Bir yaz akşamı, 15 Temmuz 2016’da Türkiye; alçak uçuş yapan savaş uçakları, sokağa çıkan tanklar, atılan bombalar ve darbeye karşı direnişe geçen sivil halka sıkılan kurşunlar altında bir kabusu yaşadı.
Milli Güvenlik Kurulu kararı ile Paralel Devlet Yapılanması tespiti yapılan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ), Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesi içine gizlenmiş, askeri hiyerarşi dışında hareket eden unsurları ile darbe girişiminde bulundu. Savaş uçaklarından atılan bombalar, helikopter, tank ve silahlar ile hedef gözetilerek açılan ateş sonucunda 250 Türk vatandaşı şehit oldu. 2 bin 193 kişi de yaralandı.
Gülen onaylı plan
Bu darbe girişimi, Cumhuriyet tarihi içindeki askerin siyasi alana müdahele etme biçimlerinden özü itibariyle farkılılık gösteriyordu. 15 Temmuz darbe girişimi her ne kadar Ordu içindeki rütbeli subaylar tarafından uygulamaya geçirilse de ardında FETÖ’nün başındaki Fetullah Gülen ile onun Türkiye’deki imamları vardı.
Eğer darbe girişimi başarılı olsaydı hedefte sadece hükümet sistemi değil rejim değişikliği de vardı. İddiaya göre Gülen, İran’daki Humeyni örneğinde olduğu gibi dini bir otorite sıfatıyla Türkiye’ye dönecekti. Türkiye, uzmanların yorumlarına göre muhtemelen korkunç bir iç savaşın içine sürüklenecekti. Dava dosyalarına yansıyan bilgilere göre, FETÖ’nün imamları, 15 Temmuz’u Ankara’da kiralanan evlerde, ordu içindeki FETÖ’cü subaylarla aylar süren toplantılarda planladı. Darbe girişiminin tepesindeki isimlerden biri olan Adil Öksüz, 15 Temmuz’dan bir kaç gün önce ABD’ye giderek, darbe planını Gülen’e onaylattı ve hemen Türkiye’ye döndü. Türkiye’nin bir felaketin eşiğinden döndüğü, halkın dünya siyasi tarihine geçecek bir demokrasi dersi verdiği 15 Temmuz gecesinin özet hikayesi şöyle:
Binbaşıdan MİT’e ihbar
Kara Havacılık Komutanlığı’nda görevli bir subay, 15 Temmuz günü öğleden sonra Yenimahalle’deki MİT Müsteşarlığı’na gitti. Kara pilot Binbaşı O.K., FETÖ’cü askerlerin gece MİT’e helikopter ile baskın yapacakları ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı alacakları ihbarında bulundu. İhbarı yapan binbaşı da MİT operasyonu için görevlendirilmişti. Bu ihbar sonrası MİT ile Genelkurmay karargahları arasındaki ilk temasların ardından Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, Fidan’ı karargaha çağırdı. Fidan, saat 18.10’da geldiği karargahta komutanların toplantısına katıldı.
Uçaklara yasak emri
Saat 18.30’da Genelkurmay karargahında bir darbe girişiminin olabileceği kuşkusu oluştu. Genelkurmay Başkanı’nın “hava sahasının helikopter dahil tüm askeri uçaklara kapatılması” emri, TSK Harekat Merkezi’nden Hava Kuvvetleri Harekat Merkezi’ne bildirildi. Ancak kuvvetin harekat merkezinde de darbeciler görev başındaydı.
Akar, aynı zamanda Etimesgut Zırhlı Birlikler Okulu’ndan hiçbir tank ve zırhlı aracın çıkmaması için talimat verdi.
Saat öne çekildi
Genelkurmay karargahında bazı özel kalem müdürleri, yaverler, istihbarat ve harekatın başındaki korgeneraller dahil birçok subay, darbeci kadro içinde yer alıyordu. Darbeci komutanlar içinde yer alan Mehmet Partigöç’e, MİT Müsteşarı ile yapılan görüşme konusunda bilgi aktarıldı. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, Akar’ın emriyle Kara Havacılık Okulu’na giderek denetlemede bulundu. İleride savcılar, darbe için harekete geçme saatinin 15 Temmuz gecesini 16 Temmuz gününe bağlayan sabaha karşı saat 03.00 olarak belirlendiğini tespit edecekti. Ancak Akar ve komutanların darbe girişimini öğrendiği kuşkusu, karargahtaki darbeci komutanlarda paniğe neden oldu. Öksüz ve diğer imamlar ile sözde Yurtta Sulh Konseyi üyelerinin bilgisi dahilinde darbe saati acilen 20.30’a çekildi. Akıncı 4. Ana Jet Üssü’nde toplanan ve FETÖ’cüler arasından seçilmiş 33 Özel Kuvvetler personeli, Genelkurmay karargahına otobüsle gönderildi.
Saat 20.46 sıralarında karargahtan erken ayrılmış olan ve bütün planlarını 03.00’e göre yapan Genelkurmay Stratejik Daire Başkanı Tümgeneral Mehmet Dişli, Genelkurmay’a tekrar geldi. Saat 21.00’e yaklaşırken; karargahta Partigöç, Orhan Yıkılkan, Ramazan Güzel ve Dişli darbeyi organize ediyordu. Darbenin merkez üssü Akıncı’da da hareketlilik başlamıştı.
Dişli, Akar’ı darbeye ikna edeceğini söylemişti. 21.00 sıralarında Akar’ın makam odasına girerek, “Komutanım operasyon başlıyor. Tugaylar yola çıktı biraz sonra göreceksiniz” dedi. Akar, sinirlenerek Dişli’ye “Ne diyorsun ulan sen, ne operasyonu, manyak mısın, sakın ha!” diye bağırdı. Dişli’nin emri üzerine Genelkurmay Başkanı’nın emir subayı Yarbay Levent Türkkan dahil karargahtaki darbeciler, Akar’ı zorla koltuğa oturtup plastik kelepçe taktı. Akar, etkisiz hale getirilerek rehin alınmıştı. Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Çolak da rehin alınmıştı.
.Saat 21.26 itibariyle whatsap üzerinden “E-5 ve TEM’den İstanbul dışına çıkan trafik serbest bırakılacak İstanbul içine giren trafik engellenecek ve geri çevrilecek” emri verildi. Bu emir üzerine darbeciler tanklarla Boğaziçi Köprüsü’nü tutmaya çalıştı.
Saat 22.08’de Pilot Adem Kırcı Şahin F-16 uçağı ile Akıncı’dan izinsiz kalkış yaptı. Bunu Akıncı’nın yanı sıra Diyarbakır 8. Ana Jet Üssü’nden izinsiz kalkan F-16 savaş uçakları izledi. İstanbul’da tanklar köprüyü tutmuş Ankara semalarında ise savaş uçakları uçuyordu. Keşif ve koordinat belirlemek için de Kayseri’den getirilen GÖREN uçağı kaldırıldı.
Yıldırım fişeği ateşledi
Saat 23.00’e gelindiğinde tüm Türkiye, ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Başbakan Binali Yıldırım, tankların sokağa çıktığı saatlerde İstanbul’da Anadolu yakasındaydı. Ankara’nın güvenliği olmadığı değerlendirmesi üzerine Kastamonu’ya yöneldi. Ilgaz Dağı’ndaki tünel inşaatının şantiyesinden darbeye karşı direnişi yönetti. Eskişehir hava harekat merkezindeki komutanlara talimat verdi. Yıldırım, 23.02’de NTV’ye bağlanarak, “Asker içinde emir komuta zinciri dışında bir kalkışma” olduğunu duyurdu.
Darbecilerin 00.13’te TRT’de zorla okuttuğu bildiride “Tüm yurtta sıkı yönetim ilan edilmiştir. İkinci bir emre kadar sokağa çıkma yasağı uygulanacaktır” denildi.
Erdoğan’dan tarihi çağrı
Darbecilerin hedefindeki en önemli isim Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dı. ‘Erdoğan ele geçirilirse başarılı oluruz’ düşüncesini taşıyorlardı. Erdoğan, ailesiyle Marmaris’te tatilde bulunuyordu. Erdoğan’ı ele geçirmek için bordo berelilerin yanı sıra SAT ve MAK ekiplerinin de yer aldığı karma bir komando birliği hazırlanmıştı. Bu birlik, helikopterlerle çiğli’den Marmaris’e gidecekti. Erdoğan, 00.26’da facetime uygulamasıyla açıklamada bulundu. “Milletimizi meydanlara davet ediyorum” diyen Erdoğan, “Bu gelişme silahlı kuvvetlerimizin içindeki bir azınlığın kalkışma hareketidir. Ülkemizin birliği, beraberliğine yönelik bu harekete milletçe vereceğimiz cevapla bunlar bu cezayı alacaklardır. Bunun bedelini, yargı önünde çok ağır ödeyecekler” diye konuştu. Erdoğan, tarihe geçen açıklamasının sonunda, “Şimdi milletime çağrı yapıyorum. Meydanlara gelin ve meydanlardan bunlara gereken cevabı hep beraber verelim. Ben de başkomutan olarak meydana geliyorum. Kesinlikle bu darbecilerin başarılı olacağına inanmıyorum” çağrısında bulundu.
Bombalar altında çalışma
Darbeciler, hesaplarında olmayan büyük bir direnişle karşılaştı. Hükümet ve muhalefet, kararlı bir biçimde darbeye karşı koydu. Meclis darbe gecesi olağanüstü toplandı. Meclis Başkanı İsmail Kahraman; Ak Parti, CHP ve MHP grup başkanvekillerinin yer aldığı bir başkanlık divanı yani olağanüstü bir Meclis yönetimi oluşturdu. İktidar partisinin yanı sıra CHP ve MHP’li vekiller de Meclis’e koştu. 107 milletvekili o gece, uçaklardan atılan bombaların, helikopterlerden sıkılan kurşunların altında Meclis’i açık tutmayı başardı.
En büyük ve demokratik anlamı tarihi nitelikteki direniş, sivil halktan geldi. Darbe olduğu anlaşılır anlaşılmaz sokaklar zaten hareketlenmeye başlamıştı.
Cumhurbaşkanı’nın çağrısından sonra kitleler iyice sokağa döküldü. Dünya demokrasi tarihine geçecek, bir halk direnişi sergilendi. Binlerce insan darbecilerin işgal ettiği noktalarda kendiliğinden toplandı. Tankların önüne yattı, üstüne çıktı. Savaş uçaklarından atılan bombalara, helikopterden atılan top mühhimmatına, silahlardan sıkılan kurşunlara aldırış etmeden direnişini sürdürdü. (Milliyet / Aydın Hasan)