Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmasının satır başları şöyle:
81 ildeki teşkilatlarımızın tamamı elbette önemlidir ama İstanbul bir başka önemlidir. AB üyesi 28 ülkenin 20’sinden daha büyük konumda olan İstanbul, bölgemiz ve Dünya için de önemlidir.
Tüm arkadaşlarımızın çalışmalarını işte bu bilinçle yürüttüklerine inanıyorum. Kardeşlerim İstanbul’un büyüklüğünü anlamayan hiç kimse İstanbul’a ve AK Parti’ye hizmet edemez. Nisan ayında Yenikapı’da yaptığımız mitingimizde İstanbul’u şairlerin diliyle anlatmaya çalışmış ve şöyle demiştim, sade bir semtini sevmenin bile ömre değdiği İstanbul.
Şu gerçeği asla unutmamalıyız. Çalışmamızla, fedakarlığımızla bu şehrin insanlarına kendimizi sevdirirsek bu şehir bizi sırtında taşır. İstanbul Türkiye ortalamasının altına düştüğü an buna yanarız. Buna üzülürüz. İstanbul Türkiye ortalamasının altına düşmemeli. Onun üstünde olmalı. Üstünde olduğu zaman çok değişir. Öyleyse bir yerde yanlışımız var.
“İSTANBUL’DAKİ OY ORANIMIZIN TÜRKİYE ORTALAMASININ ÜSTÜNE ÇIKMASI ŞART”
Şunu unutmayalım 2019 seçimlerine kadar yapacağımız çalışmalarda İstanbul’daki oy oranımızın Türkiye ortalamasının üstüne çıkması şart. Olmazsa olmaz.
Bilhassa son birkaç seçimde İstanbul’daki oranın, ortalamanın altında kalmasının bize verdiği mesajı çok doğru okumalıyız. Kardeşlerim şu an bizim 12 milyon üyemiz var. Bunu ikiyle çarp 24 milyon. Niye ikiyle çarp? Çünkü bizim bunu ikiyle çarparak oya tahvil etmemiz lazım. Hazır mıyız? Öyleyse durmak yok. Mesele bu.
Hareketleniyoruz, hareketleneceğiz. Gidilmedik il bırakmayacağız ama İstanbul’da da çalınmadık kapı bırakmayacağız.
Ülkemizin dışarıdan ve içeriden maruz kaldığı saldırının mücadelenin şartlarını zorlaştırdığını biliyoruz. Bu ihtiyaç aynı zamanda milletimize ve ülkemize karşı sorumluluklarımızı yerine getirebilmemizin de şartıdır. Bölgesel ve küresel bir güç olma yönünde ilerleyen, orta gelir tuzağına düşmemek için uğraşan Türkiye’nin buna ihtiyacı var. Biz kendimizi yenilediğimiz ölçüde, ülkemizin siyasetini, ekonomisini, dış politikasını daha da ileriye taşıyabiliriz.
"ASLA BİR TASFİYE DEĞİLDİR"
Kongre sürecinde gerçekleştireceğimiz değişim asla bir tasfiye değildir. Bizim siyaset terbiyemizde vefa çok önemlidir. Kendisi yoluna şaşırıp başka mecralara yönelmediği sürece her arkadaşımızın bizim gönlümüzde ve yanı başımızda yeri vardır. Bugün teşkilatta, yarın bir başka yerde kendileri ile çalışacağız. Bunun pek çok örneği var. Hiçbir arkadaşımızın emeğini unutmadık, unutmayacağız.
"EĞER RACON KESİLECEKSE BU RACONU DA BİZZAT KENDİM KESERİM"
Kardeşlerim, zaman zaman kamuoyunda, medyada, partimiz içinde kesinlikle arzu ve tasvip etmediğim tartışmaların yaşandığına şahit oluyoruz. Genellikle sosyal medya hesapları veya kimi köşe yazarları üzerinden başlatılan bu tartışmalarda, birilerinin şahsımın adına adeta racon kestiği, herkese ayar vermeye çalıştığı anlaşılıyor.
Burada bir kez daha açık ve net olarak ifade ediyorum; benim, milletimle, partimle paylaşacağım bir düşüncem, bir teklifim, bir hissiyatım varsa, bunun yolları bellidir. Kimsenin racon kesmesine de ihtiyacım yoktur. Eğer racon kesilecekse, bu raconu bizzat kendim keserim. Bu da böyle bilinmeli.
“HİÇ BİRİ BENİ BAĞLAMAZ”
Şahsımın ve sözcülerimin dışında yapılan hiçbir açıklamanın benimle, partimle ilgisi yoktur. Efendim şu köşe yazarı şöyle yazmış. Şu köşe yazarının cumhurbaşkanı ile şöyle dostluğu var. Hiç biri beni bağlamaz. Hiç birine gerek yok. Ben derdimi anlatmaktan aciz de değilim. Hele hele başkalarının adına açılmış sosyal medya hesaplarını ve köşe yazarlarını aracı kılma alışkanlığım da bulunmuyor. Kimsenin yüzüne karşı söylemediğim bir sözü arkasından ifade etmeyeceğimi şahsımı az çok tanıyan herkes bilir.
‘Cumhurbaşkanı şöyle istiyor’, ‘Reis şöyle düşünüyor…’ Bak benim ne düşündüğümü de biliyor! Bu tür yakıştırmalara asla itibar etmeyin. Bugüne kadar AK Parti ile şahsımla milletin arasına kimseyi sokmadık. Sokmayacağız.