Bordroda görünen maaş, gerçekte ödenen maaştan düşükse tabii ki bu çalışanın aleyhine...
Emeklilik için SGK’ya ödenen sigorta primi daha az yatıyor bir defa... Çalışana ödenecek tazminatlar da, işsizlik ödeneği gibi birçok hak ediş de, düşük gelirli için daha düşük hesaplanır... Peki; o zaman başlıkta da yer alan ‘kayıt dışı gelir’ nasıl avantaj yaratabilir?
Çünkü eleme kriterlerinde düşük gelirli avantajlı. Gelir ne kadar düşükse, teşvikten yararlanma imkânı da o kadar yüksek. Teşvik kişi başına yıllık 3.060 lira ile 4.280 lira arası değişiyor. Yani; vatandaşa hatırı sayılır bir katkı sağlanmakta. Uzatmayayım... Özel okulda öğrenci okutanlar için ödenecek devlet desteğinden bahsediyorum. (Uygulamaya yönelik tebliğ, 4 Ağustos 2017 tarihinde Resmi Gazete’ de yayımlandı.)
Tabii ki teşvikten düşük geliri olan yararlanmalı... Ama sonuçta; maaşı gerçek değerinden bordroda görünen ve dolayısıyla daha çok vergi ödeyen çalışanlar, maaşı düşük görünen çalışanlara göre haksız rekabete uğruyor, özel eğitim teşvikinden yararlanamıyor.
Evet; bu çarpıklıktan, bordrosunda gerçek ücreti görünenler kaybedecek, bordosunda düşük ücret görünenlerse kazanacak.
Hemen çözümden de bahsedelim... Kesin çözüm; kayıt dışı ile etkin mücadele... İdeal durum; herkesin bordrosu, vergi levhası gerçeği göstersin, kayıt dışı olmasın. Peki; şu anda bu hemen sağlanamıyorsa... Onun da çözümü var... Eğitim faturalarının vergiden düşülebilmesine imkân tanınsın. Böylece; kayıt dışındakiler değil kayıt içindekiler avantajlı hale gelecektir. Çocuğunun eğitim faturalarını-ödeme belgelerini işverene veren çalışanlar; her ay net maaşının, bu faturalardan dolayı arttığını görecektir. Aynı; özel sağlık ve hayat sigorta poliçelerinin işverenlere verildiğinde olduğu gibi… (Her ne kadar indirim yapılabilecek poliçe tutarları; hali hazırda ücretin yüzde 15’lik kısmı ve asgari ücretin yıllık tutarı gibi kısıtlara tabi olsa da... Hayat sigorta primlerinin ancak yarısı vergi matrahından indirilebiliyor. Eğitim faturalarına vergide indirim hakkı tanınması durumunda bu kısıtlar, veli lehine esnetilebilir. )
Ayrıca; halen uygulanan teşvik zaten veliye de ödenmiyor, okula nakden ödeniyor. (Okul, devletten aldığı teşviki sonradan sezon içinde veliye ödüyor.) Mevcut teşvik uygulamasında; özel okulların yıllık ücretlerine yaptıkları zamla, desteğin öğrenci velisine yansıtılmama riski de var... Eğitim faturalarının, çalışanın vergi hesabında dikkate alınması durumunda ise veliye yansımayan teşvik riski de bertaraf edilmiş olacaktır.
İŞLETME SAHİPLERİ DE KAYIPTA
Eğitim desteğinden yararlanmak için yalnız çalışanlar başvurmayacak. İşletme sahibi veliler de destekten yararlanmak için gelir beyanında bulunacaklar. Bu beyan sırasında da; kayıt dışı geliri olanlar avantajlı olacak, geliri olduğu gibi-gerçek değerinden görünenler ise haksız rekabete uğrayacak, teşvikten yararlanma şansları oldukça düşük olacak.
EĞİTİM FATURALARI KİMLERE AVANTAJ SAĞLIYOR?
GELİR Vergisi beyannamesi veren mükellefler eğitim faturalarını vergi hesabında indirim olarak dikkate alabiliyorlar. Ancak gelirin yüzde 10’u ile sınırlı vergi hesabına dâhil edilebilecek fatura tutarı... Eğitim masrafları, gelirin yüzde 10’nu aşmayacak şekilde vergiyi azaltıcı etkiye sahip. Söz konusu harcamaların Türkiye’de yapılmış olması ve mükellefin kendisi, eşi ve küçük çocuklarına ilişkin olması gerekiyor.
Çalışanlarda ise; eğitim faturaları, vergi hesabında normalde indirim olarak dikkate alınamıyor. Birden fazla işverenden ücret alan ve ikinci (ve varsa daha fazla) ücreti yıllık 30 bin lirayı gecenler, beyanname vermek zorundalar. Beyanname verme zorunluluğu olan bu kişiler ancak vergi hesabında eğitim faturalarını gelirin yüzde 10’nu asmayacak şekilde kullanabiliyorlar. Bu şekilde; birden çok işverenden ücret alan çalışan sayısı çok kısıtlı olduğundan, beyanname verip eğitim faturalarını beyannamede indirim olarak gösterebilecek çalışan sayısı da çok kısıtlı olmakta.