezalar şöyle;
Bankacılık sahtekarlığı yapmaktan 30’ar yıl
İran’a uygulanan yaptırımları delmekten 20’şer yıl
Kara para aklamaktan 20’şer yıl
ABD yasalarını delmek için işbirliği yapıp komplo kurmak 5’er yıl
Bankacılık sahtekarlığı ve kara para aklama suçlamalarını defalarca işlemekten 20’şer yıl
Yeni iddianamede Sarraf'ın kurduğu rüşvet ağıyla İran’a uygulanan yaptırımların delindiği iddia ediliyor.
Türk ve İranlı üst düzey bürokratların işlenen suçları, aldıkları rüşvet karşılığında Sarraf’ın kurduğu bu suç ağını korudukları öne sürülüyor.
Halkbank, Sarraf’ın kurduğu suç ağının odak noktası olarak gösteriliyor.
Halkbank aracılığıyla İran’ın, petrolden elde ettiği gelirlerin, Rıza Sarraf’ın döviz bürolarıyla paravan şirketlerine transfer edilip, karşılığında Türkiye’den altın satın alındığı iddia edilmişti.
Paravan şirketler aracılığıyla bu altınların karşılığının nakit olarak İran’a transfer edildiği, İran’ın devlet bankaları aracılığıyla yapılan bu transferlerle İran devletine uygulanan ambargoya rağmen milyarlarca doların bu ülkeye aktarıldığı belirtilmişti.
İddianamede tüm bu işlemlerin, Sarraf’ın rüşvet vererek kontrol ettiği Türk ve İranlı yetkililer aracılığıyla yapıldığı öne sürülüyor.