Türkiye'de tasarruf oranı düşüşe geçti. Hayatın ülkemizde aşırı derecede pahalı olması tasarruf yerine insanları geçim derdine düşürüyor.
Milliyet yazarı Yaman Törüner konuyu köşesine taşıdı. İşte o yazı:
1990’lar boyunca yüzde 20’ler düzeyinde seyreden tasarruf oranımız, daha sonra hızla düşerek yüzde 13 - 14 düzeyine kadar geriledi. Bu önemli düşüş, makroekonomik endişeleri artırırken, düşüşe çareler üretilmeye çalışıldı.
Düşük tasarruf oranları, ekonomi bakanları seviyesinde bile dile getirilerek, ülke notumuzun düşürülmesinin nedenleri arasında yer aldı.
Finans Politik ve Ekonomik Yorumlar adlı hakemli dergide yer alan Mevlüt Tatlıyer’in araştırmasına göre; hesaplanan ülke tasarruf oranı, basitçe milli gelirin yatırım harcamasına ayrılan kısmını ifade ediyor. Yani, tamamen “harcamadan” oluşuyor. Üstelik, bu hesaplama şeklinde, halkın ve kurumsal kişilerin tasarruf oranı ayrılamıyor.
Nasıl hesaplanıyor?
Türkiye’de tasarruf oranı hesaplanması, Kalkınma Bakanlığı tarafından gerçekleştiriliyor. Bu hesaplamada önce Gayri Safi Milli Harcanabilir Gelir’den (GSMHG) kamu gelir ve harcaması düşülerek, özel gelir ve harcama rakamları bulunuyor. Özel harcama rakamları da, tüketim ve yatırım harcamaları olarak ayrıştırılıyor.
Görüldüğü gibi, özel tasarruf oranı, doğrudan değil “iki artığın farkı” şeklinde hesaplanabiliyor. Devlet faktörünün işin içine girmesi, vergi ve sosyal kesintiler kanalıyla, bireysel gelir harcamaları üzerinde doğrudan etkili olduğundan, özel tasarruf oranının hesaplanmasını saptırıyor.
Diğer bir hesaplama dar boğazı da, yatırım harcamaları haricindeki, tüm harcamaların, tüketim harcaması sınıfına sokulması. Bu anlamda eğitim, sağlık ve Ar-Ge harcamaları, tüketim harcaması kabul ediliyor. Oysa, birçok ülkede artık bu harcamalar, “tasarruf oranı içinde” kabul ediliyor. Böylece tasarruf oranı 7-8 puan artıyor. Bu ülkeler arasında, İngiltere ve Yeni Zelanda var. ABD, Kanada, Finlandiya, İsveç, ve Güney Afrika’da da, bu biçimde hesaplama başlıyor. Bizim de tasarruf oranını hesaplarken, “geniş anlamlı” bir hesaplanmaya gitmemiz gerekiyor.
Ülke tasarruf oranı
Kişisel tasarruf oranı, bir kişinin gelirinin harcamadığı bölümünün toplam gelirine oranına karşılık gelirken; ülke bazında tasarruf oranı GSMHG’nin tüketime harcanmayan; başka bir deyişle, yatırım yapılan kısmının GSMHG’deki oranına karşılık gelir. Yani, makro ölçekte hesaplanan tasarruf oranı, Milli Gelir’in harcanmayan kısmına karşılık gelmemektedir. Makro ölçekte hesaplanan tasarruf oranı, Milli Gelir’in yatırım yapılan kısmına karşılık gelmekte ve yine, tamamen harcamalardan oluşmaktadır. Yani, ortada bir ölçüm problemi bulunmaktadır.
Tasarrufun seyri...
Kalkınma Bakanlığı’ndan alınan aşağıdaki tabloda, ülke tasarruf oranının tarihsel seyri görülüyor.
Görülmektedir ki, genel olarak benzer bir seyir izleyen özel ve toplam tasarruf oranları 1998-2004 döneminde önce ayrışmış; daha sonra ise, yakınlaşmıştır.
Yarın devam edeceğim.