“BASCALAN” hesabıyla ilgili yeni bilgiler var.
Turkcell,17 Nisan 2014 tarihinde Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’na gönderdiği yazıda, ‘bascalan’ hesabının açıldığı ve aktif olarak kullanıldığı adresin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na ait olduğunu bildiriyor.
Peki ondan sonra ne oluyor?
Yeni bilgilere ulaştım.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Turkcell’den gelen bilgileri, gereği yapılmak üzere Emniyet Genel Müdürlüğü’ne iletiyor.
‘BASCALAN’ HESABINDA İKİ İSİM DAHA
Emniyet harekete geçiyor. Emniyet Genel Müdürlüğü, ‘bascalan’ hesabıyla ilgili IP adresinin kendilerine ait olmadığını, İstanbul’da kullanılan bir bilgisayara ait olduğunu bildiriyor. Ve iki isim veriyor. Bunları resmi bir yazıyla İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na iletiyor. Sonuç ne mi oluyor? O İki isim FETÖ tarafından yurtdışına kaçırılıyor? Turkcell, IP adresi olarak Emniyet istihbaratı bildiriyor, Emniyet ise İstanbul’da bir adrese yönlendiriyor. Ama Turkcell, ‘bascalan’ hesabıyla IP adresinin yerini, Emniyet Genel Müdürlüğü Turan Güneş Bulvarı No: 118 Çankaya olarak bildiriyor. Turkcell ayrıca 212.57.8.226 IP numarasına 18 Mart 2014 tarihinde,13.40-14.00 saatleri arasında 90.505.366.1010 numaradan irtibat kuran Emniyet istihbarat görevlisinin ismini tespit ediyor. O kişinin ismi resmi yazışmada Mesut Biçer olarak yer alıyor? Mesut Biçer, FETÖ’den dolayı ihraç ediliyor. Bu arada IP adresi konusunda bir karışıklık yaşanıyor. Emniyet istihbarat o IP adresi bize ait değil diyor. FETÖ, paralel istihbarat oluşturup, emniyetteki bilgisayarların aynı IP numaralarını mı kullanıyor, Emniyet istihbarat kurumsal koruma refleksiyle mi hareket ediyor, yoksa FETÖ başka bir oyun mu oynuyor, onun üzerinde pek durulmuyor. Bunlar aysbergin görünen yüzü. Bugün dahi bir savcı işin üzerine gitse, Fuat Avni, bascalan,haramzadeler,bilaloglan hesaplarıyla ilgili çok önemli bağlantılara ulaşabilir.
ERDOĞAN BAŞVURUDA BULUNUYOR
Dikkatinizi çekmiştir. Hem ‘bascalan’ hem ‘Fuat Avni’ hesabıyla ilgili başvurular 2014 tarihinde yapılıyor. Yani bundan 3 yıl önce. ‘Bascalan’ için 17 Nisan 2014, ‘Fuat Avni’ hesabı için 7 Ağustos 2014 tarihinde müracaat ediliyor. Başvuruda bulunan kim? Türkiye Cumhuriyeti’nin o zamanki başbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan. Sonuç? Her iki hesabın sahip ve kullanıcıları yakalanmıyor. Hatta uzun süre başka hesaplar altında faaliyetlerini sürdürüyorlar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 7 Ağustos 2014 tarihli suç duyurusunda Fuat Avni hesabını kullanan kişilerden birinin Said Sefa olduğunu belirtiyor. Ev, işyeri ve başka yerdeki ofislerinde arama yapılarak, ellerinde bulunan verilere el konulmasını talep ediyor. Erdoğan bu müracaatı yaptıktan 3 gün sonra 10 Ağustos 2014 tarihinde cumhurbaşkanı seçiliyor. Sonuç? Said Sefa son olarak 15 Temmuz gecesi, “Tanklar Çankaya’ya doğru çıkıyor” diye darbenin ilk tweet’ini atıyor. 7 Ağustos 2014 nere, 15 Temmuz 2016 tarihi nere? Demek ki başbakan olmak dahi yeterli olmuyor. 15 Temmuz’dan sonra bir savcı harekete geçip soruşturma açıyor. Ama Said Sefa, çoktan yurtdışına kaçmış?
Fuat Avni hesabı Başbakanlık Veri Toplama Merkezi’nin İstihbarat Şefi Akif Mustafa Koçyiğit çıkmadı mı? Ama ne zaman çıktı? 15 Temmuz’dan sonra...
Şimdi Başbakan’ın suç duyurusuna rağmen hiçbir işlemin yapılmadığı FETÖ olayında, gariban vatandaşı suçlarken insaflı olmak gerekiyor.
KAFANIZ KARIŞMASIN
Bu arada okuyucularımızın kafasının karışmaması için bir açıklama yapmak istiyorum. Şimdi ‘bascalan’ hesabıyla ilgili 2 kişi tespit edildi dedik, Fuat Avni hesabıyla ilgili Said Sefa’dan söz ederken birden Akif Mustafa Koçyiğit ismini gündeme getirdik. Bir hesap ama birkaç isim söz konusu... Bu, şundan kaynaklanıyor. Fuat Avni, bascalan, haramzadeler, bilaloglan gibi hesaplar 17-25 Aralık sürecinde FETÖ’nün istihbarat birimlerince oluşturulmuş, ‘konsorsiyum’ hesaplar. Bunlar, Emniyet, MİT ve Jandarma İstihbarat, operasyon savcıları, polisler, bürokrasideki kritik görevde bulunanlar ile bazı gazeteciler tarafından kullanılıyor. Bunlar, kendilerine verilen şifreler üzerinden operasyon için kullanılacak bilgileri, şantaj-montaj görüntüleri ve ses kayıtlarını ortak havuza ulaştırıyorlar. Yayına servis etme görevi ise çekirdek bir kadro tarafından yapılıyor. Bu hesaplar eşzamanlı bir şekilde çalışıyor.