Üzerinden bir yıl geçti ve Başbakan Binali Yıldırım 15 Temmuz gecesi MİT Müsteşarı Hakan Fidan’dan darbe girişimi istihbaratını alamamasını sorgulamaya devam ediyor.
En son Fikret Bila’nın 15 Temmuz kanlı darbe kalkışmasının yıldönümü üzerine kendisiyle yaptığı mülakatta okuduk.
Başbakan MİT Müsteşarı Fidan’ı 22.30 ile 23.00 arasında bir saatte, “22.40 olabilir” aradığını söylüyor.
Fidan’ın daha önce kendisini arayıp aramadığını bilmiyoruz. Çünkü Bila “MİT Müsteşarı bu bilgiyi vermiş miydi size, siz aradığınız zaman?” diye sorduğunda, düzeltme yapmadan yanıtlamış: “Hayır, MİT Müsteşarından o bilgiyi alamadık.”
Başbakan Bila’ya o sırada Emniyet Genel Müdürü, Ankara ve İstanbul Valileri ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan dâhil çok sayıda yetkiliyle görüştüğünü de söylemiş; “22.40 olabilir” dediği, 22.30-23.00 arası konuşma da o sürece denk geliyor.
Bu saat önemli… Çünkü Başbakan saat 22.03’te telefonla NTV’ye bağlanacak, halka hitap eden ilk hükümet yetkilisi olarak “kalkışmanın” Türk Silahlı Kuvvetlerinin emir komutası içinde olmayıp, ordu içinden bir cuntanın işi olduğunu, arkasında da Fethullahçıların bulunduğunu söyleyecektir.
Kimliği açıklanmayan Binbaşı O.K.’nın Yenimahalle’deki MİT karargahına 16.10’da gidip, daha sonra verdiği ifadeye göre darbe hazırlığı dahi olabilecek şekilde MİT’e saldırı ihbarında bulunması üzerinden saatler geçmiş durumdadır. Keza Fidan’ın 18.10’da Genelkurmay’a gidip “İhbarın daha büyük bir planın parçası olabileceğini” söylemesinin de.
Darbeciler Ana Karargah iddianamesine göre saat 21.00’da düğmeye basmışlar, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, İkinci Başkan Orgeneral Yaşar Güler ve kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak’ı silah zoruyla etkisiz hale getirmişlerdir.
Saat 21.30’da darbecilerim “Yurtta Sulh Konseyi” adını verdikleri yasadışı yapı adına Tuğgeneral Mehmet Partigöç, sırasıyla “Atama”, “Katılışlar” ve “Sıkıyönetim Direktifi” mesajlarını ilgili ordu birliklerine Genelkurmay’ın gizli haberleşme sistemi MEDAS aracılığıyla yayınlamaya başlamıştır.
Darbecilerin el koyduğu F-16 uçakları Diyarbakır’dan havalanmış, İncirlik’ten havalanan tanker uçakların desteğiyle Ankara üzerinde alçaktan uçup ses duvarını aşarak oluşturdukları patlamalarla halkta terör duygusu oluşturmaya başlamıştır.
İstanbul’da tanklar Boğaziçi Köprüsünü trafiğe kapatmış, Başbakan durumun tehlikesi karşısında kara yoluyla İstanbul’dan Ankara’ya doğru yola çıkmış, yoldan işte bu telefon konuşmalarını yapmaktadır.
Yıldırım aslında yasaya göre doğrudan kendisine bağlı olan MİT Müsteşarından bilgi alamadığı şikayetini medya üzerinden daha önce de dile getirmişti.
Örneğin daha kalkışmanın bastırılmasından daha bir hafta sonra, 23 Temmuz 2016’da, ATV ve aHaber ortak canlı yayınında şunları söylemişti:
- “Bir ton emir hazırlamışlar. Hepsi inceden inceye çalışılmış. Ben olanları anlatıyorum, bunun yorumunu da vatandaş yapsın. İstihbarat, Genelkurmay’a aktarmış. Önlem alınamamış. Kuvvet komutanlarının tamamı, hatta Genelkurmay Başkanımız dahil derdest edilmiş, Akıncı’ya götürülmüş. Bu onaylanacak bir şey değil. Bana neden haber verilmedi? O sorunun cevabını ben de arıyorum. Bizim süreçten haberimiz olmadı.”
Başbakanın bu sözlerden iki, darbe girişiminden üç hafta kadar sonra, 2 Ağustos’ta CNN Türk canlı yayınındaki sözlerinden, aradan geçen sürede şikâyetinde bir değişme olmadığını anlıyoruz:
- “Ben bunu Milli İstihbarat Teşkilatı başkanına sordum. “Bu nasıl olur?’ dedim. Başbakanın haberi yok, Cumhurbaşkanının haberi yok. Tamam, Genelkurmay Başkanının bilgisi olması gayet doğal, ama aynı zamanda Başbakana da söylemesi lazım. Çünkü siz Başbakana bağlısınız. Ama bunun cevabını veremedi; herhangi bir şey de söylemedi. Doğrusu bu.”
Başbakan aradan bir yıl geçtikten sonra Bila’nın sorusu üzerine “Müsteşar o anda söylemedi” diye tekrar ediyor; “O anda darbeyle ilgili bir şey söylemedi”.
Darbey Başbakana kendisine bağlı istihbarat örgütü söylemediyse kim söyledi de, Başbakan da bir süre sonra çıkıp halka bunun ordu içindeki Fethullahçıların kalkışması olduğunu söyledi?
Cevap: Hiç kimse. Hiç kimse söylememiş.
Başbakan Yıldırım Bila’ya şöyle izah etmiş:
- “Esas kanaati kendim oluşturdum. Cumhurbaşkanımızla istişare ederek, beraber konuştuk, bunun FETÖ’cülerin asker içerisinde bir kalkışması olduğu kanaatine vardık. (…) O anda doğru da olabilirdi, yanlış da.”
O an doğru da olabilirdi, yanlış da… Bu aslında müthiş bir cümle…
İşin daha ilginç yanı, bu anlatımda adı geçen herkesin hala görevinin başında olması. (İkinci başkan Yaşar Güler’in Jandarma Komutanı olup, yerine darbe girişimine ilk direnen yetkililerden Birinci Ordu Komutanı Ümit Dündar’ın onun yerini alması dışında; ama onlar da sistem içinde.)
O gece neler olup bittiğine dair, sürmekte olan davalar dışında ayrı bir inceleme başlamış
değil. O gece en kilit bürokratik mevkilerde olan Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı Meclis Komisyonu karşısına geçmek yerine yazılı metinler gönderdiler.
Başbakan ise şikâyetini medya aracılığıyla dile getirmeye devam ediyor, biz de onun dediklerini yazmaya devam ediyoruz.
Daha o geceye dair konuşulacak çok şey var, öyle anlaşılıyor.