Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde Donanma Komutanlığı'nda yaşanan olaylara ilişkin hazırlanan iddianamede, tutuklu sanık dönemin eski Güney Grup Görev Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici, darbe girişimi başarısız olunca firar ettiklerini, kendilerini saklamaları durumunda asker arkadaşına kişi başı 50 bin veya 75 bin dolar verebileceğini teklif ettiği yer alıyor.
Kocaeli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından FETÖ'nün darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığı'nda yaşanan olaylara ilişkin hazırlanan ve Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianamede, tutuklu sanık dönemin eski Güney Grup Görev Komutanı Tuğamiral Nazmi Ekici ile ilgili tespitlere yer verildi.
İddianamede, ağırlaştırılmış müebbet ile 19 yıldan 36 yıl 6 ay kadar hapisle cezalandırılması istenen Ekici'nin, örgüt içerisinde darbe girişimini organize eden ve yönlendiren konumda olduğu ve Sıkıyönetim Darbe Planında görevlendirilmesinin bulunduğu anlatılarak, "Muhsin" kod adını kullanan Ekici'nin, Aksaz'da görevli olmasına rağmen darbe girişimi sırasında Gölcük'te olduğuna işaret edildi.
Örgütle irtibatları ve darbe girişiminin ayrıntıları konusunda beyanlarda bulunan Ekici'nin, darbe girişimi gecesi amiraller Ahmet İskender Yıldırım ve Yalçın Payal'ın gözaltına alınarak cezaevi aracıyla İstanbul'a gönderilmeleri olayını yönlendirdiği bilgisine yer verilen iddianamede, sözde "Yurtta Sulh Konseyi" tarafından sıkı yönetim direktifinde Ekici'nin, Harp Okulu Filosu Komutanı olarak görevlendirmesinin yapıldığının belirlendiği aktarıldı.
İddianamede, Ekici'nin darbe gecesinde darbeyi yönlendiren üst tepe yönetimiyle sürekli irtibat halinde olduğuna dikkat çekilerek, darbe girişiminin başarısız olması sonrasında diğer amirallerle kaçarak bir müddet Kocaeli'de sonrasında da İstanbul'da saklandığı aktarıldı.
"ÖMER FARUK HARMANCIK'IN 'DARBE BAŞLADI' ŞEKLİNDE BANA İFADE ETTİĞİNİ HATIRLIYORUM"
Emniyet ifadesine yer verilen iddianamede Ekici, darbeden 4 gün önce Aksaz'daki makamındayken Ömer Faruk Harmancık'ın kendisini aradığını, Ankara'ya önemli bir konuda görüşmek için Harmancık tarafından çağrıldığını kaydetti.
Harmancık ile görüşmesinde kendisine "15 Temmuz 2016 Cuma günü ne yapıyorsun" diye sorulduğunu anlatan Ekici, "Bana ülkenin genel durumunun iyi olmadığını, TSK'nın yönetime el koyma durumu ihtimali üzerinde emir komuta zincirinde komutanların rahatsızlıklarının olduğunu ve 15 Temmuz 2016'da ordunun yönetime müdahale edebileceğini ifade etti." dedi.
Ekici, Harmancık'ın kendisini darbe gecesi aradığını belirterek, şöyle devam etti:
"Ömer Faruk Harmancık 'darbe başladı' şeklinde bana ifade ettiğini hatırlıyorum. Kendisi çok panik halindeydi. Aradan tahminen yarım saat geçmiş olabilir. Sonra yoldayken beni Tuğamiral Hayrettin İmren aradı. Bana 'Neredesin, hadi gel seni bekliyoruz.' dedi. Merkez Komutanlığı yanında bulunan üsse giriş kapısından giriş yaptım. O sırada askerlerin silahlı olduğunu kapıda beklediklerini, kapının girişinin demir kapı ile kapanmış olduğunu gördüm."
"PERSONELİN EMNİYETİ İÇİN GEMİLERİN KALDIRILMA EMRİNİ VERDİM"
Firari Ayhan Bay'ın, Ankara'dan emir geldiğini, bütün gemileri Marmara Denizi'ne doğru kaldırdığını dile getiren Ekici, şunları anlattı:
"Ben zaten yoldayken gemilerin kaldırılma emrini öğrenmiştim ama Aksaz'daki benim sorumlu olduğum gemilerin kalktığını beni telefonla arayan ve Aksaz'da Güney Görev Komutanlığı görevime vekaleten bakan Deniz Kurmay Kıdemli Albay Aykar Tekin arayarak söyledi. Bana Aksaz'daki gemilerin kaldırılma emrinden haberim olup olmadığını sordu. Ben de haberim var dedim. O da bana 'kaldırıyorum' dedi, ben de kaldır o zaman dedim. Sonra bana 'Mersin'deki gemileri de kaldırayım mı? diye sordu. Ben de yine 'Kaldır istersen' dedim. Gemilerin kaldırılma emrini duyduğumda bana çok manasız gelmişti. Sonra personelimin gemilerde daha emniyetli olacağını düşündüm ve mantıklı geldi."
"DONANMA KOMUTANI'NIN YAVUZ GEMİSİ'NDE GÖZALTINA ALINDIĞINI DUYDUM"
Ekici, Yalçın Payal ve Ahmet İskender Yıldırım'ın gözaltına alındığını sonradan öğrendiğini iddia ederek, şöyle devam etti:
"Hayrettin İmren'e bir talimat vermedim, zaten bu konuyla ilgili talimat aldığını firari olduğumuz dönemde bana söylemişti. Ben bu zamana kadar sıkıyönetim direktifini ve gemilerin kalkmasıyla ilgili mesajı da görmedim ancak sıkıyönetim direktifinin geldiğini bana söylediler. Yine Ankara'dan kimden geldiğini hatırlamadığım bir direktif 'gemilerin gürültü yapacak şekilde havaya ateş açmasıydı'. O gece Ayhan Bay bana 'Donanma Komutanı'nın TCG Yavuz Gemisi'ni çağırdığını, şu an ismini hatırlayamadığım kişi İstanbul'da Fenerbahçe Orduevi'ne yakın bir yere gelmesini istediğini' söyledi. Donanma Komutanı'nın böyle bir şey istemesi bana mantıklı gelmedi ama 'Gemilerini kumanda altına almak istemiş olabilir' diye değerlendirdim. Donanma Komutanı gemiye alındıktan sonra Ayhan Bay'ın telefonla kim olduğunu hatırlamadığım birine Donanma Komutanı'nın Yavuz Gemisi'nde gözaltına alındığını söylediğini duydum."
"CUMHURBAŞKANI ALMANYA'YA KAÇMIŞ, BUNU ORADA YAYALIM"
Atatürk Havaalanı'nda Cumhurbaşkanının konuşmasını televizyonda seyrettiği sırada Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Denetleme Değerlendirme Başkanı Tuğamiral Murat Dede'nin kendisini Ankara'nın talimatıyla aradığını belirten Ekici, Cumhurbaşkanının Almanya'ya kaçtığını, bunu orada yayılmasının istendiğini söyledi.
Ekici, Hayrettin İmren'e "Vur emrimiz var, karşı çıkanları vurun." şeklinde bir talimat iletmediğini iddia ederek, şunları söyledi:
"Zaten o gece sıkıyönetim ilan edildiği erken saatlerde televizyonlardan yayınlanmıştı. Ben bunu ne Hayrettin İmren'e ne de Ayhan Bay'a dikte etmedim. Donanmadan ayrılmayı düşündüm. Sonra kapıların kapalı olduğunu görünce ayrılmak için Hayrettin İmren'den bir bot ayarlamasını istedim. Darbe girişiminde olanların gözaltına alındığını fark edince son kez ailemi görmek için üssün dışına çıkmak istedim. Kıyafetlerimizi değiştirdik. Bindiğimiz bot bizi aldıktan sonra Marmara Salonu'nun yanında bulunan küçük bir iskeleye yanaştı. Buradan Özel Sekreter ile koruma astsubaylarından birini de aldık. Ondan sonra botla Başiskele'ye geldik. Ben, Hayrettin İmren ve Ayhan Bay burada indik. Burada askeri bölge olduğu için bir kapı vardı. Kapının kilitli olduğunu görünce kapının üzerinden atladık. İmren ile Bay yoldan geçen bir araca otostop çektiler. Beni de çağırdılar. Ben gitmek istemedim. Botta bulunanlar İstanbul istikametine doğru ayrıldılar."
"KOD İSİMLER OLDUĞUNU BİLMİYORDUM"
Lisedeki sınıf arkadaşının "Ümit" kod isimli kişiyle kendisini tanıştırdığını belirten Ekici, şöyle devam etti:
"'Ümit' ile görüşmelerimiz de genel sohbetler yapıyorduk, arada dini konular da konuşuluyordu. Hatırladığım kadarıyla Fetullah Gülen'e ait okullardan bahsettiği de olmuştur. Ümit beni 'Mert' kod isimli kişi ile tanıştırdı. Bu kişinin öğretmen olduğunu biliyorum. Ben bu isimlerin o tarihlerde kod isimler olduğunu bilmiyordum. 2010 yılında görevim itibariyle herhangi bir sorun yaşamamam için 'Ümit' bana kendi ismimi kullanmamamı 'Muhsin' ismini söylersen ben senin olduğunu anlarım' demişti. Mert'le de aynı şekilde Muhsin olarak devam etti. Aynı şekilde Mert’in Hayrettin İmren ve Ayhan Bay ile irtibatlı olduğunu firarda olduğum zaman içerisinde öğrendim. Hayrettin İmren'e 'Seçkin', Ayhan Bay'a da 'Abdurrahman' diye hitap edildiğini öğrendim."
"GEREKİRSE KİŞİ BAŞI 50 BİN VEYA 75 BİN DOLAR VEREBİLİRİZ"
Ekici, Mert'in kendisini İzmit'te bir eve götürdüğünü, burada bir süre kaldıktan sonra "İlhan" kod isimli kişinin evine gittiğini, İmren ve Bay ile burada yaklaşık 10 gün kaldığını anlattı.
Daha sonra İstanbul'a gitmeye karar verdiklerine değinen Ekici, şunları konuştu:
"Sultanbeyli'ye geldiğimizde İlhan'ın arabasından inerek, 'Levent' kod isimli şahsın aracına geçtim. Arabadan inmeden önce Levent, Bekir isminde bir şahsın bizi alacağını söylemişti. Ayhan amiral, Hayrettin amiral ve ben Bekir'in kullandığı araca bindik, evine gittik. Tahminen bu evde 10 gün kadar kaldık. Daha sonra Bekir tarafından ayarlanan başka bir eve gittik. Biz bu evde 10 günden fazla bir süre kaldık. Maksut isimli şahıs Bekir ile eve geldi. Ben bu şahsı ilk defa burada gördüm. Daha sonra bize gidebileceğiniz bir yerin olup olmadığını sordu. Bir etkinlikte tanıştığım albay Kamil Altın isimli şahsı tanıdığımı söyledim. Maksut da bize 'Acaba bu kişi sizi evine alır mı?' şeklinde soru sordu. Biz de 'kendisiyle irtibat kurmaya çalışalım, hatta para teklifi edelim, gerekirse kişi başı 50 bin veya 75 bin dolar verebileceğimizi söyledik. Bizim bu konuşmamızdan bir süre sonra Maksut, albay Kamil Altın ile irtibat kurduğunu, bize kalacak yer ayarlayabileceğini söyledi."
Hayrettin İmren, Ayhan Bay ile öğretmen albay Kamil Altın'ın ayarladığı eve yerleştiklerini aktaran Ekici, şunları söyledi:
"Kamil Altın akşam üzeri bize uğrayacağını söylediği için kendisiyle görüşmek amacıyla evden ilk önce ben çıktım. Daha sonra Ayhan amiral ve Hayrettin amiral çıktılar. Site içerisini dolaştıktan sonra site içerisinde bulunan parka gelerek oturdum. Parkta oturduğum sırada iki sivil giyimli polis olduklarını sonradan öğrendiğim kişiler geldiler, kimlik sordular. Bunun üzerine ben de üzerimde bulunan ehliyetimi kendilerine verdim. Hayrettin amiral ve Ayhan amiral de sitenin bahçesindeydi. Ben yakalandıktan sonra polis aracına bindirilmiştim. O esnada yanımızda bulunan diğer polis aracında Hayrettin amirali gördüm. Evden ayrıldıktan sonra Ayhan amirali görmedim."