7 ülke tarafından yaptırım kararı alınan Katar, özellikle Türkiye'de ve tüm dünyadaki yatırımlarıyla dikkat çekiyor. Mithat Yurdakul'un Milliyet'te yer alan Katar'ın yatırımlarıyla ilgili haberi şöyle
Katar, 11 bin 500 kilometrekarelik yüzölçümüyle küçük bir ülke olsa da, devasa petrol ve doğalgaz kaynaklarının üzerinde oturuyor. Petrol İhraç Eden Ülkeler Birliği’nin (OPEC) en küçük üyesi olan Katar, tüm gelirinin yüzde 55’ini doğalgaz ve petrol satışından elde ediyor.
2.7 milyon nüfuslu ülke, doğal kaynakları sayesinde kişi başı yaklaşık 140 bin dolarlık gelirle dünyanın en zengini. Katar, doğalgaz ve petrolden kazandığı parayı değerlendirmek için 2005 yılında Katar Yatırım Ajansı’nı (QIA) kurdu.
QIA, dünyada bugüne kadar 335 milyar dolarlık yatırım yaptı. Bu yatırımlar Alman otomotiv devi Volkswagen’den Rus petrol şirketi Rosneft’e, Türk tavuk üreticisi Banvit’ten Amerikalı mücevheratçı Tiffany’ye kadar geniş bir yelpazede.
Futboldan filme kadar
QIA yatırımlarını sürdürürken, diğer Katarlı yatırımcılar da boş durmuyor. Katar spor Yatırımları şirketinin 2011’de satın aldığı Fransız Paris Saint - Germain futbol kulübü bugüne kadar 4 şampiyonluk kazandı. Türkiye’de de yatırımı olan Mayhoola şirketi ise İtalyan giyim devi Valentino’yu 700 milyon euro’ya aldı. Katar eski Başbakanı Hamad bin Jassim, İspanyol dev mağaza zinciri El Corte Ingles’in yüzde 10’unun sahibi oldu. Katar’ın büyük ilgi gösterdiği İngiltere’de 35 milyar dolarlık varlığı olduğu hesaplanıyor. Bu yatırımlar arasında Londra Heathrow havalimanının yüzde 20’si, British Airways’in sahibi IAG’nin yüzde 20’si, ünlü Harrods mağazası dikkat çekiyor.
ABD’deki yatırımlarını da 2020 yılına kadar 35 milyar dolara çekmeyi düşünen Katar, Oscar’lı Ucuz Roman (Pulp Fiction) filminin de yapımcısı olan Miramax stüdyoları ile Empire States binasının yüzde 10’unun sahibi. 2022 Dünya Kupası’na ev sahipliği yapacak olan ülke, İspanyol Barcelona futbol kulübünün sponsorları arasında. Ülkenin tanınan yatırımları arasında televizyon kanalı El Cezire ve havayolu şirketi Qatar Airways de var.
Türkiye’de gaza bastı!
Katar’ın Türkiye’de de bankacılıktan medyaya, savunma sanayiinden hazır giyime çok sayıda yatırımı bulunuyor. Türkiye’de bankacılığa Alternatif Bank (ABank) ile adım atan Katar, daha sonra da Finansbank’ın sahibi oldu. ABank’a 460 milyon dolar ile ortak olan Katar sermayesi, QNB ile de Finansbank’ı 2.75 milyar euro’ya satın aldı. Digiturk, El Cezire kanalının da sahibi olan Katarlı BeIN Media Grubu’na satıldı.
Brezilyalı tavuk devi BRF ve Katar Yatırım Ajansı (QIA), Türkiye’nin en büyük tavuk üreticilerinden Banvit’in yüzde 79.5’ini yaklaşık 1 milyar liraya satın aldı. TMSF’nin idaresindeki Digiturk, El Cezire kanalının da sahibi olan Katarlı BeIN Media Grubu’na satıldı.
Lüks devi Valentino’nun da sahibi olan Katarlı Mayhoola, Boyner Perakende’nin yüzde 42.7’sine ortak. Katarlı Retaj Grup da Türkiye’de turizm yatırımlarına imza atıyor.
Türk müteahhitlere büyük iş sağlıyor
Katar Türk mühendislerin en çok proje üstlendiği 7’nci ülke. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek Kasım 2016’da, “Katar’da faaliyet gösteren müteahhitlik firmaları bugüne kadar 125 projeden toplam 13.7 milyar dolarlık proje üstlendi. Katar Türkiye’ye sadece sözle değil eylemle de pozitif ayrımcılık yapıyor. Katar’da gerçekleştirilen projelerde karayolu projeleri başı çekmektedir. Karayolu projeleri dışında metro, havalimanı, liman projelerinde Türk müteahhit firmaları yer almaktadır” açıklamasını yapmıştı. Türkiye’nin Katar’a ihracatında ise makine, elektronik ve mobilya öne çıkıyor.
Enerji boyutu önemli
Enerji Ekonomisi Derneği (EED) Başkanı, Boğaziçi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu da Milliyet’e krizin enerji boyutuyla ilgili bilgi verdi.
Kumbaroğlu, OPEC’in gaz eşdeğeri olan Gaz İhraç Eden Ülkeler Forumu’nun (GECF) merkezinin Katar’da olduğunu hatırlatarak, şu an diplomatik ilişkiyi kesen Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BEA) de buraya üye olduğunu söyledi. BAE’nin Katar’la diplomatik ilişkilerini kesmesinin aynı zamanda GECF içerisinde de bir krizin habercisi olabileceğinin altını çizen Kumbaroğlu, “Katar’ın her ne kadar OPEC üretimi içerisindeki payı düşük olsa da İran’la yakın işbirliği üzerinden OPEC içerisinde bir krizin tetikleyicisi olabilir, üretim kısıntısı anlaşmasının sürdürülebilirliğine gölge düşürebilir” dedi.
Kumbaroğlu, Türkiye - Katar ilişkilerinin politik, ticari ve askeri açıdan farklı başlıklarda geliştiğini belirterek, “Rusya ve İran’dan sonra dünyanın üçüncü büyük kanıtlanmış doğalgaz rezervlerine sahip olan en büyük sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) ihracatçısı Katar Türkiye’nin de LNG ithalatında en büyük paya sahip. Türkiye’nin toplam LNG ithalatının yüzde 43’ü geçtiğimiz yıl Katar’dan gelmiş durumda.
Ancak toplam doğalgaz ithalatı içerisindeki payı yüzde 2’nin altında ki bunun başka kaynaklardan kolayca ikamesi mümkün. Dolayısıyla Türkiye enerji piyasası için bir tehlike söz konusu değil. Siyasi, askeri ve mali açıdan nasıl etkileyeceğini ise önümüzdeki günler ve yönetimsel adımlar belirleyecektir” dedi.
‘Türkiye için kısa vadede risk yok’
Katar’la Körfez ülkeleri arasında yaşanan kriz, ekonominin de gündemine oturdu. Körfez’deki sorun, hem ticaret, hem enerji açısından endişe yaratırken, iki cephenin önde gelen isimleri Türkiye için kısa vadede risk olmadığı görüşünde.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mehmet Büyükekşi, Milliyet’e yaptığı açıklamada Katar’ın Türkiye için önemli bir dış ticaret noktası konumunda olduğunu belirterek şunları söyledi:
“2016’da Katar’a 439 milyon dolar ihracat yaparken, 271 milyon dolarlık ithalat gerçekleştirdik. Orta Doğu’da son günlerde yaşanan sorunlar dolayısı ile bazı ülkelerin Katar ile diplomatik ilişkilerini kesmesi, öncelikle bizler için son derece üzücü bir durum.
Kardeş ve dost ülkeler arasında böyle bir husumet yaşanmasını asla arzu etmiyoruz. Durumun dış ticarete etkisi ise şu şekilde değerlendirilebilir... Ülkemiz adı geçen tüm ülkelere önemli oranda ihracat gerçekleştirmekte. Ülkelerin siyasi ve güvenlik koşulları çerçevesinde yürüttüğü diplomatik ilişkilerin seviyesi, bizim bu ülkelere olan ihracatımızı kısa vadede etkilemez. Bu ülkelere uçuşlar ve gemi sevkiyatları aksamadığı sürece teknik bir sorun yaşanmayacağını düşünüyoruz.
Ancak ilişkilerin kesilmesi orta vadede bu ülkelerin ekonomilerinde kalıcı hasarlara yol açar ise, bu durum bu ülkelerin alım güçlerini ve dolayısıyla ithalatlarını düşürecektir. Bu soruna dahil olan 7 ülkeye ihracatımız 13 milyar doların, ithalatımız 7 milyar doların üzerinde. Petrol ve doğalgaz fiyatlarındaki canlanma bu ülkelerin ekonomilerinin de canlanması demek. Bu canlanmanın işaretleri gelmeye başlamışken, bölgede istikrarsızlık hiç arzu edeceğimiz bir durum değil.”