Türkiye’nin en başta gelen yapısal ekonomik sorunlarından birisinin yüksek cari açık olduğu malum. Yüksek cari açıkla malul ekonominin en önemli sıkıntılarından birisi de doğal olarak cari açığın nasıl finanse edildiği, edileceği oluyor. Ekonomik büyümeden, enflasyona, Türk Lirası’nın değerinden Türk varlıklarının değerine kadar bir dizi piyasa ve ekonomi parametresini, bu yüzden hükümet ve ekonomi yönetiminden çok sıcak paranın gelgitleri belirliyor.
Dolayısıyla ödemeler dengesindeki gelişmeleri yakından izlemek ekonominin sağlığı ve gidişini değerlendirmek açısından önem taşıyor.
Ödemeler dengesinde yılın ilk yarısına ilişkin sonuçları geçen yıl ile karşılaştırdığımızda, ekonominin içinde bulunduğu durum ve karşı karşıya bulunduğu riskler konusunda önemli sonuçlara ulaşabiliyoruz. Burada öne çıkan sonuçlar ve mesajlar şöyle sıralanabilir:
■ Geçen yılın ilk yarısında 19.04 milyar dolar olan cari açık, bu yıl 1.73 milyar dolar ve yüzde 9.11 artışla 20.77 milyar dolara yükseldi.
■ İhracatta 6.43 milyar dolarlık, ithalatta 8.57 milyar dolarlık artış var. Buna bağlı olarak ticaret açığı 2.14 milyar dolar artmış.
■ Ancak burada çok dikkat çekici bir nokta var. Geçen yıl altın dış ticaretinde 2.75 milyar dolarlık fazla varken, bu yıl 4.12 milyar dolarlık açık çıkmış. Sadece altın dış ticaret dengesindeki olumsuz fark 6.87 milyar dolar. Yani toplam dış ticaret dengesindeki artışın üç katı bozulmayı altın ticareti yaratmış. Bu ticaretin esas olarak Körfez ülkeleri ile yapıldığını ve olağanüstü giriş çıkışların pek de makul açıklaması olmadığını biliyoruz.
■ Turizm dengesinde 602 milyon dolar ve yüzde 12.79’luk bir iyileşme var. Ancak bu iyileşme sanıldığının aksine turizm geliri artışından kaynaklanmıyor. Tersine turizm gelirlerinde 174 milyon dolarlık bir düşüş var. Dengedeki düzelme turizm giderlerindeki 776 milyon dolarlık azalmadan kaynaklanıyor.
■ Finansman tarafında doğrudan yatırımlar, 426 milyon dolarlık kayıpla 4.90 milyar dolara gerilemiş. Bu yılki doğrudan yatırımların 2.42 milyar dolar ile neredeyse yarısı gayrımenkul yatırımları.
■ Yani yabancı yatırımlardaki artış sadece yabancılara gayrımenkul satışlarından kaynaklanıyor. Gayrımenkul yatırımlarında 619 milyon dolarlık artışa karşın ekonomi açısından asıl önemli olan diğer doğrudan yatırımlarda 1.05 milyar dolarlık ciddi bir düşüş var.
■ Alınan kredilerde 6.64 milyar dolar ve yüzde 67’lik keskin bir düşüş var. Alınan krediler 9.48 milyar dolardan 3.14 milyar dolara düşmüş.
■ Kalınan kredilerdeki düşüş, tamamen uzun vadeli kredilerden kaynaklanıyor. Kısa vadeli krediler 5.06 milyar artarken uzun vadelilerde 11.4 milyar dolarlık bir düşüş var. Çünkü geçen yıl 9.06 milyar dolar uzun vadeli kredi alınırken bu yıl 2.34 milyar dolarlık net ödeme yapılmış. Bunun bir nedeni yerlilerin dış borçları azaltma çabası oluştururken, asıl önemli faktör yerli şirketler için dış kredi bulmanın zorlaşması.
■ Doğrudan yatırımlar ve krediler azalırken sıcak parada ciddi bir artış var. Sıcak para girişi yüzde 48.5 ve 6.6 milyar dolar artarak 20.27 milyar dolara çıkmış. Artışta baş rolü 7.16 milyar dolar ile tahvil- bono yatırımları oynuyor.
■ Yani yabancı yatırımcıların gözünde Türkiye diğer alanlarda cazibe kaybederken, cazibesinin arttığı tek alan yüksek faiz olmuş.
■ Buna rağmen cari açığı finanse etmek için döviz rezervlerinden 2.4 milyar dolar harcandığı dikkate alınırsa, ekonominin sıcak paranın iştahını kesmeye tahammülü hiç yok.
■ Ödemeler dengesinin bu yapısı, faizlerin düşmeyeceğini ve bunun bankalara parmak sallayarak da mümkün olmadığını gösteriyor.