Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hafta sonu mesajlarını dikkatli bir şekilde takip etmekte yarar var.
Erdoğan, adeta AK Parti’nin, ‘yol haritası’nı veriyor.
Cumhurbaşkanı’nın konuşmalarında, kimi zaman bazı uyarılar çok ön plana çıkıyor. Trabzon’da “yeni Ömer’ler bulmaktan” söz etmesi gibi. “Bu hırsızı nereden buldunuz dedirtmemeliyiz” demesi gibi.
İstanbul konuşmasında da “Kimse benim adıma racon kesmesin” diye uyarıda bulundu. Erdoğan, sözünü muallakta bırakmadı. “Sosyal medya hesapları ve kimi köşe yazarları” diyerek açık adres verdi. “Birilerinin şahsımın adına adeta racon kestiği, herkese ayar vermeye çalıştığı anlaşılıyor. Kimsenin racon kesmesine ihtiyacım yoktur. Eğer bir racon kesilecekse, bu raconu bizzat kendim keserim” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uyarısının arkasında yatanlara bakıp, anlık bir çıkış olup olmadığını ölçmeye çalıştım. Cumhurbaşkanı adına medyadan racon kesilmesi konusu 14 Ağustos tarihinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başkanlığında yapılan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu toplantısında gündeme geliyor. Medyada ‘Reis’ adına ahkâm kesen, sağa sola ayar veren bazı gazetecilerin partiye ve Erdoğan’a zarar verdiği konuşuluyor. Aslında bu ilk değil. 16 Nisan referandumundan önce bu kez Başbakan Binali Yıldırım’ın başkanlığında yapılan MYK toplantısında gündeme gelmişti. İktidara yakın medyadaki dilin referandumda zarar verdiğinin üzerinde durulmuştu. Başbakan Binali Yıldırım da bunların partiye zarar verdiğini belirtmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise konunun partinin yetkili kurullarında konuşulmasıyla yetinmedi, “Kimse benim adıma racon kesmesin” diye sert bir uyarıda bulundu.
Bakalım, Erdoğan’ın bu çıkışı ne kadar etkili olacak?
METAL YORGUNLUĞU VURGUSU
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul konuşmasını izlerken bir kaynağım aradı. “Dikkat ettin mi, Cumhurbaşkanı Denizli ve İstanbul’da bir şeyi gündeme getirmedi” dedi. Ne olduğunu sordum.
“Metal yorgunluğu demedi” dedi. Erdoğan’ın Denizli konuşmasında metal yorgunluğuna değinmemesi dikkatimi çekmişti. Ancak, “İstanbul’da metal yorgunluğu olursa Türkiye’de paslanırız” deyince üzerinde durmamıştım. Erdoğan, partideki değişime olan ihtiyacı vurgulamak için metal yorgunluğuna çok sık vurgu yapmaya başlayınca, AK Parti teşkilatlarında bir moral bozukluğu gözlenmeye başlamış. Teşkilatlar kendilerinin başarısız ve yorgun olarak gösterilmesinden dolayı duydukları üzüntüyü Genel Merkez’e iletmişler. Cumhurbaşkanı bu mesajı almış. O nedenle Denizli ve İstanbul konuşmalarının sadece bir yerinde, ‘metal yorgunluğu’ndan söz etti. Görünen o ki, metal yorgunluğu biraz gündemden düşürülecek. Peki onun yerini ne alacak? Bundan sonra vefa vurgusu artacak. Erdoğan, İstanbul konuşmasında bunun ipuçlarını verdi.
“Kongre sürecimizde gerçekleştireceğimiz bu değişim asla bir tasfiye değildir. Bizim siyaset terbiyemizde vefa çok önemlidir. Kendisi yolunu şaşırıp başka mecralara yönelmediği sürece her arkadaşımızın bizim gönlümüzde ve yanı başımızda yeri vardır” dedi.
SANDIK SİNYAL VERİYOR
AK Parti teşkilatları 7 Haziran ve 1 Kasım seçimleri ile 16 Nisan referandumundan başarıyla çıktı. Erdoğan’ın yokluğunda biri olağan ikisi olağanüstü kongre yaşandı. Kongrelerde, Erdoğan’ın işaret ettiği şekilde hareket edildi. O nedenle teşkilatlara haksızlık etmemek lazım. Ancak bir de gerçek var. Sandık bir süredir mesaj veriyor. 2019 Cumhurbaşkanlığı seçimleri AK Parti açısından varlık ya da yokluk seçimlerine dönüşmüş durumda. Erdoğan, sandığın verdiği sinyallerin gereğini yerine getirip, AK Parti’yi 2019 seçimlerine hazırlamaya çalışıyor.
Erdoğan’ı siyasette var eden şehir İstanbul. Ancak hem 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hem 16 Nisan’da İstanbul, Türkiye ortalamasının altında kaldı.
Erdoğan, cumhurbaşkanı seçildiği 10 Ağustos 2014 seçimlerinde yüzde 51.8 oy aldı, İstanbul’da yüzde 49.8’de kaldı. Erdoğan’ı Türk siyasetine taşıyan İstanbul Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aşağıya çekti. Hakeza 16 Nisan referandumunda Türkiye genelinde yüzde 51.4 oranında evet oyu çıkarken, İstanbul’da 48.6’da kaldı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sandıktan çıkan mesajı doğru okudu, gereğini yapıyor. Erdoğan adına racon kesenler bakalım verilen mesajı okuyup gereğini yerine getirecek mi?