Yazdır

'Gelişmekte olan piyasalarda yatırım fırsatı olacaktır'

Tarih: 18 Mayıs 2017 - 12:59

HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Genel Müdürü Namık Aksel, HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Stratejisti İbrahim Aksoy ve DNG Danışmanlık StratejistiFatih Keresteci ekonominin gündemi ve finansal piyasalarla ilgili değerlendirmelerini paylaştı

Premier müşterilerine birikim yönetimindeki uzmanlığıyla hizmet sunan HSBC Türkiye, bu kapsamda hayata geçirdiği ‘HSBC Premier Ekonomi Sohbetleri’ etkinliklerine devam ediyor. Premier müşterilerine özel düzenlenen ve bu yıl ikincisi İzmir’de gerçekleştirilen seminerde, HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Genel Müdürü Namık Aksel, HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Stratejisti İbrahim Aksoy ve DNG Danışmanlık StratejistiFatih Keresteci ekonominin gündemi ve finansal piyasalarla ilgili değerlendirmelerini paylaştı.

Namık Aksel: “Özellikle gelişmekte olan piyasaların varlıklarında yatırım fırsatları olacak”

HSBC Küresel Portföy Yönetimi olarak 2017’yi sabırlı yatırımcılar için iyi yatırım fırsatlarının çıkabileceği bir yıl olarak öngörmeye devam ettiklerini belirten HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Genel Müdürü Namık Aksel şu değerlendirmede bulundu:

“Önümüzdeki dönemde ABD ekonomisinde başlayan toparlanmanın öncülüğünde özellikle gelişmekte olan piyasaların varlıklarında yatırım fırsatları olacağını öngörüyoruz. Ancak son yıllarda başlayan küreselleşmenin tam tersi korumacı ve milliyetçi akımlar dünyada siyasi ve jeopolitik alanlarda dönem dönem etkisi artan “sıra dışı belirsizlik”ler yaratıyor. Piyasaların önceden fiyatlaması mümkün olmayan ve örnek olarak geçtiğimiz yıl İngiltere’deki referandum ve Amerika’daki seçimleri, son olarak da Türkiye’deki referandum ve Fransa’daki seçimleri gösterebileceğimiz bu tür belirsizlikler sabırlı yatırımcıların daha iyi fırsatlar yakalayabileceğine işaret ediyor. Yılbaşından bu yana devam eden son dönemde istikrarlı bir hale gelen gelişmekte olan piyasalar akımların yıl boyunca aralıklar ile devam etmesini bekliyoruz. O nedenle özellikle ucuz kalmış varlık sınıflarının yılın geri kalanında da performans göstermesini bekliyoruz. Ancak önümüzdeki bir iki ayda piyasalarda bir düzeltme olasılığını da göz ardı etmiyoruz. Portföyleri sadece TL cinsi varlıklara bağlı kalmadan çeşitlendirmenin faydalı olabileceği bir dönemdeyiz. Farklı coğrafyalara, varlık sınıflarına ve para birimlerine yatırım yaparak riski dağıtan ve aktif varlık dağılımı ile kendi içinde getiriyi çeşitlendiren HSBC Çoklu Varlık Fonları her dönemde olduğu gibi bireysel müşterilerimize sunduğumuz önemli bir yatırım çözümü olmaya devam ediyor” dedi.

İbrahim Aksoy: “Yabancı yatırımcının liraya dair algısı olumluya döndü”

HSBC Türkiye Portföy Yönetimi Stratejisti İbrahim Aksoy ise “Ocak ortasında Merkez Bankası’nın para politikasını sıkılaştırmaya başlamasıyla TL ve TL cinsi varlıklarda önceki aylardaki negatif ayrışma sonrası önemli bir ralli yaşandı. Gelişmekte olan piyasalara dair pozitif algının devam etmesi de bu ralliye destek oldu. Türkiye piyasaları referandum sonrasında da pozitif ayrışmaya devam etti. Referandum sonrasında yılın kalanında ekonomik aktivitede toparlanma ılımlı da olsa devam edebilir. Enflasyon ve cari açık yüksek seyretmeye devam edecek görünürken, bütçede bozulmanın sürdüğünü görebiliriz. Makroekonomik verilerin toplamda pozitif algıya neden olamadığı ortamda Merkez Bankası’nın sıkı para politikasını enflasyon görünümünde belirgin bir iyileşme olana kadar devam edeceğini belirtmeye devam etmesi ve bunu uygulaması lira için en önemli destek olarak görünüyor.

Yükselen kısa vadeli faizler, liraya karşı döviz almanın maliyetini artırması ve para biriminin riskten arındırılmış getirisini yükseltmesi bakımından yabancı yatırımcının liraya dair algısını olumluya çevirdi. Fakat yurt içi yerleşiklerin farklı düşünerek geri çekilmelerde döviz satın alması kurda düşüşleri sınırlandırıyor. Ocak-Nisan döneminde bireyler döviz mevduatı 7.6, şirketler ise 7.3 milyar dolar artmış durumda. Şirketlerin kredi garanti fonun kapsamında kullandırılan kredilerden bir kısmını döviz mevduatına çevirdiği görülüyor. 14 Haziran Fed toplantısına dair faiz artışı algısının yeniden oluşması, yurt içi yerleşiklerin döviz alımları ve Suriye ile ilgili jeopolitik riskler dolar kurunda 3.55 civarında bir seviyenin kısa vade için taban oluşturduğuna işaret ediyor. Dolar/TL kuru için bir aylık opsiyon oynaklığı %11.5 ile Mart 2016’dan bu yana en düşük seviyede. Bu seviyenin yansıttığı olumlu yabancı yatırımcı algısı, olası bir olumsuz haber akışına hızlı negatif reaksiyonun oluşabileceği fiyat seviyelerinde olduğumuza işaret ediyor. Yine de Merkez Bankası ortalama fonlama maliyetinin bulunduğu %12 seviyesinin Ocak ayının ilk yarısına göre liraya önemli bir koruma sağladığını belirtelim” diye konuştu.

Fatih Keresteci: “Yapısal reformları gerçekleştirip ilgiyi siyasetten ekonomiye çekmeli”

Dünya ekonomisinin 2000'li yıllardan bu yana belirgin bir değişim kaydettiğini ifade eden DNG Danışmanlık Strarejisti Fatih Keresteci ise şunları söyledi:

“Türkiye ekonomisi son yıllarda gözle görülür bir şekilde yavaşlama kaydediyor. Bunda dünya ekonomisindeki yavaşlamanın hiç şüphesiz payı var. Ancak, siyasal belirsizliklerin de 2014 yılı itibarıyla gözlemlenen ivme kaybının ardındaki temel unsurlardan biri olduğunu görüyorum.

TCMB 2016 sonu - 2017 başında faizleri artırmada gecikti. Türkiye, kendi kategorisindeki ülkeler arasında en düşük faizi veren ülke olması nedeniyle para birimi de en zayıf halkalardan biri haline geldi. TCMB, Ocak ayı ortasından başlayarak faizleri artırmaya başladı. Şu an itibarıyla yaklaşık 400 baz puanlık bir faiz artırımı ile karşı karşıyayız. Bu da TL'deki değer kaybını durdurdu. TL kısa bir süre içerisinde dünyanın en zayıf faizini sunan ülke konumundan en yüksek faizini sunan ülke konumuna geçti. Bu değişim ile önümüzdeki dönemde Türk Lirası'nda sert bir değer kaybı beklemiyor olmamız gerekir. Ancak, kalıcı bir istikrar için de siyasi belirsizlikleri aşmamız gerekir.

Kredi Garanti Fonu (KGF), teşvikler, vergi indirimleri ve benzeri uygulamaları kısa vadede olumlu buluyorum. Ekonomideki yavaşlamanın durma noktasına gelmemesi adına atılan bu adımların bir maliyeti hiç şüphesiz var. Bu adımlar atılmasa ve ekonomik büyüme tamamı ile dursa, bu durumu tersine çevirmek için yapılması gerekenler çok daha maliyetli ve sıkıntılı olabilirdi. Ancak, bu destekleme adımlarının kalıcı bir çözüm olmadığı da aşikâr. Zira bu adımların bir maliyeti var, bir de yan etkileri. Tıpkı, sürekli oksijen çadırında kalan bir hastanın akciğerlerinde hasar olabileceği gibi... Bunun şu an itibarıyla ekonomideki karşılığı yüksek faiz ve bütçe açığıdır. Bu iki unsur bir arada oldukça zararlı olabilir. Bu nedenle de acil bir şekilde yapısal reformlar gerçekleştirip ilgiyi siyasetten ekonomiye çekmek gerekiyor.”

HSBC; birikim yönetimi konusundaki uzmanlığıyla Premier müşterilerinin bireysel ekonomilerini desteklemeyi hedefliyor. HSBC’nin Premier Ekonomi Sohbetleri kapsamında düzenlediği seminerlerde katılımcılara Türkiye’de ve küresel piyasalarda yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmeler aktarılıyor.

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/gelismekte-olan-piyasalarda-yatirim-firsati-olacaktir/1195556