Brand Finance’ın 2016 yılı Türk Markaları için yaptığı uluslararası raporlamada Türk Markalarının toplam değeri yaklaşık 29 milyar 293 milyon dolar (29.293.000.000) çıktı. Bu değer Brand Finance 500 dünya markası değerleme listesinin ilk sırasında yer alan Google’ın marka değerinin dörtte birini oluşturuyor. Türk mallarının tanıtımı ve kullanılmasını teşvik etmek amacıyla kurulan Türk Teşvik Derneği'nin Başkanı Harun Altunbaş, “Marka Değeri kavramının bir şirket disiplini haline getirilmesi ile Türk markalarının dünya markası olmaları sağlanacaktır" dedi.
Tüm dünyada markaların tasarım, lansman ve tanıtımına büyük paralar harcanıyor. Bunca yatırıma karşın, şirketler çoğunlukla, markalarının performansını izleme ve değerleme konusunda aynı isteği gösteremiyor. Markanın eriştiği finansal değeri bilmeden pazarlama stratejilerinin işe yarayıp-yaramadığını ve beklenen geri dönüşün sağlanıp-sağlanamadığını bilmek güçtür. Eğer bir marka lisanslanacak ise uygun, hak eden bir bedel üzerinden değerlendirildiği nasıl anlaşılacaktır?
İşin Sırrı Hayalperest Olmak
"Hayallerimizin arkasından gitmeliyiz" diyen Türk Teşvik Derneği Başkanı Harun Altunbaş, dünyaca tanınan, güvenilen, tercih edilen marka demenin yenilikçi ve kaliteli marka anlamına geldiğini söyledi. Altunbaş, "Bunların hepsinin temelini de yaratıcılık oluşturuyor. Yani yenilikçi bir bakış açısı ile insanlığa kolay kabul edebilecekleri sevecekleri kullanmaktan zevk alacakları yarar sağlayacakları yeni ürünler veya fikirler sunmak. Bunun sırrı da hayalperestlikten geçiyor. Eğer 19 yıl önce kurulan bir firma bugün en değerli markalar listesinde birinci sırada ve sadece marka değeri 100 milyar doların üzerinde ise bunun tek bir açıklaması vardır. Hayalperestlik! Biz de ülke olarak hayalciliği desteklemeliyiz" dedi.
Marka Potansiyelimizi Değerlendirmeliyiz
"2023'e kadar 10 dünya markası yaratabilecek miyiz" sorusunu da cevaplayan Altunbaş; “Bu hedef bizce uzak değil. Yapılabilir ve Türkiye'nin potansiyeli buna fazlası ile yeter" diye cevapladı. Altunbaş sözlerini şöyle sürdürdü: "Mesela İlk on sırada Güney Kore'nin çok tanıdığımız ve kullandığımız bir markası, ilk beş yüzde ise onlarca markası var. Yarıştığımız ülkeler bizim ülkemizden çok farklı şartlarda değiller. Onlarında zorlukları var ancak onlar bu işe konsantre olabiliyor ve tüm uluslarını bu konuda motive ediyorlar. Bizimde bu konuların üzerine çok dikkatli çalışmalar yapmamız gerekiyor. Türkiye; turizmde, gıdada, teknolojide ve daha birçok sektörde dünya markası yaratacak güçte ve potansiyele sahip. O yüzden daha çok ve efektif olarak tüm ülke olarak çalışmalıyız.”