Ramazan ayının 26 Mayıs’ta başlamasından bu yana, 23 gün (Cumartesi günü itibariyle) geçti. Gelecek hafta Cumartesi günü son bulacak olan Ramazan ayının son haftasına girilirken, Türk Uyku Tıbbı Derneği (TUTD), oruçlu vatandaşlarımızda oluşabilecek uyku yorgunluklarına işaret ederek; özellikle trafik ve iş kazaları konusunda uyarılarda bulundu.
Türk Uyku Tıbbı Derneği (TUTD) Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Hikmet Fırat, yaptığı yazılı açıklamada, Ramazan ayı boyunca sahura kalkılmasıyla oluşan uyku bölünmeleri ve uzun süre açlık ve susuzluğun gün içi iş verimliliklerinde zafiyetlere yol açmasının olası olduğunu kaydederek, şunları söyledi;
“Günlerin uzun, gecelerin ise en kısa olduğu haziran ayı içinde oruç tutan vatandaşlarımızın aç ve susuz kaldıkları saat, on yedi saati buluyor. Gün içi uykuya meyil, dikkat eksikliği ve performans düşüklüğü, sadece uyku bölünmesi sonucu oluşmaz. Uzun süren açlık ve susuzluğun da fizyolojik anlamda insan metabolizmasını bozduğu bilinmektedir. Üstelik bu durum, özellikle diyabet; tansiyon; kalp rahatsızlığı vb. hastalıkları olan kişilerde çok daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Ramazan ayının bu son haftası ise biriken
yorgunluğun azami noktaya ulaştığı bir zaman dilimidir. Bizler uyku sağlığı uzmanları olarak, oruçlarını tutan bütün yurttaşlarımızı, bu hafta, her zamankinden daha fazla irade göstermeye; onları yaptıkları her işte, daha fazla özen, dikkat, otokontrol, sabır ve sağduyu içinde olmaya çağırıyoruz. Çünkü bu hem kendi sağlıkları hem de toplum sağlığı açısından çok önem taşıyor.”
Dikkat gerektiren işlerde çalışan işçi; şoför; pilot gibi mesleklerde olası iş kazalarının nedenleri araştırıldığında, uyku bozukluklarının ve ek hastalıkların rolünün açık olduğunu kaydeden Doç. Dr. Fırat, şöyle devam etti:
“Özelikle trafikte araç kullanımında ve bununla birlikte ölüm ya da yaralanma riski bulunan tüm iş kollarında ve diğer maddi kayıplara yol açabilecek önemli makine ve teçhizat kullanımlarında bu hafta, daha dikkatli olunması bilincinin oluşması ve iradenin gösterilmesi, herkesi olası kazalardan koruyacaktır.”
"İşyerlerinde son hafta şekerlemelerine izin verilmeli"
Son hafta yorgunluğunu kompanse edebilmek için, önerilerde de bulunan Hikmet Fırat, bunların başında ise “şekerleme” denilen kısa süreli öğle uykusunun zorunluluğunu saydı. Gün içinde uyku başlamasını tetikleyen melatonin hormonunun en fazla salındığı öğle saatlerinde (14:00 civarı) uyulması gereken bu kurala, bu hafta tüm işyerlerinde müsamaa gösterilmesinin doğru bir yaklaşım olacağını belirten Fırat, bu sürenin de 20 - 40 dk’yı aşmaması gerektiğini de anımsattı.
İdeal olanın, daima rutin uyku alışkanlığı devamı olduğunu ifade eden Fırat, bu haftaya ilişkin önerilerini şöyle sürdürdü:
“Bu hafta en azından toplam uyku süresini yakalamak adına, her zamankinden erken yatmak bir başka kısmi çözümdür. Bununla birlikte sahura kalkılmadan oruca devam edilmesi de uykunun kesintiye uğramaması için bir çözüm olabilir. Ancak bu durumda da vücudun uzun süreli aç ve susuz kalması, fizyolojik olarak metabolizmayı etkileyecek; yine gün içinde uykuya meyili tetikleyecektir. Bir insanın kesintisiz 6 - 8 saat uyku süresine ihtiyacı olduğu düşünüldüğünde, sahura kalkma alışkanlığı içinde olanların, en azından bu son hafta, geç kalkmaları ve mümkünse işe geç gitmeleri yoluyla gerektiği kadar uyuma kompanse edilebilir.”
İftarda ve sahurda yenilecek yemeklerin de önemli olduğunu kaydeden Doç. Dr. Fırat, “Her iki yemek saatinde de yemeklerin kısa sürede ve gereğinden fazla yenilmesi, özellikle karbonhidrat ve yağlı yiyeceklerin tüketilmesi ile metabolizma zorlanacaktır. Bu durum aşırı insülün salınımına neden olur; bu da idrar çıkışını artırabilir; kişinin normalden daha sık tuvalete gitmesine yol açar. Yine, aşırı yemenin terlemeye katkıda bulunduğu, varsa reflü şikayetlerinin arttığı, hatta buna bağlı öksürük problemlerinin de açığa çıktığı ve tüm bunların uyku bölünmelerine yol açtığı bilinmektedir. Uykuda nefes durması (uyku apne) hastalığı olan kişilerin de özellikle ramazan aylarında aşırı yemekten kaçınmaları ve mutlaka cihazlarını (CPAP / BPAP gibi) kullanmaları önerilmektedir” diye konuştu.
Ramazan ayı bittikten sonra, uyku hijyeni gözetilerek yeniden oluşturulacak uyku düzeni ile yaşam kalitesinin normale döneceğini belirten Fırat, bu süre zarfında gelişebilecek şikayetlerin uzaması durumunda ise uyku bozuklukları konusunda uzmanlara danışılarak, tedavi desteği almak gerekebileceğini ifade etti.