15 Temmuz’un ardından şaşkınlık yaşayan FETÖ’cüler kısa sürede toparlandı, ikinci etaba geçti.
15 Temmuz’daki boşluklardan yararlanıp, darbenin, Erdoğan’ın muhalifleri tasfiye etmek için planladığı kontrollü bir darbe olduğu algısını yerleştirmeye çalışıyorlar. Buna siyasi bir ayak sağladılar. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kontrollü darbe iddiasının öncülüğünü yapıyor.
15 Temmuz’da bu millet demokrasi tarihine altın harflerle yazılacak bir mücadele verdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, darbeye karşı direnişin liderliğini yaptı. Nokta.
Ötesi yok.
Pensilvanya’daki imamlarından aldıkları talimatla ülkemizi darbe-içsavaş ve kaos uçurumuna yuvarlamak üzere harekete geçen ‘Fankurtlar’ bir darbe girişimine imza attı. Ellerinde şehitlerin kanını taşıyorlar. Buna rağmen işledikleri cinayetlerin hesabını vermeleri gerekirken, hesap sormaya kalkışıyorlar.
40 yıl boyunca takiye yaparak kendini gizlemeyi başaranlar, bu kez de mahkemelerde takiye yapmaya başladı. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı derdest eden isimlerden Mehmet Dişli, ilk olarak kendisinin rehine alındığını söyleyecek kadar işi ileri götürdü. Abisi Şaban Dişli’nin telefonu kendisinde yokmuş. Şaban Dişli o gece kardeşini defalarca aradığını gizlemedi. Abisi aradığı zaman da mı görüşememiş? Genelkurmay Başkanı ile helikopterle geldikleri Çankaya Köşkü’nde Şaban Dişli ile birliktelerdi. Orada da mı söylemedi?
Bir süredir kontrollü darbe planını uyguluyorlardı. Binbaşı O.K.’nın ifadesinde geçen, “Bir darbe faaliyeti olabileceğini söyledim” sözleri onlara gökte aradıklarını yerde bulma fırsatını verdi.
Şimdi oyunun ikinci versiyonuna geçtiler. Bu kez TSK’nın komuta kademesini hedef alıyorlar. Sanık
sandalyesinden, “Sizi içeri çekeriz” mesajını gönderiyorlar.
AK PARTİ’DE ALINAN KARARLAR
FETÖ’cülerin mahkeme salonlarından soyundukları algı operasyonları fark edildi. AK Parti milletvekilleri Sincan ve Silivri’deki duruşmaları izlemeye aldılar. AK Parti Grup Başkanvekili İlknur İnceöz’le 15 Temmuz duruşmasını izlemek üzere gittiği Sincan’dan konuştuk. Alınan kararları paylaştı. Buna göre:
1- AK Parti Genel Merkezi darbe davalarına müdahil oldu.
2- AK Parti grup başkanvekilleri ayrıca müdahil olacak.
3- Her gün 10-15 milletvekili gönüllü olarak Ankara ve İstanbul’daki davaları izleyecek.
GİZLİ TALİMAT
Yeni dönemde algı operasyonlarına karşı mücadele ederken, diğer yandan da 15 Temmuz gerçeği ile hesaplaşmamız gerekiyor. Ülke büyük bir felaketin eşiğinden döndü. MİT, 2015 yılı Aralık ayında başlayan darbe hazırlıklarının istihbaratını neden alamadı? MİT’e gelen ihbara ve Genelkurmay Başkanı’nın aldığı önlemlere rağmen bu darbe neden önlenemedi? Darbenin önceden haber alınamamasında MİT’in, TSK içinde istihbarat yapmasını engelleyen talimat etkili oldu mu? Peki o gizli talimat ne? Yeni bir komplo teorisine fırsat vermek istemiyorum. Ben de 15 Temmuz üzerine yaptığım çalışmalar sırasında öğrendim, “MY 114-1(C) kodlu” talimatı. Bu talimata göre, MİT’in TSK içinde istihbarat yapması yasak. Eski bir Milli Savunma Bakanı, bu tezi doğru bulmadı. “YAŞ’a girecek isimlerle ilgili istihbaratı MİT’ten alırız. O istihbaratı veren MİT, demek ki TSK’yı biliyor” dedi. Önemli bir nokta. Ama karargâhların ve kışlaların içinden istihbarat alınmadan TSK içinde hangi tür faaliyetlerin döndüğünü öğrenmek mümkün değil. FETÖ’cü Genelkurmay Adli Müşaviri Muharrem Köse’nin gadrine uğramış askeri bir hukukçu, “Bunların bir şey yapması bekleniyordu. Mayıs ayında çok yoğun bir faaliyet içindelerdi. Yüksek Askeri Şûra’dan önce ya da sonra bir şey bekleniyordu” demişti. Demek ki karargâh ve kışlalarda bir hareketlilik varmış. Oralar izlenmeden bu istihbarat alınamıyormuş.
MİT yapamıyor ama TSK, iç istihbarat olarak bunu yapıyor mu, bu yönde birimler var mı, orasını bilmiyorum. Bu TSK’ya güvensizlik değil. Geçmişinde darbe gerçeği olan bir kurumun izlenmesi gerekiyor. Ha bu gizli talimatı iptal ettim denilmekle de olmaz. 15 Temmuz’a giden yolda eksiklikler, aksaklıklar neyse masaya yatırılıp, bir yol haritası çizilmesi gerekiyor.
Darbe girişiminde o kadar çok gri nokta var ki, onları tartışmalıyız ama bunu yaparken 15 Temmuz’u sanık sandalyesine oturtmamalıyız.