Tüketici fiyatlarının ağustos ayında yüzde 0.2 dolayında artması bekleniyordu, tahminler ağırlıkla bu yöndeydi. Ama gerçekleşen artış yüzde 0.52 ile tahminlerin çok üstüne çıktı. Yıllık enflasyon da böylece yüzde 10.68'e yükseldi.
Yıllık enflasyonun temmuzda yüzde 9.79 ile tek haneye inmesinin geçici olacağını herkes görüyordu görmesine ama ağustostaki çift hanenin bu düzeye çıkacağı pek beklenmiyordu doğrusu. Gerçi arada çok büyük bir fark yok. Ağustos için yıllık TÜFE tahmini de yüzde 10.30 dolayında dile getirilmekteydi.
Ne var ki işte bu küçük farklar gelecek için yapılan tahminlerin değişmesine ve yılın tek hanede kapatılması umudunun tümüyle suya düşmesine yol açıyor. Her ne kadar yılı yüzde 10'un altında bir TÜFE artışıyla kapatmak pek beklenmiyorduysa da ağustosta gelebilecek düşük bir artış bir umut kapısı aralanmasını sağlayabilecekti; olmadı...
Ağustos gerçekleşmesinden sonra yıl sonu oranı için yapılan tahminler yarım puan kadar yukarı çekildi. Daha önce yüzde 10 ile yüzde 10.5 arasında bir yıl sonu gerçekleşmesi tahmini dile getiriliyorken, şimdi yüzde 10.5 ile yüzde 11 arası bir orandan söz ediliyor.
İlk sekiz ay için rekor
Tüketici fiyatları ilk sekiz ayda yüzde 6.6 oranında arttı. TÜİK, tüketici fiyatlarını 2003 yılını baz alarak hesaplıyor, yani elimizde 2004 yılından bu yana olan dönemin verileri var. Ve işte bu veriler gösteriyor ki, 2004 yılından bu yana olan dönemde ocak-ağustos itibariyle en yüksek fiyat artışı bu yıl gerçekleşti.
Daha önce ilk sekiz ay itibariyle yüzde 6'yı aşan artışlar yüzde 6.35 ile 2008 ve yüzde 6.28 ile 2014 yıllarında görülmüştü.
Yüzde 8.7 nasıl "tutmaz"!
Merkez Bankası son enflasyon raporunda 2017 sonu TÜFE tahminini yüzde 8.7'ye çıkardı. İlk sekiz aydaki artış yüzde 6.6; eğer kalan dört ayın toplamındaki artış yüzde 1.97'de tutulabilirse, yıllık tahminde kalmak mümkün olacak.
Ama dört aydaki artışı yüzde 1.97'de tutabilmek, dolayısıyla yıllık artışın yüzde 8.7'yi aşmamasını sağlamak mümkün mü?
Bu, teorik olarak elbette mümkün. Ama bunun öyle kolay kolay gerçekleştirilebilir olmadığı çok açık.
Birincisi geçmiş yıllar bu konuda hiç umut vermiyor. Basit hesaplarla gidelim, geride kalan son 13 yılın son dört ayının artış ortalaması yüzde 4. Bu yüzde 4'ü bu yıla uygulayalım, yıl sonu artışı yüzde 11'i buluyor.
Genel eğilimin yüzde 4 artışa işaret ettiği eylül-aralık dönemi için bu yılki artışı ne olacak da bu oranın yarısından da aşağıda, yüzde 1.97'de tutabileceğiz?
İkincisi bir ekim ayı var ki, birçok ayın toplam artışına bedel. Son 13 yılın ortalamasına göre yalnızca ekim aylarında yüzde 1.92 artış gerçekleşiyor. Ekim ayı için şimdiye kadarki en düşük artış yüzde 1.27 olmuş. Geçen yılın ekimini de hatırlatalım, yüzde 1.44.
Dolayısıyla Merkez Bankası'nın yüzde 8.7'lik tahmininin tutması mucizelere bağlı. Amaç, olsa olsa yıllık oranı tek hanede kapatmak olabilir. Ama tek hanede kalmanın da hiç kolay olmayacağı ortada.
Tahmin tablosunu nasıl okumalı?
TÜİK dün TÜFE'deki yıllık gerçekleşmeyi yüzde 10.68 olarak açıkladı. Artık ilk sekiz ayın yıllık gerçekleşmesini biliyoruz. (Eylül sütunundaki sarı kutularda yer alan oranlar). Aynı sütundaki mavi oranlar ise dün itibariyle yaptığımız son dört ayın yıllık tahminlerini gösteriyor.
Daha önceye dönüp mayıs sütununa bakalım. Nisan gerçekleşmesi belli olmuş, yüzde 11.87. Nisan açıklandıktan sonra mayıstan itibaren olan dönemi tahmin etmeye çalışmışız. Örneğin mayıs ayının başında, henüz nisan verileri belliyken ağustos sonu için yıllık oranı yüzde 10.70 olarak tahmin etmişiz. (Gerçekleşme yüzde 10.68) Açıklanan oranlara göre tahminimizi sürekli yenilediğimizi de belirtelim.
İlginç bir durum çıktı ortaya. Mayıs ayında tahmin ettiğimiz son beş aya ilişkin yıllık oranlarla dün yaptığımız tahmin büyük ölçüde örtüşüyor. Zaten ağustos gerçekleşmesi mayıs ayında yaptığımız tahminle neredeyse aynı. Yıl sonunu da mayısta yüzde 10.73 tahmin etmişiz, şimdiki tahminimiz yüzde 10.71.
Bir de şu gerçeği vurgulamak gerek. Enflasyon ya da başka bir konuda tahmin yaptığımızda bazı kesimlerin olumsuz gördüğü oranlar veya sayılar dile getirmişsek, bunu birilerinin sandığı gibi eleştirel bir yaklaşım sonucu ortaya koyuyor değiliz. Unutulmamalı, tahminlerimizde yanılmak en son isteyeceğim durumdur...